Bir dost sohbetinde sade kahveyi yudumlarken gönlüme akan mutlulukları özledim.

Bir balıkçı teknesinde ekmek arası balık yemeyi, ya da balıkçılar lokalinde eski bir masanın etrafında mutluluk yudumlamayı.

Bir dostun düğününde halay çekmeyi çok özledim, söylenen şarkılara eşlik ederken.

Son yolculuğuna uğurlarken bir dostumu, üzerine iki kürek hatıra bırakmayı çok özledim.

Cennet gülleri çocuklarla okul bahçesinde trencilik oynamayı çok özledim. Seslerini, kokularını, tatlarını.

Gökkuşağını altından çocuksu duygularla geçmeyi özledim. Kırlangıçların kanat esintilerini yanağımda hissederken.

Bir kelebeğin çiçekler üzerinde dans etmesini, bir doğa yürüyüşünde çiselerin örümcek ağın üzerindeki gözyaşı damlacıklarını çok özledim.

Yağmurlu bir günde yanık bir kaval sesi yankılanırken kulaklarımda, bedenimin ıslak sıcaklığını çok özledim.

Gonca gülün kokusunu,

Kayalar arasından denizlere ulaşmaya çalışan suyun sesini,

Guguk kuşunun ilkbaharını,

Kureninin yosununu, marandanın rengini,

Kardelenlerin gelinliğini özledim.

Ben hayatı özledim,

Ben sizi özledim dostlar,

Ben, beni çok özledim.