Tarihi binlerce yıl öncesine dayanan aziz milletimiz gittiği her yere barışı, kardeşliği, hoşgörüyü, yardımlaşmayı, dayanışmayı ve huzuru götürmüştür.

Şartlar ne olursa olsun devamlı zalimin karşısında, mazlumun yanında yer almıştır.

Aile bağlarını güçlü tutan milletimiz komşuya çok önem vermiş, onun derdini kendi derdi, onun sevincini kendi mutluluğu bildi.

Dini, ırkı, kültürü ne olursa olsun tüm insanları Yunus Emre’nin “Yaratılanı severim, Yaradan’dan ötürü.” seven bir medeniyetin torunları olarak, her karış toprağı şehit kanlarıyla sulanmış bu kutsal topraklarda barış, huzur ve kardeşlik içerisinde yaşamayı başarmalı ve tüm Dünya insanlığına örnek olmalıyız.

Şems’i Tebrizi’nin “Hayatta her şey olabilirsin; fakat mühim olan insan olabilmektir.” sözü hepimiz için rehber olmalıdır.

Günümüzde kültür, inanç, siyasi görüş vs. gibi kavramlarla öteki ile aramıza aşılmaz duvarlar örmekteyiz. “Dinde zorlama yoktur.” diyen bir dinin mensupları olarak kendi inancımızdan olmayan ya da inandığı dini vecibeleri yeterince yerine getirmeyenlere karşı nefret dolu ayrıştırıcı sözler kullanırken insan olduğumuzu unutuyoruz.

Ya da siyasi görüşleri farklı olan kardeşlerimizi küçük bir fikir ayrılığında vatan hainliği ile suçlayabiliyoruz. Aziz milletimiz farklılıkları her zaman bir zenginlik olarak kabul etmiş komşusu dara düştüğünde inancına, rengine, milliyetine bakmaksızın onun yardımına koşmuştur.

Bugün birçoğumuz cemaatler, tarikatlar, yöresel dernekler, siyasi partiler gibi örgütlenmeler içerisinde kendimizi sadece bizim gibi düşünenlerin yalnızlığına mahkûm etmekteyiz. Bizim gibi düşünmeyen öteki ile oluşturduğumuz her çatışma ortamında hem kendimizi hem de çevremizi mutsuz ediyoruz.

Hepimiz önce insan olduğumuzu unutmadan ve önce insan olmadan hiçbir şey olamayacağımız bilinciyle gönül kapılarımızı birbirimize açmalı ve bu cennet vatanda hep birlikte barış ve huzur içerisinde yaşamayı başarmalıyız.

Onlarca farklılığı bir kenara bırakarak Çanakkale’de yedi düvele karşı savaşıp özgürlüğümüz için bu kara toprağa bir gül bahçesine girercesine giren ecdadımıza laik olmak için hepimiz, farklılıklarımızı bir ayrıştırma ve çatışma aracı çıkartmalı ve bu ülkede barış ve huzur içerisinde yaşamalıyız.

Bu cennet vatanımızın hepimizin ortak yurdu, ortak sevdası olduğunu unutmamalıyız. Birbirimizle barış ve huzur içerisinde   kardeşçe yaşamak için doğal afet ve savaş gibi olumsuz olayların yaşanmasını beklemeyelim.

Birbirimizi ötekileştirmeye çalıştığımız her gün milletimizin ve ülkemizin düşmanlarını daha çok cesaretlendirdiğimizi unutmayalım.