Yalova Sivil Toplum Kuruluşları Platformu (GÖNÜLDER), İsrail’in ve ABD Başkanı Donald Trump’ın Müslümanların mahremi olan Kudüs ile ilgili düşüncelerine karşı basın açıklaması yaptı.

Açıklamayı öğle namazı sonrası, Yalova Merkez Camii önünde yapan, STK temsilcilerinin bu tepkisine  vatandaşlar da katıldı.

 GÖNÜLDER adına basın açıklamasını Sabri Kan yaptı. Kan, açıklamasında şu ifadelere yer verdi; “Her geçen gün İslam coğrafyası küresel sömürü düzeninin kıskacında kan gölüne çevrilmektedir. Dün kendini muasır medeniyet olarak gören Avrupa’nın merkezi Bosna’da yaşanan soykırım hafızalarımızda taze iken; Suriye’de her gün bir insanlık dramı yaşanırken, Arakan’da naklen soykırımlarda masum çocuklar ve kadınlar katledilirken, Haçlı kardeşliğinden bu yana kan emici vampir silah tüccarlığı yapan batılıların hedefinde hep savunmasız Müslümanlar olmuştur.

Bir yandan gönül coğrafyamıza ölümler yağdırılırken, bir yandan da kutsallarımız çiğnenip topraklarımıza el uzatılmaktadır. Şimdi de hadsizliğin, saldırganlığın ve hukuksuzluğun geldiği son nokta terör devleti olarak tescillenen İsrail ve Siyonizm’in bu devirdeki kullanışlı piyonu Trump aracılığıyla ilk kıblemiz Kudüs’ümüzü işgalci İsraillilerin Siyonist emelleri doğrultusunda başkent ilan etme cüretine girişilmiştir.

İlk kıblemizin bulunduğu Filistin, 1948 yılından beri yüzlerce yıllık Büyük İsrail Projesi çerçevesinde adım adım işgal altına alınmıştır. Irak’a hiçbir neden olmadan saldırı emri veren BM ve ABD, televizyonlarda naklen Müslüman semtleri bombalanırken, masum kadınları, erkekleri, çocukları dünyanın gözü önünde cami avlusunda katledilirken, bunu yapan işgalci Siyonist rejimi sadece şımarıklıkla nitelendirmiş ve şirin göstermiştir. BM ve ABD’nin bu ikiyüzlü yaklaşımını alçaklık olarak nitelendiriyoruz.”

Kan, “Kudüs Müslümanlarındır”

İslam’ın ilk kıblesine yapılan müdahaleye karşı olduklarını söyleyen Kan, sözlerine şöyle devam etti: “İslam’ın ilk kıblesinde dahi ezanın yasaklanması, son olarak da Kudüs’ün işgalci Siyonistlerin başkenti olarak ilan edilmesi cüretinde bulunmuş bir eşkıya ordusuna karşı dik duruşun bir Müslüman için namus meselesi olduğunu tüm İslam alemine hatırlatıyoruz.

Alem-i İslam’ı reel politik kaygılardan arınarak, Amerika’dan ve İsrail’den değil, Allah’tan korkmaya ve O’na teslim olmaya çağırıyoruz. Artık ümmetin prangalarından kurtulması ile Filistin’in özgürlüğüne kavuşması aynı çizgiye gelmiştir.

 İlk kıblemiz, Mescid-i Aksa’da Hakkın daveti ezan susturulmaya çalışılırken, avluda savunmasız erkek ve kadın kardeşlerimiz şehit edilirken, bu zulmü dillendirmenin dahi antisemitizm olarak yaftalanması güçlünün haklı olduğu çarpık uluslararası hukuk ve siyaset sisteminin sonucudur. Müslümanlar hunharca katledildiğinde sessiz kalan, güçlünün haklı olduğu bir uluslararası hukuk sisteminin ve onun ikiyüzlü kullanışlı araçlarını ret ediyoruz.

Kendilerini dünyanın efendisi, dünyanın diğer kalanını da kölesi olarak gören; kendisinden başkasına yaşam hakkı tanımayan bencil, vahşi ve saldırgan Siyonist medeniyetin mensuplarını insanlığa davet ediyoruz. Eğer bu insanlıktan nasip almayacaklarsa tarihin geçmiş dönemlerinde olduğu gibi Allah bizim elimizle onları Kahhar sıfatı ile kahredecektir.

Hükümetimizin de bu alçak girişime kayıtsız kalmaması ve İsrail ile tüm diplomatik ve ticari ilişkileri hemen kesmesi ve böylece diğer İslam ülkelerine öncülük etmesi gerekmektedir.

28 Haziran 2016 tarihinde imzalanan, Türkiye-İsrail anlaşmanın içinde yer alan ve Türkiye aleyhine İsrail kurnazlığı ile yer verilen maddelerin tamamının feshedilmesi gerekmektedir. Esasen bu anlaşmada yer alan ve İsrail’in başkentinin Kudüs olarak algılanmasına sebep olan son cümle bile anlaşmanın feshedilmesi için yeterli bir sebeptir.

Daha ne kadar kendi kardeşlerinize, ümmetin meselelerine sağır, dilsiz kalacak, görmezden geleceksiniz? Filistin dar bir coğrafyada bulunan bir takım insanların meselesi değil, tüm İslam aleminin namusudur. Celladından diz çöküp af dileme gafletinden kurtulunuz. Dünya var oldukça Kudüs Müslümanlarındır’ şeklinde konuştu.