Avni Kurt’un açıklaması;

Saygıdeğer Çınarcıklı hemşerilerim! Hepinizi muhabbetle selamlıyorum.

Çınarcık Belediyesi’nin geride bıraktığımız 2 yılına dair görüş ve yorumlarımı paylaşmak, bir parçası olmaktan daima mutluluk duyduğum Çınarcık halkının gerçekleri bilmesini sağlamak ve mevcut belediye başkanı Numan Soyer’in, 17 Nisan tarihinde sosyal medya üzerinden yapmış olduğu basın açıklamasında yer alan, şahsıma ve görev yaptığım döneme ilişkin itham ve eleştirileri yanıtlamak maksadıyla bugün bu basın açıklamasını yapıyorum.

Saygıdeğer hanımefendiler, beyefendiler! Malumunuz, 2 yıl evvel bir yerel seçim yaşadık. Bu seçim sürecinde, AKP’li belediye başkan adayı sizlere; Marina’dan Yeni Stad’a, Kültür Merkezi’nden Küçük Sanayi Sitesi’ne, Kent Oteli’nden Gençlik ve Spor Merkezi’ne kadar türlü ‘master’ projeler vaat etti. Sosyal doku projelerini de işin içine katarsak, proje sayısı 35’i buluyor. Bu 35 projeden kaçı hayata geçti?

Çınarcık Belediyesi’nin resmi internet sitesine, sitedeki ‘projeler’ sekmesine girip baktığınızda, şahsımın belediye başkanlığı döneminde hayata geçen projelere sadece ve sadece iki yeni projenin eklendiğini göreceksiniz. Bunlar, Cumhuriyet Meydanı’na ücretsiz internet ve Engelsiz Plaj projeleridir. Ama durun bir dakika, bayramlarda atılan toplam 560 bin SMS’i es geçmeyelim. 565 km yolun yıkanmasını, 460 sokak hayvanının kısırlaştırılmasını es geçmeyelim. Evet, Numan Soyer yaptığı basın açıklamasında; kaç hayvan kısırlaştırdığından, bayramlarda vatandaşlara kaç SMS attığından, kaç km yol yıkadığından falan bahsetti. Sanki bunlar dahiyane işlermiş gibi, emsaline rastlanmamış belediyecilik harikalarıymış gibi...

“Bayram mesajı atmakla kıvanç duyuyor”

21. yüzyıldayız ve bir kamu idarecisi, bayram mesajı atmakla kıvanç duyuyor. Bir karikatür dergisine kapak olacak cinsten ifadeler... Arkadaşımızın, belediyeciliği bayram mesajı atmaya indirgeyecek kadar ufkunun ve vizyonunun geniş olduğunu görüyorum. Manzara, gülünç olduğu kadar da acıklı...

Söz konusu basın açıklamasında, temeli dahi atılmamış Stad’ın açılışına tüm Çınarcıklıları davet etme garabetini sergileyen Numan Soyer, ihtişamlı projeleriyle ilgili de birtakım tarihler verdi. Biz bu tarihleri zihnimize not ettik. Bu tarihlerin tutup tutmayacağının, halkımıza verilen sözlerin yerine getirilip getirilmeyeceğinin takibini yapmayı ‘ödev’ addediyoruz.

“Bir ilkokul talebesinin anlayabileceği sadelikte ve açıklıkta anlattım “

Bununla birlikte, bu kentte Marina projesinin gerçeğe dönüşmesinin mümkünatının olmadığını da biliyoruz. Ben bunu seçim sürecinde defalarca, bir ilkokul talebesinin anlayabileceği sadelikte ve açıklıkta anlattım. Tekrar anlatayım: Çınarcık’ta, 1/50000’lik imar planlarında Marina gözükmüyor. İmar planında gözükmeyen bir şeyin yapılamayacağını, Soyer’in ve akıl hocalarının bildiğini varsayıyorum.

Burası dağ başı değil, muz cumhuriyeti değil; belediye başkanı dahil herkesin uymakla yükümlü olduğu kurallar var.

