Altınova Arkeoloji Çalışmaları Sempozyumu’na; Altınova İlçe Kaymakamı Regaip Ahmet Özyiğit, Altınova Belediyesi Başkanı Dr. Metin Oral, Yalova Müze Müdürü Ali Sinan Özbey, Kocaeli Korumu Kurulu Müdürü Eda Karaca, Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Öğr. Üyesi Selçuk Seçkin, Bursa Uludağ̆ Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğr. Üyesi Serkan Gündüz, Harran Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Cennet Pişkin Ayvazoğlu, MA Leicester Üniversitesi Işıl Akalan Gündüz, İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Mühendislik Fakültesi Jeofizik Mühendisliği Bölümü Fethi Ahmet Yüksel, Bursa Uludağ̆ Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Filiz İnan, Arkeologlar  ve konuklar katılım sağladı.

Oral, “Yavaş yavaş emeklerin karşılığını almaya başladık”

Altınova Arkeoloji Çalışmaları Sempozyumu’nun açılış konuşması yapan Altınova Belediyesi Başkanı Dr. Metin Oral, yaklaşık 15 sene önce başladıkları Altınova’daki tarihi ve kültürel değerleri, ‘nasıl gün yüzüne çıkarılabilir, nasıl ilçeyle, il ile, ülke ile ve insanlarla buluşturulabilir’ şeklindeki çalışmaların artık yavaş yavaş emeklerin karşılığını almaya başladıklarını ifade ederek, “Bugün hocalarımız bu konuda emek harcayan arkadaşlarımız bizlere bu yapılan çalışmalar hakkında bilgilendirmeler sunacaklar. Belki önümüzdeki senelerde hedefler nedir bilmiyorum ama biz bir yandan hep beraber bakanlığımız ile beraber buradaki arkadaşlarımız ile beraber Altınova’yı bir müzeler kenti haline getirmek üzere çalışmalarımız sürüyor. Şu anda Hersek’teki bir çoğumuzun bilmediği deniz fenerimizin restorasyon çalışmaları devam ediyor. Ben bu konuda Ulaştırma Bakanlığımıza teşekkür ediyorum.” Dedi.

Oral, “Arkadaşlarımız, hocalarımız çok verimli çalışmalar yaptı”

Deniz fenerinin restorasyon çalışmalarının sürdüğünü söyleyen Başkan Oral, “Orayı ülkemizin nadir deniz feneri müzesi haline getireceğiz. Aynı şekilde Hersek’te bulunan Kuş Gözlem noktamız ve Doğa Eğitim Merkezimizin içerisindeki alanda da bir Kuş Müzemizi oluşturuyoruz. Hersek Hamamımızın bulunduğu alanı restore edip orada da bir Hersekzade Ahmet Paşa ve hamam ile ilgili bir müze yapmak istiyoruz. Ancak orada bazı sıkıntılarımız var, kamulaştırma ve plan ilgili problemler var. Bu binamızın alt katında güzel bir kent müzesini şu anda hazırlıyoruz. Bu yılın sonunda veya 2022’nin başında sonuçlandıracağız. Bunlarla beraber bir arkeoloji müzesini kazandırabilirsek müze müdürlüğümüze bağlı belki bir şube gibi açmayı düşünüyoruz. Önümüzdeki süreçte buradaki çıkacak eserlerin çoğalacağına artık yavaş yavaş bunların toplanacağını düşünmeye başladık. Çünkü bu sene gerçekten arkadaşlarımız, hocalarımız çok verimli çalışmalar yaptılar.” Şeklinde bilgi verdi.

