Günümüzde sevgi ve şefkati arar olduk. Her şeyin bu denli anlık ve hızlı olarak cep telefonu ekranlarımıza görsel olarak düştüğü iletişim çağında, merhamet ve insanlık dolu yaklaşımları gözlerimiz yaşlı izliyoruz. Zihinler o kadar yoruldu ki. Bu yorgunluk karşısında bir kelebeğin zarafetini, bir kuşun sesini adeta özler olduk. İnsanlığımızın gereği sevgi ve merhameti daha ön plana almamız gerekiyor. Kötü örnekler üzerinden değil, iyi örnekler üzerinden devam edeceğim. Bardağın dolu tarafı yani…

Çocuklarımıza daha fazla sevgi göstermemiz lazım. Onları daha iyi anlamamız lazım. Yoksa yalnızlaşan nesiller elimizden kayıp gidiyor. Sevgi ve merhameti paylaşmak için ailece daha fazla birlikte olmamız lazım. Akşam yemeği muhakkak birlikte yenilmelidir. Birlikte paylaşılan pek çok güzel şeyler üretilebilir. Örneğin kitap okuma saati gibi. Teknolojiden uzak göz göze, yüz yüze. İlave olarak çocuklarımıza sorumluluk vermeliyiz. Aşırı korumacı yaklaşımla yetişen nesilden bazıları maalesef ayakkabısını bile bağlayamıyor. Küçük yaşta ayakları üzerinde durabilmeyi, kişilik kazanmaya imkan veren yaklaşımla yetiştirmeliyiz çocuklarımızı. İmkan dahilinde bir hayvanın sorumluluğu verilerek bunun sağlanabileceğine inanıyorum. Daha kolay olması yönüyle bir kediyi sahiplenip ona kol kanat gererek çocuklarımızla sevgi bağı içerisinde inanın çok faydasını göreceksiniz. O dili olmayan kedi sizi bırakmayacaktır. Sevgiyi ve şefkati alırken size de çok şey verecektir inanın. Ben bunu yaklaşık 2 yıldır uyguluyorum. Büyük kızım bir gün elinde yavru bir kedi ile geldi. Kedi yavrusunu muhtemelen evimizin bahçesine bırakmışlar. Çevreye sorduk soruşturduk, sahibi çıkmadı. Elimizde büyüttük. Şimdi yaklaşık 2 yaşında. Bir yaşını geçince 3 yavrusu oldu. İki tanesi kendisi gibi beyaz, bir tanesi siyah idi. Onları bir evlat gibi büyüttük, büyütüyoruz. Evimizin girişindeki pencereye kurulur ve bizi beklerler. Arabanın sesini duyunca nerede iseler ailece koşup gelirler. Bu manzara inanın sizin günün tüm yorgunluğunu alır. Bahçeniz müsaitse türlü türlü maharetlerini sergilerler. Bazen eve de alıyoruz. Meraklı bir şekilde her köşeyi bucağı koklarlar. Koku duyusu çok gelişmiştir. Sevdikleri mamayı bulmanız çok zordur ama bir kere keşfettiniz mi tamamdır. Aslında sizin gündelik olarak yediğiniz yemekler baharatlı olmadıktan sonra onlar da tercih ederler. Onlar adeta kendilerinin sevilmesi için önünüzde dururlar. Kedi olsun, köpek olsun, kuş olsun muhakkak bir evcil hayvan beslenmeli evlerde. Meşakkatli ve sorumluluğun yanında bir süre sonra da bağlandığınız bu hayvanlar adeta ailenizin bir parçası oluyorlar. Çocuklarımız harçlıklarında artırıp beslediği kedinin beslenme ihtiyacını kendi düşüncesi ile gidermeye başlamışsa artık hayat boyu ona sevgiyi, şefkati ve sorumluluğu anlatmanıza gerek kalmayacaktır. Çünkü o yaşayarak öğrenmiştir artık.

Evlerimizin dışında okullarda da kedi evlerini sıkça görmeye başladık. Bu çok sevindirici. Gerekli aşıları yapıldıktan sonra hiçbir zararı olmayan kedilerin her okulun bahçesinde olması için sosyal projelerin de yapıldığına şahit oluyorum. Bu daha da yaygınlaştırılıp STK’lar ve yerel yönetimler tarafından geliştirilmelidir. Evinin girişinde mama ve su konulmuş kedi kaplarını görünce inanın gülümsüyorum. Demek ki bu evde de şefkatli insanlar var. Kediye şefkat gösterenler insanlara hayli hayli şefkatle yaklaşacaklardır.

Başka bir yazımda buluşana kadar kalın sağlıcakla…