Aynı zihniyet, göz göre göre imar planına aykırı bir tasarrufta bulundu: Kapalı bir Çınaraltı Çay Bahçesi inşa etti. Oysaki imar planı, bu çay bahçesinin açık olmasını zaruri kılıyordu.

Ve ne ilginç ki, belediye dükkanlarının tahliyesi sürecinde, dükkanlar arasında sadece ve sadece Çınaraltı’yla ilgili yürütmeyi durdurma kararına iptal başvurusu yapıldı. Anlaşılan, Çınaraltı bir ‘takıntı’ haline gelmiş. Niçin? Niçin Çınaraltı’na hususi bir işlem yapılıyor, hususi bir nefret güdülüyor? Numan Soyer basın açıklamasında, bu mekânın şahsımca eşe dosta peşkeş çekildiğini söylüyor. Hatırlatayım: Bu çay bahçesi, şahsımdan evvelki AKP’li başkan döneminde işletmeciye verilmiştir.

“Belediye kanununu hiçe sayarak personel alımları yapıyor”

Yine aynı zihniyet, 5393 sayılı belediye kanununu hiçe sayarak personel alımları yapıyor. Kanunun 49. maddesi şöyle der: “Belediyenin yıllık toplam personel giderleri, gerçekleşen en son yıl bütçe gelirlerinin 213 sayılı Vergi Usul Kanununa göre belirlenecek yeniden değerleme katsayısı ile çarpımı sonucu bulunacak miktarın yüzde otuzunu aşamaz. Nüfusu 10.000'in altında olan belediyelerde bu oran yüzde kırk olarak uygulanır.”

Bütçesinin yüzde 30’undan fazla personel çalıştırmaması gereken Çınarcık Belediyesi, bugün bütçesinin yüzde 30’undan fazla personel çalıştırıyor. Personel alımlarının devam edeceği yönünde duyumlar alıyoruz. Çınarcık, kuralsızlığın kural haline geldiği, ‘ben her istediğimi yaparım’ keyfiliğinin ve cüretkarlığının hayret verici boyutlara ulaştığı günlerden geçiyor. Ben buna tek kelimeyle, ‘akıl tutulması’ diyorum.

Gelin hep birlikte seçim sürecinde atılan nutukları hatırlayalım. Ne diyordu Soyer: “Biz kazanacağız, esnaf kazanacak. Biz kazanacağız, öğrenciler kazanacak. Biz kazanacağız, kadınlar kazanacak. Biz kazanacağız, belediye çalışanlarımız kazanacak…”

Peki söyler misiniz, kim kazandı? Maaşı bölük pörçük yatan belediye çalışanları mı kazandı? Ellerine süpürge verilen üniversiteli belediye çalışanı kızlarımız mı kazandı? Ekmek teknesini siftahsız kapatan, dükkanına uğranılmayan esnaf mı kazandı? Covid sürecinde kapısı çalınmayan, kendisine bir tablet ve internet desteğinde dahi bulunulmayan öğrenci mi kazandı? Çınarcık Belediyesi’nin kendisiyle ortaklığını feshettiği Çınarcık Hanımelleri Kooperatifi’ndeki kadınlar mı kazandı?

Gerçek şu ki, Numan Soyer’in ‘kazanacak’ diye müjdelediği tüm kesimler kaybetti.

Bu başkan ki, 31 Mart seçiminde, Çınarcık’ın insanlarının kullandığı oyların yeniden sayılmasına mâni olarak kötü bir demokrasi sınavı verdi. Biz, halk iradesinin olduğu gibi sandığa yansımasından yana olan Cumhuriyet Halk Partililer olarak; 16 oyluk farktan ötürü, “Sandıkların tamamının açılıp oyların yeniden sayılmasını” talep ettik.

İl Seçim Kurulu, yaptığımız ‘haklı’ itirazların kabulü yönünde karar verdi. Ne var ki, bu karar uygulanmadı. Adında ‘adalet’ yazan iktidar partisinin Belediye Başkan Adayı Numan Soyer, adliyede sandıkları açtırtmadı, oyları yeniden saydırtmadı. Bu, aynı zamanda Çınarcık’ın insanlarının ‘seçme ve seçilme’ hakkına yapılmış ‘affedilmez’ bir saygısızlıktı. Soyer, onurlu bir yenilgidense, kuşkulu bir zaferi tercih etti.