Oral, “Eserleri insanlıkla buluşturmak istiyoruz”

Başkan Oral, atalarına ait ve alandaki tüm kültürlere ait eserleri insanlıkla buluşturmak için çalıştıklarını dile getirerek, “Bizim atalarımızın ne kadar büyük bir medeniyete sahip olduğunu da kanıtlamaya çalışıyoruz. Gençlerimize, çocuklarımıza, bizim milletimizin ne kadar büyük bir geçmişten geldiğini göstermemiz lazım çünkü bizi geçmişimizden koparmaya çalışıyorlar ve geçmişimizin büyüklüğünü unutturmaya çalışıyorlar. İnşallah biz bunlara izin vermeyeceğiz. Bu coğrafyanın da ne kadar kültürel mirasa sahip olduğunu ve bu kültürel mirasa da bizlerin bu şekilde sahip çıkabileceğimizi bütün dünyaya kanıtlamak istiyoruz. Bunların hepsini sizlerle başaracağımıza inanıyorum.” Şeklinde konuştu.

Oral, “Bölgemiz üzerinde yıllardır durulmamış”

Başkan Oral, tesadüfen rastlanan bir sarnıç ve yine tesadüfen denizin içerisinde bulunan antik kentten bahsederek, “Bu bizim için güzel şeyler diye düşünüyorum. Çünkü bölgemiz yıllardır bu konulara eğilmemiş, çok üzerinde durulmamıştır. İlçemizin gerçekten çok zengin olduğunu düşünüyorum, bu zenginliğimizi de sizlerin sayesinde başta bakanlığımız olmak üzere biz insanlıkla buluşturacağız. Sadece bizim değil dünya mirasına da ait eserlerdir. Bu konuda çalışma yapan hocalarımıza, ekiplerimize, bakanlığımıza, üniversitelerimize Allah kolaylıklar versin diyorum. Geçen sene ve bu sene itibariyle Çobankala’deki kazılarımız, Cumhurbaşkanlığımızın destekleri himayesi altına girdiler. Orada artık bir kalemiz yavaş yavaş surları ile, yapıları ile ortaya çıkmaya ve görünür hale çıkmaya başladı. Bu da bizi çok sevindiriyor. Emeği geçen herkese çok teşekkür ediyorum.” Diyerek konuşmasını bitirdi.

Özbey, “Kazı çalışmalarına Çobankale ile bir adım attık”

Altınova Belediyesi Başkanı Dr. Metin Oral’ın ardından konuşma yapan Yalova Müze Müdürü Ali Sinan Özbey, 2017 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları Müzeler Genel Müdürlüğü ile Altınova Belediyesi arasında yapılan iş birliği protokolüne değinerek, “Altınova’da sistemli kazı çalışmalarına Çobankale ile bir adım atmıştık. Ardından bu çalışmalar çok hızlı gelişti. Tahminimizden daha ileri giderek bu boyuta geldi. Kurumsal iş birliği içerisinde pek çok üniversite ile iş birliği içerisinde buradaki kazıları devam ettirmeye başladık. Hem devam eden kazılar sürdürülürken bir yandan yeni keşifler bir yandan da alanların turizme kazandırılması ile ilgili projelere belediye başkanlığımız ile iş birliği içerisinde gerçekleştirmeye çalışıyoruz.” Dedi.

Özbey, “Seramik parçalarına rastladık”

Çalışmaların ileriki yıllarda daha da artarak gelişeceğini düşünen Müdür Özbey, “Bu sene farklı bir yol daha izledik. Bu alanda müdürlüğümüz başkanlığında Uludağ Üniversitesi’nden Serkan hocamızın katılımı ile bir su altı kazısına başlamıştık. Temmuz ayı içerisinde bu çalışmalarımızı yürütürken bu alanda askeri tesislerin karşısında Altınova Belediyesi’ne, orada bir takım arkeolojik kalıntıların seramik parçalarının ve bir duvarın olduğu ile ilgili ihbarı geldi. Alana gittiğimizde kazı ekibimizle ve su altı ekibimizle birlikte bir seramik parçalarına rastladık. Bunları kontrol ettik arkasından kapsamlı bir şekilde ne şekilde buraya geldiğini araştırdık. Orada ki vatandaşın 40 yıldır kullanmakta olduğu kuyunun temizlendiğini öğrendik. Biz burada çok şey bulacağımızı zannetmiyorduk ama bir düzenek kurduk sertleşmiş kil tabakalarını çözerek arkalarında bazı seramik parçalara rastladık. Alanın nerede olduğunu araştırdık günümüzdeki Yalova-Kocaeli karayolunun sınırında herkesin geçtiği ama farkına varmadığı eczane ve suyu kuyusu olduğunu gördük.” Şeklinde bilgi paylaşımında bulundu.

