Baba hırsızsa oğlu da muhtemelen hırsız olur.

Anne yalancıysa, kızı da genellikle yalan söyler.

Aile asalak ise, çocuklar büyük olasılıkla asalak bir hayatı seçerler.

Aile sürekli kavga ediyor ve birbirine saygısız davranıyorsa, o çocukların evlilikleri de benzer olur.

İyi bir toplum için çocukların iyi yetişmesinden söz edilir hep. Doğru değildir. O işin sonraki sürecidir.

Çünkü çocuklar bir koza içinde yetişmez ve gelişmezler.

İlk gördükleri, duydukları, hissettikleri, düşündükleri, algıladıkları, anladıkları ve benimsedikleri aileleridir. Dolayısıyla ailelerin davranışlarıdır.

Özetle değişim için bizim, yani büyüklerin, ebeveynlerin iyi, doğru ve güzel insanlar olmamız gerekir. Ama bu da öyle sanıldığı veya yazıldığı gibi mümkün olan bir şey değildir.

O halde geriye düzen ve sistem kalıyor.

Düzen, sistem iyi, doğru, güzel bir yaşamı gerektiriyor ve yönlendiriyorsa, yani düzen adilse, sistem adil eşitliği sağlıyorsa, çalışan karşılığını alıyorsa, suçlu bedelini ödüyor, suçsuz gereksiz bedel ödemiyorsa, çalışan önem ve değer görüyorsa, yasalar herkes için aynı şekilde işliyorsa, açlık, sefalet yoksa, yalan en büyük suç ise, yönetenler kendi çıkarlarını değil de ülkeyi ve halkını düşünüyorsa, adam kayırma bitmişse; özetle işler yolundaysa aile de çocuklar da iyi olmaya, doğru olmaya ve güzel olmaya başlar.

Üçüncü nesilden itibaren ülkenin çehresi değişir.