Değerli arkadaşlarım bu haftaki yazımda geçtiğimiz gün bizlerinde çok yakından bildiği İzmir depremi ile ilgili yazmak istedim.

Deprem olan İzmir'de profesyonel olarak futbol hayatıma başladığım Karşıyaka Spor Kulübü’nde 1981 yılında 1,5 yıl yaşadım. Karşıyaka ile sezonun ilk kampını da şirin ilçe Seferihisar’da yapmıştık. Depremin en çok kayıp olan kısmı Bayraklı, Karşıyaka'nın hemen yanındaki bölgesi olmasından dolaya her zaman buralarda zaman geçirdik. Onun için bu yaşanan afet, 1999 depremini yaşayan bir vatandaş olarak beni daha da derinden üzmüştür.

30 Ekim 2020 tarihinde İzmir’e bağlı Seferihisar ilçesi açıklarındaki fay kırılması nedeniyle, 6,8 büyüklüğünde depremle sallandı. Merkez üssünden 70 kilometre ötedeki İzmir Bayraklı’da binaların yıkılmasına, insanların enkaz altında kalmasına neden oldu.

İzmir’de tam 17 bina yıkıldı. Ülkemin tüm arama kurtarma ekipleri İzmir’de enkazın altında kalan canları kurtarmak için büyük uğraş verdi.

Protokol üyelerinin, olay mahallinde yaptıkları inceleme, araştırma, kurtarma ekiplerinin morallerini yükseltmek için yaptıkları ziyaretler güzel de, geçtiğimiz yıllarda yaşadığımız Gölcük, Düzce depremlerindeki ihmallerin İzmir depreminde de yaşandığını görmek bir başka soru işareti...

Morallerimizi bozan nedenleri ortadan kaldırmak için, bu zamana kadar ‘neden yapılmadı?’ sorusu hiç akıllara gelmez mi?

1999 depremini yasayan bir vatandaş olarak hayatım boyunca Türkiye'deki deprem gerçeğini zaman zaman dile getirmeye çalışmışımdır.

Şimdi zaman 30 Ekim 2020'yi gösteriyor ve Türkiye İzmir'de un ufak olan binaların altında kalan insanları konuşuyoruz. Bu günler konuşularak geçecek, ama sonra ne olacak?

Biz ne zaman ders alacağız...

Türkiye deprem kuşağında. Bilim adamları uyarıyor, “Depremle yaşamaya alışacağız. Sağlam yapılar yapmalıyız” diyorlar.

Yönetmelikler, standartlar değiştiriliyor ama bir şeyin değişmediğini görüyoruz. Tabandan, tavandan, taşıyıcı kolondan malzeme çalınıyor. Daha izleri bile silinmeyen Gölcük Depremi ortada dururken, Van’da binaların un ufak olduğunu görmemize rağmen, ağzı olan konuşuyor: ‘Böyle bina yapılır mıymış?’, ‘Kim denetlemiş, kim izin vermiş?’, ‘Sağlamdır, diye ruhsatını kim imzalamış?’ gibi...

İzmir depreminde hayatlarını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yaralı vatandaşlarımıza da acil şifalar diliyorum.