Ama ‘maşeri vicdan’ diye bir şey var. Numan Soyer seçim kurulundan mazbatayı almış olsa dahi, bu kentin insanlarının vicdanından mazbatayı alamamıştır.

“Zavallılığa düşmüştür “

Nitekim bu kuşkulu zaferin sevinci de AKP’li başkanın tabiri caizse kursağında kalmıştır. Zira, partisine mensup bir meclis üyesinin istifa etmesiyle Belediye Meclisi’ndeki kudretini yitirmiştir. Belediye Meclisi’nde kendi başına karar çıkartamayacak, Cumhuriyet Halk Partili meclis üyelerinin oluru olmadan bir kişiye bir ‘Fahri Hemşerilik Beratı’ dahi veremeyecek vaziyete, zavallılığa düşmüştür.

Belediye Meclisi’nde sandalye kaybetmekten daha vahimi ise, vicdanını ve utanma duygusunu kaybetmektir. Bilirsiniz, insan vicdanını ve utanma duygusunu kaybetti mi, her şeyini kaybetmiş demektir. Ve artık ona ne deseniz ne anlatsanız boştur. Yeryüzünde kapladığı yer, bir karınca kadar küçüktür.

“Kızlarımızın ellerine süpürge verdiler “

Genç üniversiteli belediye personeli kızlarımızın ellerine süpürge verdiler. Kızlarımızın bir kısmı istifa etti. Ve maruz kaldıkları haksızlığı yargıya taşıdı. Yargı, Çınarcık Belediyesi’ni haksız, kızlarımızı ise haklı bularak onlara tazminat verilmesine hükmetti. Peki, belediyenin kasasından çıkan bu tazminatın, bu zararın müsebbibi kimdir? Sakın yanlış anlaşılmasın: “Temizlik işçiliği onurlu bir iştir. Çalışmak, ekmek mücadelesi vermek, alın teri dökmek, asla ayıp değildir. Ayıp olan, gayri ahlaki olan, bir genç kızı ceza niyetine temizlik işçiliğine vermektir.

Belediye personeli kızlarımızı temizlik işçiliğiyle cezalandırmakla, 10 civarında kızın işsiz kalmasına yol açan beyefendi; yetmezmiş gibi, hızını alamamış gibi, başka belediye personellerini de ekmeğinden etme sinyalini veriyor son açıklamasında...

Ne de olsa kendisi ‘iyi’ bir insan. Hatta iyiliğin, yeryüzündeki en büyük temsilcisi...

Bu ‘iyilik’ abidesi, tıpkı şahsımdan evvel görev yapan AKP’li belediye başkanı gibi, yakın gelecekte belediye personellerinin ekmeğiyle oynarsa şaşırır mıyız?

Epey süredir hizmet vermediği için belediyenin kendisinden gelir elde edemediği (bir nevi kamu zararına uğradığı) ‘ucube’ Çınaraltı’nı bu kente armağan eden bu başkana ve ekibine ne kadar minnet duysak azdır değil mi?

“Bankalara dönen vizyonsuz bir yönetim”

Göreve geldiğinden bu yana sergilediği en büyük idari başarı, İller Bankası’na bağımlılık oranını ikiye katlamak olan...Çınarcık Belediyesi’ne ‘Altın Karınca Ödülleri’ kazandırmak yerine, borç kazandıran...Yüzünü halkın taleplerine döneceğine, bankalara dönen vizyonsuz bir yönetim ile...Halka yaptığı hizmetlerle değil, halka dağıttığı etli pilavlarla adından söz ettiren bir belediye başkanı ile ne kadar iftihar etsek kifayetsiz kalır değil mi?

Poyraz Caddesi’ndeki heyelan sorununun çözümü hususunda seçim sürecinde “Biz hükümetiz, hallederiz!” diyen, mangalda kül bırakmayan lakin bugün bu sorunu çözmek için hiçbir şey yapmayan, verdiği sözü tutmayan bu başkan ve ekibini ne kadar takdir etsek, avuçlarımız şişene kadar da alkışlasak azdır değil mi?

