Mobbing ile Mücadele Derneği Genel Başkanı İlhan İşman, “Hepimiz ailemizin geçimini sağlamak için çalışmak zorundayız. Ömrümüzün uyku haricindeki büyük bir bölümünü işyerlerinde çalışarak geçiriyoruz. Çalışma hayatında çoğu zaman verimliliği olumsuz etkileyen, çatışmalar, çekişmeler ve gerilimler yaşadığımız da yadsınamaz bir gerçek. İş ortamında özellikle psikolojik tacizmobbing, ayrımcılık, dışlama, damgalama, kötü muamele, iletişim çatışmaları, öfke patlamaları, tükenmişlik, stres, depresyon, kaygı bozukluğu ve bağımlılık gibi psiko-sosyal sorunlarla karşılaşıyor, onlarla baş etmek, mücadele etmek zorunda kalıyoruz.

Bu sorunlar önlenemediği veya çözümlenemediği durumlarda, Allah Korusun intihar ya da cinayete kadar gidebilecek ileri düzeyde travmalar ortaya çıkabiliyor. Özellikle haberleri geçmişe doğru taradığımızda, işyeri kaynaklı cinayet ve intiharları görüyor, bu acı gerçekle yüzleşiyoruz.

İşman, “Psiko-sosyal destek sistemlerini hayata geçirmeliyiz”

Ülkemiz adına pozitif bir yaklaşımla; çalışma ortamlarında yaşanan sorunları doğru tespit etmek ve makul, mantıklı, objektif çözüm önerilerinde bulunmak, bu alanda kurulan başta Mobbing ile Mücadele Derneği olmak üzere, STK’ların da ortak amaçları arasında. Çalışma barışını geliştirmek, verimliliği artırmak, iş kazası ve meslek hastalıklarını en aza indirmek, uluslararası alanda sürdürülebilir bir rekabet avantajı sağlamak için, ülkemizde psiko-sosyal destek sistemlerini hayata geçirmemiz, çocuklarımızın ve ülkemizin geleceğine ışık tutacak, çalışma barışına da önemli katkılar sağlayacaktır.

İşman, “İşyerinin sadece fiziki koşullarının güvenli olması yetmez”

Yapılması gereken sistem yaklaşımı ilepsiko-sosyal sorunlar yaşayan çalışanlar kadar, sorunun yaşandığı iş ortamı, diğer çalışanlar ve yöneticilerin de analiz edilerek bütüncül bir yaklaşımla konunun ele alınmasıdır. İnsan bedenen, ruhen ve sosyal yönden sağlıklı ise kendisi, sosyal çevresi ve ülkesi için fayda üretebilir. Çalışanlar için işyerinin sadece fiziki koşullarının güvenli olması yetmez, çalışanın psiko-sosyal sağlığını koruyacak bir çalışma ortamının sağlanması da iş sağlığı ve güvenliği politikalarının temel amaçları arasındadır. Aslında sorunun temel kaynağının eğitim, danışmanlık ve rehberlik çalışmalarının olmaması sonucu ortaya çıkan, İletişim ve liderlik becerilerinin yetersizliği olduğunu söyleyebiliriz.

Hiç kuşku yok ki; bedenen, ruhen ve sosyal yönden iyilik halinde olmayan çalışanların; kendisi, diğer çalışanlar ve sosyal çevresi için tehlike oluşturduğunu, üretkenliği zayıflattığını, ülkemiz adına üretilecek katma değeri azalttığını söylemek yanlış olmaz. İşyerlerinde meydana gelen iş kazalarının ve meslek hastalıklarının etkenleri arasında psiko-sosyal risklerin de olduğu, mutlaka değerlendirilmelidir.

Kamu ve özel sektör işyerlerinde, çalışma ortamlarında psiko-destek sağlayan birimler oluşturulmalıdır. Psikoloji, sosyal çalışma(sosyal hizmet) ve psikolojik danışma ve rehberlik lisans programlarından mezun olanlar, çalışana psiko-sosyal destek uzmanı olarak sertifikalandırılmalı, istihdam edilmeleri sağlanmalıdır. Bu uzmanlar, işyeri hekimleri gibi işyerinin tehlike sınıfı ve çalışan sayısına göre belirlenecek saatlerde hizmet sunabilirler. Psiko-sosyal riskleri önlemek amacıyla yöneticilere ve çalışanlara yönelik farkındalık eğitimleri verilmesi faydalı olacaktır. İşyerinde psiko-sosyal sorunlardan etkilenen çalışanlara, psiko-sosyal destek sunulması, çalışma barışını geliştirecek, motivasyon ve verimliliği artıracaktır.