Özbey, “Çökme tehlikesi nedeniyle kazmadık”

Kuyunun yaklaşık 96 cm’ye 90 cm ölçülerinde günümüzde kullanılmak üzere basit bir kuyu görünümüne olduğunu ve buradaki çalışmaların devam ettiğine, kuyudan içeri girdiklerinde ise içeride farklı bir yapı ile karşılaştığını söyleyen Müdür Özbey, “İçerisinin temizlenmesi ve kurtarılması ile ilgili gene müdürlüğümüze talepte bulunduk. Bu sarnıcın içerisinde de su birikintilerini toplamaya yönelik bir küçük kuyu açıldığını gördük. Oda kenarında kare pişmiş toprak levhalar ile oluşturulmuştu. Yaptığımız temizlik çalışmaları ile birlikte kuzey güney doğrultulu bir yapıda olduğunu gördük. Alana indiğimizde içerisindeki bir kapak taşı ile birlikte orijinal bir giriş kapısı olduğunu gördük. Ancak bu alanı çökme tehlikesi nedeniyle kazmadık. Arkasından bulunan seramik parçalar, titizlikle yıkanıp temizlendi ve belgeleme çalışmaları gerçekleştirildi. Bu çalışmalar bize gösteriyor ki; bu alanda karayolu yapımı sırasında ve çevreden aldığımız bilgilere göre kuzey güney doğrultulu bir tepeciğin yaklaşık 6 ile 8 metre arasında bir şekilde tahrip edildiğini, tahrip edilen bu toprağın da karayoluna serildiği şeklinde bir bilgi geldi. Bu bilginin doğru olduğunu biz de düşünüyoruz.” Şeklinde konuştu.

Özbey, “Bölgede belki bir yerleşim vardı ama bulgulara rastlamadık”

Bu çalışmalar süreci içerisinde belki de bu bölgede bir yerleşim yerinin var olduğunu ama yapılan incelemeler çerçevesinde bulguya rastlamadıklarını ifade eden Özbey, “Fakat sarnıcın tescili ile ilgili koruma kurulu ile iş birliği içerisine girerek onları bilgilendirdik. Sanırım dünkü yapılan toplantıda da tescil kararı alındı. Bu bölgede yapılan kazı çalışmaları sonucu farklı seramik parçaların burada Geç Roma Dönemi’nde bir yerleşim yeri olduğunu belki bununla ilgili yapılacak kazılar ile çok daha farklı verilere ulaşabileceğimizi gösterdi. Çalışmaya katılan herkese bakanlığımız ve müdürlüğümüz adına teşekkür ederim.” Diyerek konuşmasını bitirdi.

Sempozyumda yapılan çalışmaları anlattılar

Yalova Müze Müdürü Ali Sinan Özbey Altınova Arkeoloji Kazılarının Değerlendirilmesi ve Müze Kurtarma Kazısı ile ilgili sunumunun ardından sırasıyla, Mimar Sinan Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi Öğretimi Üyesi Doç. Dr. Selçuk Seçkin 2018- 2020 Yılları Arasında Yürütülen Yalova / Altınova Yüzey Araştırmasının Değerlendirmesi, Bursa Uludağ Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Serkan Gündüz 2018-2021 Yılı Altınova Sualtı Araştırmaları, Harran Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Cennet Pişkin Ayvazoğlu Helenopolis Ve 2021 Yılı Yüzey Araştırması, Ma Leicester Üniversitesi öğretim Görevlisi Işıl Akalan Gündüz Çağlar Boyu Altınova Kıyıları Ekonomik Faaliyetleri Ve Değerleri, Mühendislik Fakültesi, Jeofizik Mühendisliği Bölümü Öğretim Görevlileri Fethi Ahmet Yüksel -  Selçuk Seçkin Yalova, Altınova Çobankale Giriş Kapısının Aranması Çalışmalarında Arkeojeofizik Çalışmalar, Bursa Uludağ Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyeleri Dr. Filiz İnan ve Doç. Dr. Selçuk Seçkin Yalova, Çobankale Kazıları Sarnıç Buluntuları: Bizans Dönemi Sırlı Seramikleri konularında sunumlar yaptılar.

