Yalova Alperen Ocakları İl Başkanı Hasan Hüseyin Uçar, selamlama konuşmasında; ”Düzenlediğimiz program ve benzerleri sadece Mevlana Hazretlerini anmak değil anarken aynı zamanda anlamak Mevlana'nın dünyasını oluşturan mana alemine de kapı aralamaktır. Zihnimiz ve kalbimiz bin bir parçaya bölündü. Her tarafa yetişmeye çalışıyoruz. Yorgunuz, asabiyiz, gerginiz... Hayatın gürültüsünden birbirimizi göremiyoruz. Bağırıyor ama duyuramıyoruz. Gürültü var... Bağıranları duyamıyoruz. Bakmalı, görmeli ve seyretmeliyiz. Seyrimizi not etmeliyiz... Vakit daraldı çünkü ve sözler birikti. Vakit daraldı ve söyleneceklerin çoğu henüz söylenmedi. Durup dinlemeliyiz. Durup dinlenmeliyiz... Durup düşünmeliyiz... Ama durmalıyız önce... Durmalı, durulmalı, durulanmalıyız... Ve içimize doğru bir yolculuğa çıkmalıyız. Yola çıkmalı, yolda olmalı ve yol almalıyız... Yolu bulmalı, yol olmalıyız... Ne demişti şair; 'en uzun yoldur insanın içi!' Seyir defterimizde herkes içine bakmalı ve durulanmanın hakiki yolunu bulmalı..." diyerek iç aleme dönüşümüzün öneminden bahsetti.

“Asıl fetih gönülleri fethetmek”

Programa konuşmacı olarak katılan Ahmet Duran, Hz. Mevlana'nın Anadolu topraklarındaki mânevî etkisinden, Selçuklu'nun mayalanmasındaki öneminden, programın aynı zamanda Mekke'nin fethine denk geldiğinden, asıl fethin gönülleri fethetmekten geçtiğinden ayrıca Mevlevi ayinindeki semboller ve ritüellerden bahsetti.

Konuşmaların ardından Geleneksel Mûsıkîyi Koruma ve Yaşatma Topluluğu Tasavvuf Mûsıkî Korusu, Sema gösterisi eşliğinde sahne aldı.

Alperen Ocakları Eğitim Kültür Dayanışma Vakfı Marmara Bölgesi İl Başkanları Toplantısı Yalova Alperen Ocakları'nın ev sahipliği ile geçekleşti, toplantıya Alperen Ocakları Teşkilatlanmadan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Şükrü Öztürk, Yalova Büyük Birlik Partisi İl Başkanı Yusuf Avcı katıldı.

“Umuda ihtiyacımız var”

Yalova Alperen Ocakları İl Başkanı Muhammed İkbal Bilgili yaptığı açılış konuşmasında;” Liderimiz Muhsin Yazıcıoğlu’nun Keş Dağında şehadete yürümesinin ardından geçen, 10 yıllık süre zarfı boyunca cemiyetimiz birçok fitneye, ayrılığa gark olmuş, siyasi kararlar ve politika ekseninde, olumsuz etkilenmiştir. Bütün bu yoksunluğa ve yetimliğine rağmen dik duruşundan, Muhsin-î tavrından, ilkesinden, ülküsünden taviz vermeyen, “Anadolu kıtası büyüklüğündeki bir dava taşını gediğine oturtmaya” ahd-ü peyman eyleyen Alperenler, her an nefsiyle muhasebe içerinde bir anlayış ile Şehit liderimizden kalan emaneti en engebeli ve girift yollarda taşıma kararlılığını gösterebilmiştir. Unutulmamalıdır ki “Gecenin en karanlık an, şafak sökmeden az önceki andır.” Umuda ihtiyacımız var; en karanlık anlarda dahi onu korumaya, onu yaşatmaya, büyütmeye, paylaşmaya ihtiyacımız var. Her karanlığın ardından aydınlık gelir; her gecenin ardından güneş doğar. Alperen olmak birazda umudu korumak ve azimle çalışmaktır'' ifadelerine yer verdi.