Gördük ki, üflediğimizde dağılacak bir ‘kül yığını’ kadar değerliymiş sözleriniz... Meğer her şey dereyi geçene kadarmış...

Numan Soyer’in basın açıklamasını baştan sona dinledikten sonra, şu kanıya varabilirsiniz: “Avni Kurt, tarih boyunca Çınarcık’ın başına gelmiş en büyük kötülüktür.” Utanmasa, Cumhuriyet Meydanı’ndaki Atatürk heykelinin üzerine güvercinlerin pislemesinden dahi şahsımı mesul tutacak. İnsanda azıcık vicdan olur. Vicdan kırıntısı olur.

Basın açıklamasının bir bölümünde, başkanlığını yaptığım Çınarcık Belediyesi’nin hiç kanal temizliği yapmamış olduğundan söz ediyor. Allah’tan kork, insaflı ol; halihazırda kullandığın kanal temizleme aracını bile belediyeye biz kazandırdık. Anladık, kuralları çiğnemekten korkmuyorsun, hiç değilse Allah’tan kork.

“Mal bulmuş mağribi”

Partidaşının ‘hacizli’ makam aracını görmezsin. Bir belediye başkanı olarak, hakkım olmasına rağmen bir buçuk yıl makam aracı kullanmaktan feragat ettiğimi görmezsin. Partidaşından devraldığım Çınarcık Belediyesi’nin, bir el arabasının dahi olmadığı gerçeğini görmezsin, anlatmazsın. Ama kullandığım makam aracının camlarındaki siyah filmden, ‘mal bulmuş mağribi’ gibi sabah akşam bahsedersin.

Diyorsan ki; benim hakikatlerle, doğrularla, dürüstlükle işim olmaz, ben kameranın karşısına geçip kara propaganda yapmaktan, yalan söylemekten, mizah konusu olabilecek laflar etmekten fevkalade haz duyuyorum, o vakit söyleyecek bir şey zaten yoktur.

Kentin su borularını değiştirdik. Evsel bağlantılarını bizzat belediye olarak yaptık. Vatandaşın musluğundan temiz su aksın istedik. Fena mı yaptık? Bu hizmete bile laf edecek kadar, halihazırda yaşanan su patlaklarını ‘bizim su borularını değiştirmemize’ bağlayacak kadar akıl havsalasını yitirmiş bir belediye başkanı var karşımızda.

Pandemi döneminde, belediye otobüsünün seferlerini düşüren…Ulaşım hizmetini kesintili olarak gerçekleştirmesi nedeniyle vatandaşın yoğun şikayetine maruz kalan… Köy İçi’nde bizim hizmete soktuğumuz şehir içi servisini kaldıran bir belediye ve başkanı var karşımızda.

Tuvalet vaadimi dalga konusu eden, fakat ne büyük tesadüf ki kendisinin ilk ‘büyük’ ihalesi, tuvalet ihalesi olan… Karpuzdere’ye yaptığı tuvaletin haber değeri taşıdığını düşünüp haber yapan çelişkili belediye başkanı…

“’Başınızın çaresine bakın!’ dediler“

Bu başkanın, yine ‘ayakta alkışlanması’ gereken bir diğer icraatı ise, Çınarcık Belediyesi’nin Hanımelleri Kooperatifi ile ortaklığına son vermesi idi. Bu kooperatif büyük umutlarla, Çınarcık Belediyesi’nin öncülüğünde kurulmuş; Çınarcık’ta ilk olma özelliğini taşıması münasebetiyle de kıymetli bir oluşumdu. Desteklenmesi gerekiyordu. Eften püften gerekçelere dayanan bir meclis kararıyla ortaklığı feshedip “Başınızın çaresine bakın!” dediler kadınlara... Devran döndüğünde, şartlar değiştiğinde, biri de çıkar size der: “Başınızın çaresine bakın.” Bu kadınlar ki, Yalova’nın tek coğrafi işareti olan Çınarcık İşi’nin üretimine ellerinden geldiğince katkıda bulunuyorlardı. Basın açıklamasında, şahsımı ‘kincilikle’ suçlayan Soyer’in, asıl kendisinin kinci bir anlayışla hareket ettiğinin delili değil mi bu yaşanan?