Seçkin, “İlk arazi çalışmasını tamamladığımız ilçe Altınova”

Mimar Sinan Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi Öğretimi Üyesi Doç. Dr. Selçuk Seçkin,

2018-2020 Yılları Arasında Yürütülen Yalova/Altınova Yüzey Araştırmasının Değerlendirmesi konusu sunumunda, 2018 Yılında Kültür Varlıkları ve Müzeler Müdürlüğü’nün izni ile başlamış oldukları Yalova ve İlçelerinde ‘Ortaçağ ve Türk İslam Dönemi Yüzey Araştırması’ kapsamında ilk olarak arazi çalışmasını tamamladıkları ilçe Altınova olduğuna değinerek, “Bu kapsamda önce köyler, sonra belde ve son olarak ilçe merkezinde yer alan tarihi eser ve yerleşimler taranarak bölgenin tarihsel geçmişi ortaya çıkartılmaya çalışılmıştır. İncelemesi yapılan günümüz ilçe ve köylerin Kafkas ve Balkan göçmenleri tarafından kurulan yerleşimler olduğu, 19. Yüzyıl öncesinde Türk dönemine ait olarak anıtsal düzeyde sadece Altınova’nın sahil kısmında yer alan Hersek’te Hersekzade Ahmet Paşa tarafından inşa edilen bir külliyenin günümüze ulaştığı tespit edilmiştir. Yüzey araştırmasında incelenen köylerdeki mezar taşları, yerleşimlerin tarihini vermesi yönünden önem taşımakta olup, tahrip ve yok olmamaları, güvenli alanlarda sergilenebilmeleri için yerel yönetimler ve ilgili kurumlarla yazışmalarımız devam etmektedir. Altınova’da Bizans dönemine ait ise kırsal yerleşimler olduğu gibi, bölgenin sahilindeki Hersek Mahallesi’nde, günümüzde Dedeler Tepe olarak haritalara işlenmiş olan Helenepolis Antik Kenti’nin ve Yalakdere Vadisi’nde yer alan Çobankale’nin Orta Çağ’da da iskân gördüğü eldeki yapı kalıntılarından anlaşılmaktadır. Çalışmamızda, üç yıllık yüzey araştırmamızın sonuçları, elde edilen bulgular, örneklerle paylaşılmaya çalışılacaktır.” ifadelerine yer verdi.

Gündüz, “Oluşum süreci bakımından en genç denizimiz olan Marmara Denizi”

Bursa Uludağ Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Serkan Gündüz 2018-2021 Yılı Altınova Sualtı Araştırmaları hakkında sunumunda, oluşum süreci bakımından en genç denizin olan Marmara Denizi hem göl olduğu dönemlerde hem de iç deniz formuna dönüştüğü dönemden sonra çevresindeki medeniyetler için hayati önem taşıdığına değinerek,

“Başlangıçta besin kaynağı iken özellikle deniz ticaretinin önemini arttırması ile birlikte birleştirici bir görev üstlenmiştir. Hem Karadeniz kıyısındaki medeniyetleri Ege medeniyetleri ile, hem de Avrupa kıyılarındaki kentleri Asya kıyısındakiler ile buluşturmuştur.

