Bugün en fazla ihtiyaç duyduğumuz değerlerden birinden söz ediyorum.

İman da ibadette ticarette velhasıl günlük hayatın her yerinde ve tabii davranışlarımızı anlamlı kılan unsurlardan biridir. İman, sadece teolojinin değil ahlakın da konusudur. “Güven” demektir. Teolojinin konusu olarak ele alınması anlam daralmasına sebep olabilir. Ahlaki değerlerin imanla bağı sonuçlarının güvene dönüşmesi ile ilgilidir. İşte dürüstlük mevzuunu bu çerçevede ele almak belki daha isabetli olacaktır.

“İstikamet” bir Kuran bir kavramı olarak doğruluk, dürüstlük, denge, itidal adalet kelimelerindeki anlamı karşılar.

İç dünyamızın tanziminde en önemli ilkesel malzemedir. Doğruluğu sürdürmenin en önemli gerekçesi ise böylesi bir ortamda yaşama çabası içinde olmaktır. Bu konuda ilgili ayete Tevbe suresinde rastlıyoruz ”Ey iman edenler Allaha karşı gelmekten sakının ve doğrularla beraber olun(ayet 119) ”Ayet doğru olmayı sosyal çevre ile bağlantılı olarak alarak sürdürülebilir kılıyor. Resulullah (sav) bir hadislerinde

"Hiç şüphe yok ki doğruluk iyiliğe götürür. İyilik de cennete götürür. Kişi doğru söyleye söyleye Allah katında sıddîk (doğru sözlü) diye yazılır. Yalancılık kötülüğe götürür. Kötülük de cehenneme götürür. Kişi yalan söyleye söyleye Allah katında kezzâb (çok yalancı) diye yazılır(Buhârî,Edeb,69; Müslim,Birr, 103, 10.) "buyurmuşlardır

 Çünkü doğruluk sadece sözle değil aynı zamanda onu destekleyen eylemle gerçekleşebilir. Zor zamanlarda bir yol ayrımıdır. Denemelerle ortaya çıkar. İlkesel bir inançtır. Doğan Cüceloğlu’nun belirttiği gibi doğuştan gelen bir fıtrat özelliğidir. Doğruluk ve dürüstlük evrensel değerlerin üst sıralarında zikredilir.

Erol Güngör’e göre değer; ”Kişinin yaşamsal amacını belirleyen ve hayatında ona rehberlik eden inanç tutumlardır” 

Hatta nörobiyolojik olarak hayatın anlam ve coşkusudur. Eksikliği gönül fakirliği, basiret körlüğü inanç zedelenmesine sebep olur.

İnsan davranışlarını şekillendirmenin ve anlamlı hale getirmenin yolu dürüstlükten geçer (Hitit Üniv. İlahiyat fak. Dergisi sayı 34)

Bu nedenle değerler eğitiminin temel konuşur. Değerler eğitimi yasaların ve kanunların ulaşamadığı noktalara da uzanır ve kendini gösterir Örneğin hırsızlık suçtur ve yaptırımı vardır. Ancak düşürülmüş bir cüzdanı bulan kişi bunu sahibine vermezse hukuki bir yaptırımla karşılaşmaz. Kimse görmediği farkına varmadığı için yasal olarak problem de yoktur. İşte bu noktada kişinin vicdani değerleri devreye girer ve kimsenin görmediği yerde her şeyi gören Allah inancı onu sorumlu davranmaya yöneltir.

Fatiha suresinin 6. ayetinde bize öğretilen ilk dua “Bizi dosdoğru yola yönelt” şeklindedir. Yani bu yol üzerindeki sapmalara karşı ciddi bir önlemdir. Bu yakarış sapma ihtimaline karşı yardım talebidir. Günde beş vakit namazda sünnetleriyle birlikte 40 defa aynı duayı etmenin bu anlamda bir hikmetinin olması gerekir. İstikamet üzere olmak dinin esasları çerçevesinde kalıp, mümince bir hayatı, Rabbimizin emrettiği doğrultuda sürdürme çabasıdır. Bu yüzden zordur ve belki de bu zorluk her namazda Fatiha’da tekrarlanan bir dua ile aşılabilir.

Başkalarına ayna olacaksak bu uğurda kırılmaya razı olacağız demektir. Bizim sahteciliğe ve sahtekarlığa karşı duruşumuz zaman zaman bizi zor durumda bırakabilir.

Ancak Kuran-ı Kerime inanıyorsanız üstün sizsiniz iltifatı yine bizim içindir. Rabbim bu en değerli yol üzerinde çabalarımıza güç versin.