Ve Soyer’in bir de ‘dillere destan’ bir danışmanı var. Soyer’i yanlıştan yanlışa sürükleyen, kesinlikle araştırılması/sorgulanması gereken bir maziye sahip bu danışmanın; 2019 yerel seçim sürecinde, görev yaptığı eğitim kurumundaki öğrencilerin ikametgahlarını ilçeye almaları karşılında onlara fazladan/hak etmedikleri puanlar vermiş olduğunu bilmeyenimiz var mı?

“Verdiği ‘hizmet’ bu mudur?”

Öğrencisiyle bilgi temelinde değil, ikametgâh ve oy temelinde bir ilişki kuran; öğrencilerini, kendi politik emelleri için kullanan, bir eğitim kurumunu deyim yerindeyse siyasi parti bürosuna çeviren bir şahsiyet, nasıl bir danışmanlık sergileyebilir sizce? Bu şahsiyet, Çınarcık Belediyesi’nin hangi ihtiyacını veya eksikliğini gidermektedir? Sunduğu katkı nedir? Görevi nedir? Yoksa görevi, ‘tozlu raflardaki eski dosyaları karıştırmak’ mıdır? Maaşının karşılığında verdiği ‘hizmet’ bu mudur?

Bu gibilerine ‘eğitimci’ yahut ‘hoca’ demek; ömrünü bu ülkenin çocuklarını en iyi şekilde geleceğe hazırlamaya hasreden yüksek ahlak sahibi fedakâr hocalara, köylerde hayli zor koşullar altında öğrencilerine ders veren, onlar için didinen pırıl pırıl eğitimcilere hakarettir. Haksızlıktır...

Yanı sıra, aldığı maaşın karşılığında ne gibi bir hizmet verdiği belirsizliğini ve tuhaflığını koruyan sevgili şirket müdürümüze de buradan selamlarımı iletiyorum. Bir tarafta, ucube Çınaraltı; diğer tarafta, kurdelesi dahi kesilmemiş bu yapıyı işleten şirketin ‘maaşlı’ müdürü... Çınaraltı’nın çaprazında bulunan gazete kulübesi de ‘kente değer katan’ bir diğer çirkin yapı değil mi?

Çınarcık’ta yaşananları bir senaryoya dökerek filme uyarlamak, bu filmi de Numan Soyer’in yapmayı vaat ettiği ‘açık hava sineması’nda tüm Çınarcıklılara izletmek lazım.

Ne dikkat çekici ki; Numan Soyer basın açıklamasında, Çınarcık Belediyesi’nin borç durumuyla alakalı tek çift kelam etmedi. Halbuki borç konusunda yazdığı destanı da bizlere açıklama lütfunda bulunsaydı, çok makbule geçerdi.

“Çınarcık Belediyesi’ne ciddi manada borç kazandırılmıştır “

  1. Soyer açıklamıyor, biz açıklayalım: Biraz evvel de ifade ettiğim üzere, Çınarcık Belediyesi’ne (son iki yılda)ciddi manada borç kazandırılmıştır. Devletin Sayıştay kurumu, bu borcun limiti aşacak düzeye geldiğini söylüyor. Belirli aralıklarla kamu idarelerini denetleyen Sayıştay, en son Çınarcık Belediyesi’ni 2019 yılında denetledi. Arzu eden, Sayıştay’ın resmi internet sitesine girip ‘Kamu İdareleri Denetim Raporları’ sekmesinden, Kasım 2020’de yayınlanan bu rapora erişebilir.