2018-2021 yılları arasında Altınova ilçesi kıyı şeridinde yürütülen arkeolojik sualtı yüzey araştırmaları Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın izni, Bursa Uludağ Üniversitesi ve Altınova Belediyesi’nin destekleri ile kesintisiz bir şekilde gerçekleştirilmiştir.

Projenin ilk çalışmalarına Altınova ilçesinden başlanılmasındaki nedenler arasında Doğu Roma İmparatorluğu’nun önemli liman kentlerinden olduğu bilinen Helenopolis’in, Barrington Atlas’ta Limnae Antik Kenti’nin ve I. Haçlı Seferleri’nde önemli bir liman görevi gören Kibotos Kalesi’nin bu coğrafya içerisinde lokalize edilmesinin yanı sıra Altınova Belediyesi’nin desteğini de sayabiliriz.

Arkeolojik sualtı yüzey araştırmalarımız esnasında Dilburnu’nda D/G İstasyon Komutanlığı sınırı içerisinde Geç Roma Dönemi’ne tarihlendirebileceğimiz ve 20. yüzyılın ortalarına kadar kullanılmış olan bir adet iskele, bu iskelenin batısında Osmanlı Dönemi deniz fenerinin kıyı şeridinde muhtemelen Geç Roma – Erken Bizans Dönemi’ne tarihlendirilebilecek bir deniz feneri, Hersek Lagünü ’nün giriş kısmında üç farklı döneme işaret eden Lagün Seddi izleri, Karamürsel Eğitim Merkezi Komutanlığı kıyı şeridinde Limnae/Civetot yerleşimlerine ait olduğunu düşündüğümüz yapı kompleksi ve lagünün ön bölümünde olasılıkla Osmanlı Dönemi’ne tarihlendirebileceğimiz bir adet gemi batığı tespit edilmiştir.

17 kilometrelik kıyı şeridinin büyük bir bölümü modern yapılaşmanın kurbanı olması nedeni ile yalnızca yaklaşık 8 kilometrelik bir alan boyunca araştırmalar gerçekleştirilmiştir. 8 kilometrelik bir kıyı şeridinde tespit ettiğimiz arkeolojik sualtı kültür varlıkları bize bölgenin tarihsel önemi bir kez daha kanıtlamıştır. Ayrıca su altında keşfedilen kalıntılar ileriki yıllarda Kültür ve Turizm Bakanlığı kontrolünde dalış turizmine açılabilir ve bölge ekonomisi için önemli bir gelir kaynağı olabilir.” Şeklinde bilgiler verdi.

Altınova’nın çağlar boyu ekonomik değerleri

Ma Leicester Üniversitesi öğretim Görevlisi Işıl Akalan Gündüz, Çağlar Boyu Altınova Kıyıları Ekonomik Faaliyetleri ve Değerleri konusu hakkındaki sunumunda, “2018 yılında Yalova İli Kıyıları Antik Liman ve Su altı Yüzey araştırmasına başlamamızın sebeplerinden biri de Çağlar boyu değişen kıyısal ekonomiyi anlamaktı. Sualtı arkeolojisi dendiğinde akla su altında bulunan kültür mirası gelse de sualtındaki batıklar ve yapılar karada olan birçok yapı ve yerleşimin bir parçasıdır ve denizcilik ve kıyı ekonomik faaliyetleri ile doğrudan bağlantılıdırlar.

Antik kaynaklar günümüz Yalova bölgesi hakkında sınırlı bilgiler sunsa da Constantopolis’in başkent olmasından sonra bölgedeki liman kentleri önem kazanırken bazı yeni ticari liman yerleşimleri de ortaya çıkmıştır.

Helenopolis, Hersek Lagününün hemen üst tarafında bulunan dedeler tepe mevkiine lokalize edilmiştir. Bölgenin bir diğer yerleşimi de Barrinton Atlas ve Clive Foss tarafından Lagün’ün hemen aşağısına lokalize edilen Limnae yerleşimidir.

