Kulağa hoş gelmese de deprem gerçeği ile karşı karşıyayız. Bulunduğumuz coğrafya depremselliği ile tarih boyunca hep gündemde. Aslında yerkürenin her yerinde değişik şiddette depremler ile yeryüzü denge içerisinde. Bu dengede biz yapılarımız ile yeryüzünde yaptığımız değişiklikler ile neredeyiz? Binaların içerisinde eşyalar ile dengeye ayak uyduruyor muyuz, yoksa kendimize tehditleri kendi ellerimizle mi oluşturuyoruz? Binalarımız, sokaklarımız, caddelerimiz, şehirlerimiz doğa ile dengede mi? Yeşile ve doğaya ne kadar hayat hakkı tanıyorsak aslında kendi hayatımızı da bu oranda daha güvenilir kılmaktayız. Doğa her zaman kendisinden alınanı geri almıştır. Hassas zeminde olduğumuzu her zaman dikkate alarak her türlü işimizde bunu gözeterek sorumluluk ve farkındalık ile hareket etmeliyiz.

Konunun uzmanları geçen hafta çokça konuştular, yazdılar çizdiler. Ardarda depremlerin olması psikolojik olarak bizleri yorsa da, çocuklarımızın her gün onlarca sorusu ile karşılaşsak da bu süreci hep birlikte aklıselim olarak geçirmeye odaklandık. Hepimiz değişik statü ve sorumluluktayız. En başta anne baba olarak çocuklarımızın sordukları sorulara kaçamak cevap vermeden araştırarak ve en doğrusunu bularak onların hayatlarındaki bilinmeyenleri azaltmalıyız. Bilinmeyenler ne kadar az olursa hayata dair daha sağlam adımlar atılır. İnananın küçücük yaşlarında kafalarında öyle kurgular kurarlar ki şaşırırsınız. Sakın küçümsemeyin onları. Neyi yapmaları, neyi de yapmamaları gerektiğini basit ifadelerle öğrenmeleri onları güçlü kılacaktır. Biz erişkinler bile deprem anında duygularımızın , hissiyatımızın, korkularımızın etkisi altında kalmıyor muyuz? Onlardan yaşlarına göre daha büyük şeyler beklemek de yanlış olur tabii.

Diğer taraftan bu bir süreç elbette. Pek çok yazımda bu konuyu işledim takip edenler bilir, deprem konusunda onlarca makale yazdım. Son Silivri depreminde 2019 Türkiye’sinde iletişimde yaşanan problem akılda kaldı. Teknolojinin bu denli gelişmesine rağmen WhatsApp olmasaydı adeta kör kalacaktık. Cep telefonu şirketlerinin bu açıdan demek ki yapacakları daha pek çok şeyin olduğu dersi ortaya çıktı. Yıkılan bina olmadı bereket yoksa iletişimde yaşanan bu olumsuzluk ciddi sıkıntılara neden olacaktı.

Günün gelişen ve değişen teknolojilerini her alanda kullanıp afete hazırlık planları revize edilip yenilenmelidir. Bu sadece resmi-özel kurum ya da kuruluşların değil vatandaşlık yükümlülüğü olarak seferberlik yaklaşımıyla öncelikli ve ivedilikle ele alınmalı. Değişmez bir madde olduğu zaman görülecektir ki şimdiye kadar yapılanlar, atılan adımlar kadar kısa zaman diliminde yeni kazanımlar elde edilmiş olacaktır.Birey olarak göreceksiniz ki sizin attığınız adımlar ve aldığınız önlemler ile güvenli evler, sokaklar ile hayata daha sıkı tutunacaksınız.Çok detaya girmeyeceğim, lakin şu kadarını son söz olarak ifade edeceğim. Hepimizin bulunduğu konum itibarıyla yaptığı çok şey var. Lakin yeterli mi derseniz hayır yeterli değil. Daha yapılacak çok iş var ve bu yükü hepimiz elbirliği ile kaldıracağımıza inancım sonsuz. Yeter ki hepimiz , hepimiz için isteyelim. Kalın sağlıcakla…