23 sayfalık raporun 11’inci sayfasında geçen, borç konusunda denetçinin tespit ettiği bulguyu aynen aktarıyorum:

Kurum 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 68’inci maddesinde öngörülen borçlanma limitini aşmıştır. 31.12.2019 tarihli bilançosuna göre, faiz dâhil banka kredileri, piyasaya borçları, SGK prim borcu ve vergi borcunun toplamından oluşan kurum borcunun, en son kesinleşmiş bütçe gelirleri miktarının Vergi Usul Kanunu’na göre belirlenen yeniden değerleme oranı (%23,73) ile artırıldığında oluşan borç stoku tavan tutarından fazla olduğu görülmüştür. Belediye borçlarının 68’inci maddeye göre hesaplanan sınırı aşmaması gerekmektedir.”

“İçişleri Bakanlığı önemli tespitlerde bulunmuştur “

Aynı Sayıştay’ın, şahsımın görev yaptığı 2017 yılında yaptığı denetimde ise, bu bulguyu tespit etmediğini dikkatlerinize sunuyorum. Yine bu borç konusunda, İçişleri Bakanlığı önemli tespitlerde bulunmuştur. En son yayınlanan, 2016-2020 yıllarını kapsayan 42 sayfalık İçişleri Bakanlığı Denetim Raporu’nun 37. sayfasında şu ifadeler geçmektedir:

“Belediyenin kamu kurum ve kuruluşları ile esnaflar nezdindeki prestij ve imajının kaybedilmemesi için, belediyenin adı geçen kişi ve kurumlara olan borçlarının en kısa sürede ödenebilmesinin yolları araştırılmalı ve bu konuda gerekli özen, gayret ve hassasiyet gösterilmelidir.”

Arkadaşımıza buradan soruyorum: “Belediye çalışanlarının maaşına yüzde 70 zam yaptın diyorsun. Peki, belediyenin borçlarını yüzde kaç arttırdın?” Yüreğin yetiyorsa açıkla…

Madem şeffaflıktan dem vuruyorsun, o halde Çınarcık Belediyesi’nin borçlarını nereden nereye getirdiğini açıkla. Kurumlara ne kadar ödeme yaptığını ne kadar kredi çektiğini açıkla…

İçişleri Bakanlığı’nın Denetim Raporu’nda geçen (yukarıdaki) ifadelere dayanarak, Çınarcık Belediyesi olarak ne yaptın? Açıkla. Borçların ödenmesi noktasında, hangi araştırma ve girişimde bulundun ve ne gibi sonuçlar elde ettin? Açıkla...

“Sahi, ne oldu o pankart?

Seçim sürecinde kamuoyu ile birtakım borç rakamları paylaşmıştın. Bizim paylaştığımız rakamların gerçeği yansıtmadığını iddia etmiştin. Kentin meydanına, borçlarla ilgili bir pankart asacaktın. Sahi, ne oldu o pankart? Yine seçim sürecinde, “Belediye çalışanlarının rahat olmalarını, kimseyi işten çıkarmayacağını” söylemiştin. Şimdi ise, kameranın karşısına geçip belediye çalışanlarına “1’inize de işten çıkarabilirim, 100’ünüze de!” diye sesleniyorsun. Gerekçe olarak da ‘saygısızlık yapmayı, çalışmamayı, siyaset peşinde koşmayı’ gösteriyorsun. Bu gerekçelerine kanacak kadar saf olduğunu mu zannediyorsun bu halkın?

‘Dürüst’ Numan Soyer, şahsımı yalancılıkla itham eden Numan Soyer, ‘güzel ahlaklı’ Numan Soyer; verdiğin sözlerin arkasında durma mertliğini ne zaman sergileyeceksin? Sözünün eri olmayı, insanların ‘gerektiğinde kandırılabilir varlıklar’ olmadıklarını ne zaman öğreneceksin?

Bizim dönemimizde hazırlatılmış ve ödemesi yapılmış olan Ulaşım Master Projesi’ni, niçin tekrardan hazırlattın? Açıkla.

Yönetim Kurulu Başkanı olduğun Personel Limited Şirketi’nin sigorta ödemelerini niçin yapmıyorsun? Açıkla. Madem sorumluluk makamındasın, o halde sorumluluklarını yerine getirmekten niçin bu kadar uzaksın?

