İnce, mesajında, “Çanakkale savaşları, Türk ulusunun tarihinin en önemli dönüm noktalarından biri olmuş, Emperyalizme, onların uşaklarına karşı yazılan bir destan, Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşuna giden yolun başlangıcı olmuştur.” ifadelerine yer verdi.

Milletvekili İnce, sözlerini şu şekilde sürdürdü; “Çanakkale destanı, Çanakkale ruhu daha sonra Kurtuluş Savaşının, Kuvayi Milliye’nin, İnönü, Sakarya ve Dumlupınar zaferlerinin temel harcı, vatan ve ulus için bir toplumun bütün fertlerinin harekete geçtiği bir savaş ve zafer olmuştur.

Ulusların tarihinde, o ulusun üyelerinin gururla kıvançla anımsadıkları, andıkları günler vardır. 18 Mart da bizim tarihimizde asla unutmayacağımız bir tarih olarak yerini almıştır.

“Biz ulus olarak, Atatürk’ün ortaya koyduğu “yurtta barış dünyada barış” ilkesini benimsiyoruz”

Ulusal bütünlük ve bağımsızlığın savunması söz konusu olmadıkça savaşları asla onaylamıyoruz. Ancak, içeriden ya da dışarıdan saldırıya uğradığında yurdumuzu savunmak, görevlerin en kutsalı, en onurlusu ve en kaçınılmazıdır.

Çanakkale Savaşları da bu tür savaşlara bir örnektir.

Çanakkale Savaşları, daha sonra Kurtuluş Savaşında kullanacağımız bize şu dersleri kazandırmıştır:

-Türkün, yaşama kararlılık ve yeteneğini ve her koşulda vatanına sahip çıkma güç ve etkinliğinde bulunduğunu tüm dünyaya açık bir biçimde kanıtlamıştır.

-Tüm dünya, Mustafa Kemal gibi üstün yetenekli büyük bir komutanın Türk ulusu içinden çıkabileceğini görmüş ve anlamıştır.

-Tüm dünya, Türk toplumunun, en olumsuz koşullarda bile, iyi yönetici ve komutanlar elinde başarıya ulaşabilecek nitelik taşıdığını kabul etmiştir.

-Çanakkale Savaşları, ulusa, halka güvenerek türlü zorlukların üstesinden gelineceğini göstermiştir.

İşte bu derslerdir ki Osmanlı devleti yerine tam bağımsız, modern, çağdaş ve ulusal bir devletin bu topraklarda yeni baştan kurulabileceğini düşüncesini doğurmuş, Kurtuluş Savaşıyla bunu gerçeğe dönüştürmüştür.

Çanakkale zaferi, günümüz içinde çıkarılması gereken derslerle doludur.

Bu dersin ilki ulusal birliğimizdir. Yurttaşlarımız arasında etnik, dini vb ayrım yapmamaktır. Oysa 13 yıllık AKP iktidarında bunun tam tersi örneklere tanık olduk.

Askere alırken mezhebini sormadığımız şehitlerimizi, cenazesinde ayırabildik.

Reyhanlı’da terör saldırısı sonucunda şehit edilenleri mezhebiyle tanımladık. Onlara şehidimiz demek yerine 53 Sünni vatandaşımız diyebilen bir ülke olduk.

Bu kabul edilebilir bir durum değildir.

Nasıl ki bir ağaç büyümek, gökyüzüne dal budak salmak, çiçek açıp meyve vermek için köklerini toprağa, en derine salarak var olabiliyorsa, bir vatanın özgürlüğü, onun üzerinde yaşayanların kendilerini devam ettirmesi de ancak bu toprağı vatan, yurt bilerek can ve kanlarını bu toprağa katan şehitlerin sayesindedirler.

Onlar bizim atalarımız, bizim bu topraklara sımsıkı sarılmamızı sağlayan o ulu ağacın kökleridir..

Varlığımızı onlara borçluyuz

Yunus Nadi’nin dediği gibi “bu ülkeyi sokakta bulmadık”. Sina’da, Çanakkale’de Kafkasya’da, Sakarya’da, Dumlupınar’da, şehitlerimizin kanıyla kurduk. Şehitlerimize saygı, vatanımıza, birliğimize saygıdır. Onları anmak, geleceğimize umutla sarılmak, onların bize kazandırdığı özgüvenle çalışmaktır. Onları anmak, onların bize miras bıraktığı vatan sevgisini yaşatmaktır, geleceğe taşımaktır. Çanakkale Zaferinin 100. Yılında Çanakkale şehitlerimizle birlikte tüm şehitlerimizi saygıyla anıyorum.