İstanbul balıkhane kayıtlarında Hersek lagünün bir diğer ekonomik değeri kefal balığı ve likorinoz veya bereket balığı olarak bilinen tuzlanıp fıçılara basılan daha sonra da tütsülenen kefaldir.

2021 yılında Karamürselbey Eğitim Komutanlığı açıklarında sualtında tespit ettiğimiz ve değişik dönemlerde Limnae yerleşimi ve Civetot kalesi/manastırına ait olduğunu düşündüğümüz yapı grubunun kuzeyinde bir zeytin yağı işliği tespit ettik. Zeytinyağı deyince gelende İznik bölgesi akla gelse de bu zeytinyağı işliği ile Altınova zeytinyağı üretimini belgelemiş olduk.

Bölgenin Osmanlı Döneminde önemli başka bir tarımsal faaliyeti hayvancılığa geçmek istiyorum. 1915 tarihli Erkan-ı Harbiye haritasında Hersek deltasında özellikle sulak alanlarda tam, ağıl ve çiftlikler görülmekte. 19. Yüzyılda Osmanlının bölgesel üretimini belgeleyen Vital Cuinet Karamürsel yöresinin hayvancılığını belgelemiştir. Yıllık 29.831 dana/inek,30.000 koyun, 130.000 keçi ve 16.800 tiftik keçisi yetiştirilmektedir.” Dedi.

Helenopolis yüzey araştırması

Harran Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Cennet Pişkin Ayvazoğlu, Helenopolis ve 2021 Yılı Yüzey Araştırması konusunda yaptığı sunumda “Yalova İli ve İlçeleri Antik Çağ Yüzey Araştırması, Altınova İlçesi’nden başlamış olup ilk durak Dil Burnu üzerindeki Dedeler Tepesi ve çevresi olmuştur. Bu mevkii tarafından Helenopolis olarak lokalize edilmiştir. Sunumda Helenopolis Antik kenti hakkında bilgi verilmiş ve yüzey araştırmasında ulaşılan veri ve sonuçlar paylaşılmıştır. Helenopolis'te tespit edilen en erken arkeolojik malzemenin Hellenistik Dönem'de ait seramikler olduğunu ve bunun kentin erken dönemlerinin anlaşılması bakımından önemli olduğunu belirtilmiştir. Yüzeyde gözlenen arkeolojik malzeme yoğunluğunu Roma Dönemine ait seramikler oluşturmaktadır.” İfadelerine yer verdi.

Bizans dönemi sırlı seramikleri

Bursa Uludağ Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyeleri Dr. Filiz İnan Yalova, Çobankale Kazıları Sarnıç Buluntuları hakkında sunum yaparak, Yalova İli, Altınova İlçesinde bulunan ve 11.yüzyılda inşa edildiğini söyleyerek, “14.yüzyıla kadar kullanıldığı düşünülen Çobankale’de ilk çalışmalar Clive Foss ve Halil İnalcık tarafından yapılmış, sonrasında Bithynia Bölgesi araştırmaları kapsamında V. François ve J. Lefort tarafından da Çobankale ve seramikleri hakkında araştırmalar gerçekleştirilmiştir. Bu araştırmalardan uzun zaman sonra ilk kez 2017 yılında, Bursa Müze Müdürlüğü yönetiminde, Doç. Dr. Selçuk Seçkin’in bilimsel danışmanlığında Çobankale kazı çalışmaları başlatılmıştır. 2018 yılında, içkalenin tümünün temizlenmesiyle sarnıç yapısı ortaya çıkarılmıştır. Makalemizde kale içinde saptanan ilk yapı olan sarnıçta ele geçen seramikler konu edilmiştir. Bu seramikler içinde Beyaz Hamurlu Seramikler, Astar Boyalı Seramikler ile Zeuksippus Ailesi seramikleri mevcuttur” diye konuştu.

Yapılan sempozyumun ardından katılımcılara Teşekkür Belgesi ve Doğa Pasaportu hediye edildi.

Haber/Serhat Oruç