“Belediyenin arsalarını değerinin çok altında fiyatlarla satan başkan”

Biraz evvel, Çınarcık Belediyesi’nin borç durumundan bahsettim. Yalnız, belediyeyi borçlandırma konusunda kimsenin eline su dökemeyeceği, Çınarcık’ı 10 yıl yöneten bir diğer AKP’li başkanın kulaklarını çınlatmadık. Çınarcık Belediyesi’ni, rakam olarak nasıl bir borç yüküyle şahsıma devrettiğini, halkımızla muhtelif zamanlarda paylaşmıştım.

Bu başkanı, sadece bu yönüyle anarsak eksik olur. Bir de sattığı arsalar var.

Belediyenin arsalarını ‘parsel parsel’ değerinin çok altında fiyatlarla satan bu başkan, şimdilerde Türk yargısına hesap verme sürecindedir. Adaletin tecelli edeceğine dair inancımızı koruduğumuz gibi; Numan Soyer’in, partidaşının döneminde Çınarcık Belediyesi’nin uğradığı onlarca milyonluk ‘kamu zararı’nın takipçisi olmasını talep ediyoruz. Sayın Soyer, Çınarcık Belediyesi’nin ve Çınarcık halkının hakkını savunma noktasında ne kadar istekli, kararlı ve hassastır? Basın açıklamasında “Yetimin hakkını birkaç kişi arasında pay etmeyiz, edene de müsaade etmeyiz. Halka ait olan halkta kalacak!” diyen Soyer, halka ait olan arsaların usulsüz bir şekilde birilerine peşkeş çekilmesi hakkında ne düşünmektedir? Açıkçası merak ediyorum.

“Çınarcık’ın istikbali için”

Değerli dostlarım! Önümüzdeki yerel seçim imtihanı; kentimizin, temizlik sorunundan liyakat sorununa kadar birçok sorunu yaşamakta olan Çınarcık’ın istikbali için hayati önemdedir. Çınarcık, yaralı bir kuştur. Bu kuşu, Allah’ın izniyle ve halkımızın teveccühü ile tedavi etmek bize müyesser olacaktır. O kuş yine eskisi gibi, Marmara’nın semalarında bir güzel uçacaktır. Marmara onu, tıpkı 2014-2019 yılları arasında olduğu gibi, hayranlıkla seyredecektir.

Çalışmalarımızı titizlikle sürdürüyoruz. Daha şimdiden, halkımıza vaat edeceğimiz projelerimizi hazırlıyoruz. Projeler konusu, bizim en çok üzerinde durduğumuz konuların başında geliyor. Maliyeti düşük, vatandaşın yaşamına doğrudan etkisi olacak, Çınarcık şartlarında hayata geçirilebilir projeler belirledik. Üretmeye, “Çınarcık için başka ne yapabiliriz?” sorusuna yanıt aramaya devam ediyoruz, edeceğiz. Tüm içtenliğimle söylüyorum ki, Çınarcık’ta çok mühim icraatlara imza atacağız.

Önümüzdeki 3 yıla yakın süreyi verimli bir şekilde kullanıp hedefimizi gerçekleştirmeyi umuyoruz. Genç kızların ellerine süpürge verenlere, belediyeyi borç girdabına sokma marifetini sergileyenlere, verdiği sözleri tutmayanlara, milyonlarca hibeyi belediyeye kazandırmakla övünüp iki tane çöpü toplayamayanlara halkımızın sandıkta gereken dersi vereceğinden hiç şüphem yok. İş sözü verilerek umutlandırılan ailelerin, aldatılan gençlerin, kendilerine bunu reva görenlere hak ettikleri silleyi sandıkta vuracağından hiç şüphem yok. Haddini hududunu bilmeyenlerin ‘kaybedenler’ listesinde yerini alacağından hiç şüphem yok.

Nazım Hikmet’in dediği gibi, “Güneşin zaptı yakındır.”

Sözlerimi tamamlarken; Çınarcıklı hemşerilerime ve tüm din kardeşlerime idrak etmekte olduğumuz mübarek Ramazan ayında esenlikler diliyor, güzel günlerde buluşmak umuduyla, hürmetlerimi arz ediyorum."