Ülkemizde özellikle son bir yıl içinde pandemi ile beraber ciddi şekilde hayatımızı etkileyen en büyük olumsuzluğun ekonomi olduğunu hepimiz biliyoruz.

İşsizliğin çoğaldığı, temel gıda ürünlerinin pahalandığı, hayat şartlarının zorlaştığı, morallerin bozuk olduu bir süreçte insanların; mutlu, huzurlu, geleceğe güven ile bakan bireyler olması asla kabul edilemez...

Bugün Yalova’da, birkaç sektör dışında işi tıkırında olan esnaf ve tüccarın dışında kalanlar çok büyük bir ekonomik darboğazdan geçmektedirler.

Kentin en önemli sorunu işsizliktir. Yalova’da binlerce eğitimini tamamlamış gencimiz, özellikle pandemi döneminde iş bulamamakta. Bundan dolayı da depresyon içindeler.

Huzur, moral, güven yerelden başlar

Aylardır, ‘Ayhan Polat’la 1’e 1 Kent Buluşmaları’ programlarında, kentin en etkin ve yetkin kişileriyle Yalova’nın sorunlarını üç günde bir masaya yatırıyoruz.

Salgın ile beraber yaşamayı öğrenmeliyiz

Kentte en önemli sorun, salgından dolayı vatandaşlarımızın yaşadığı sıkıntıları başta olmak üzere birçok esnafa yönelik yasakların uygulamada olmasıdır. Bu yasakların keyfi uygulamalar olmadığını hepimiz çok çok iyi bilmekteyiz.

Yalova, il bazında bundan 15 gün önce sarı renk ile gösterilen yüksek riskli iller arasında yer alırken, şu günlerde kırmız renkli, en riskli iller sıralamasında Türkiye’nin ilk beş ili arasında yer almaktadır. Bu durum kent için hiç de iç açıcı bir durum değildir. Tedbirlere uyulması şarttır. 

Eski, deprem görmüş binalar birer mezardır

Bir başka korkunç gerçek ise kentin çok büyük bölümünde ki yapıların artık ömürlerini tamamladıklarını açıklamalarıdır. 1999 Marmara Depremi sonrası, her ne kadar güçlendirilerek tekrar yaşam alanlarına dönüştürülen 4-5 katlı, 30-40-50 yıllık binalar, canların içinde yaşadığı birer mezarlardır.

Su, hayattır

Yalova’nın, bir başka çözümlenmesi gereken en elzem sorunu, Gökçe Barajı’ndan kentin dört bir tarafına verilen temiz ishale su hattının ömrünü tamamladığı gerçeğidir. Kayıp kaçak oranın bir hayli yüksek olduğu bu ishale su hat da ki asbestli borudan içilen suyun sağlığımıza vereceği zararların yanı sıra, iklim değişikliklerinden kaynaklı kuraklıklar yüzünden suyun her geçen gün artan önemi göz önüne alındığında, bu sorunun acil çözüm beklediğini söyleyebiliriz. 

Küçük olsun ama benim olsun

Yalova’nın bir başka önemli sorunu ise, kent yönetimlerinde olanların, ‘Yalova küçük olsun, ben yöneteyim’ zihniyetleridir. Bu kente milyon dolarlık turizm yatırımları yapan ülkenin iş insanları başta olmak üzere, yabancı sermayeli yatırımcıları Yalova’dan kaçırtmak için ellerinden geleni yapanlar, bu şehre en büyük kötülüğü yapanlardır.

Birçok siyasetçi, birçok bürokrat, bir kısım STK’ların yöneticileri ve iş insanı olarak tanığımız kentin üst düzey protokolünde olan isimler, ne acı ki kendi çıkar ve menfaatleri uğruna, Yalova’da istihdam yaratacak, kent ekonomisine katma değer sağlayacak yatırımcılara, analarından emdikleri sütü burunlarından getirmeyi yıllardır başarmışlardır.

Buna ‘dur’ diyecek en önemli kişiler ise bu kenti gerçek anlamda seven yetki sahibi, çalışkan siyasi idarenin temsilcileri gelmektedir. Siyasi iradenin başaramayacağı hiç bir iş olamaz görüşündeyim. Bu iradenin, kentin menfaatlerine yönelik kararlar alması ise çok önemli, kutsal ve elzem bir görevdir.