Bir ramazan ayının ardından, oruç tutan müminlerin ibadet hissi ve şükran duygularıyla, Yaratana karşı gösterilen derin saygının karşılığı bir lütuf, bir ikram olarak bir insanlık ve iman mesaisinin yaşanacağı en kutlu zamanın adı BAYRAM…

 Sevinç, huzur, mutluluk, paylaşmak ve bunu hissetmek, hissettirmek…

 Kim bu saydıklarımıza ne kadar emek verdi ise, o kadar geri dönüşünün olacağı en anlamlı ödül.

 Daha insanca ve daha Müslümanca yaşamamın nasıl olması gerektiğine dair örneklerle bezenmiş altın kıymetinde günler.

Bu arada, Ramazan ayının mahremiyetinin ve masumiyetinin umursanmadığı savaşın,  terörün sebep olduğu hüzün tablosuna kör olmak mümkün değil.

Elbette değil, çünkü bizim iddiamız insanlığın ıstırabından payımıza düşeni yaşamaktır. İnsanlığın saadetine katkı sunacak evrensel insani değerlerin üzerine titremektir. Allah yokmuş gibi davranmamak, sorumsuzluğun en büyük sorun olduğu düşüncesini cihana ilan etmektir.

Başta ülkemiz olmak üzere büyük ailemiz( insanlık)adına en iyiyi en hayırlı olanı temenni etmektir.

    Düşmandan ‘Mümin’ çıkaran zengin bir insani ve ahlaki tecrübeye sahip iken, Müminden  ‘düşman’ üreten (!) duruma yuvarlandığımız için kaygılanmalıyız.

Ümmetin içine düştüğü kısır çatışmalar, eylem ve söylemdeki samimiyetsizlikler kaygımızdaki derinliğin göstergesidir.

Yıllar sonra anladım ki ümmet dediğimiz şey sadece bir ütopya imiş, sanki gerçekte var olmayan bir kavramın hasretiyle kıvranmış sızlanmışız.

Menfaatler söz konusu olduğunda iman kardeşliği falan tanımayan hedonist ve narsis bir anlayışa doğru hızla sürüklenirken, dünyevileşmeyi alabildiğine eleştirir konumdan, dünyaya kazık çakmaya çalışan bir hırsın bizi düşürdüğü durumdur bu.

    Evet, bu acı gerçekleri dile getirerek bayram yapmaya çalışacağız. Her şeye rağmen gönül dünyamızda ürettiğimiz nice iyiliği, fazileti etrafımıza yansıtma zamanıdır diye düşünüyorum. Hayatı ramazan gibi olanın, ahireti bayram olacaktır duygusuyla dile getirmeye çalışıyorum.

    Sosyal hayata yansıyacak bir huzur formülüne ihtiyaç var demiştim. Ve bu formülün adı bayramdır.

Bizim imanımız, sadece birbirimize değil, dünyaya saadet vadeden bir zenginliktir aslında. Biz, güzel ahlakta sembol bir peygamberin ümmeti olmakla şeref bulmuş büyük bir ailenin mensuplarıyız.

Ancak üzülerek ifade etmeliyim ki, tüm iddialarımızı altüst edecek, bizi inandıklarımıza ihanet noktasına getirecek olan husus “dünyaya aşırı düşkünlük, lüks özentisi, şöhret, mal sevgisi, makam mevki hırsı ve beklentisi olacaktır. Bu çetin imtihanlardan başarıyla çıkışın ipuçları bayramda göstereceğimiz çabada gizlidir. Dolayısı ile biz bayramı sadece bir eğlenme ve dinlenme zamanı değil, İslami ve insani mesai zamanı olarak görmeliyiz.

   Tüm okurlarımın, manşet çalışanlarının, Yalovalı hemşerilerimin, aziz memleketimin, barışa ve istikrara ihtiyacı olan İslam âleminin Bayramını tebrik ediyor, selam ve muhabbetlerimi sunuyorum.