Bayburtlu, ‘Yalova AK Parti Milletvekili Temel Coşkun, millete ve vatandaşa akıl ve nasihat veriyor. Kendileri Ak Parti olarak meydanlarda ve salonlarda insanlara hayal satıp, milli gelirin 10 bin dolar ve daha fazla olduğunu iddia ediyor ama gençlere gelince, işinize gelirse 750 TL'ye karın tokluğuna çalışın diyorlar. Üniversite mezunu pırıl pırıl gençler, karın tokluğuna mahkûm ediliyor ’ dedi.
    Bayburtlu, ‘AK Partililer, bu gençlerden 40, 50 kat daha fazla maaş almayı marifet zannediyor. Kendisinden önce Yalova Milletvekilliği yapmış, meclis kürsüsünde yemin etmekten başka bir görüntü yapmamış olan eski vekiller bile, emekli maaşı olarak o gençlerden 20, 25 katı maaş almaktadır. Bu gerçekler ortadayken vekilin söylediği bu sözler işgüzarlıktır, akıl ve izandan yoksunluktur. Kendilerini ustalık dönemi, tam bir hüsran yılları olmuş, kendileri usta, millet de amele konumuna düşmüştür. Ülkenin yöneticileri ve idarecileri, partisinin üst düzey yöneticileri başta olmak üzere, kendi oğlunu bu ücretlere çalıştırır mı? Mesela, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç kendi oğlunu ve kızını veya Millet Meclisi Başkanı Cemil Çiçek beyefendi, kendi damadı ve gelinini bu paralara çalıştırır mı? Bu maaşla, aile kur, evini geçindir der mi? Diyebilir mi? Kendi çocuklarına reva görmediklerini, bu milletin evlatlarına ve insanlarına nasıl tavsiye ederler. Bu iş vicdanlara sığar mı? Bir baba olarak, buna razı olurlar mı? Adalet bunun neresinde’ dedi.
   Bayburtlu, ‘ Yalova AK Parti Milletvekili Temel Coşkun’un söylediğini yapıp, mecburiyetten çalışmak zorunda olan yüzlerce, binlerce taşeron işçi var. Yalova 'da başta olmak üzere, bu insanlar, bu ücretlere çalışmaya razı oldukları halde, aylardan beri maaş alamamakta, geçimlerini yapamamaktadırlar. Sıkıntı çekmektedirler. Onları da görmezden gelen vekil, peki bu konuda ne yapmaktadır. Bu durumdaki insanlara ne tavsiye eder. Nasıl akıl verir. Onların problemlerini çözmek adına hangi adımları atacaktır’ dedi.
                           28 ŞUBAT HORTLADI
       AK Parti Hükümeti eleştiren Bayburtlu, ‘ 28 Şubat’ın seneyi devriyesinde, darbe mağduru olarak meydanlarda verdiği sözler neticesi yetki alan Ak Parti hükümeti, gerek eğitim sistemindeki çarpıklıklar, gerekse tesettür mağduriyetin giderilmesi konusunda, aldığı oyların, sahip olduğu makamların, imkan ve yetkilerinin karşılığını tam anlamıyla verememiş, olayları savsaklamıştır’ dedi.
      Bayburtlu, ‘Okullarda çıkan kılık kıyafet yönetmeliği, millet nezdinde ki beklentileri boşa çıkarmış, tabiri caizse dağ fare doğurmuştur. Asıl üzücü ve düşündürücü olan ise eski Bakan Ömer Dinçer’in isteseydik, başörtüsünü serbest bırakırdık sözü olmuştur. Bakan Bey’in bu sözü 28 Şubatçı cuntacıların bakış açıları ve zihniyeti ile eşdeğerdir. 28 Şubat'ın sivil ayağı hala işbaşındadır. Ömer Bey ve bu zihniyette olan insanlar bilsinler ki, bu ülkede yaşayan ve okuyan, Türk milleti, ne hükümetler veya iktidarlar istediği için örtünüyorlar. Ne de bakanlar ve yöneticiler istediği için, örtünmekten vazgeçeceklerdir. Sözlerinde her zaman özgürlükçü olduğunu iddia eden hükümet, gerçek yüzünü göstermiştir. Bu güne kadar mufazakar, dindar ve mütedeyyin insanları, vaatlerle ve oyalama taktikleri ile aldatarak zaman geçirmişlerdir. Milletin büyük bir umutla ve inanarak, yetki verdiği hükümet koskoca bir hüsran ve hayal kırıklığı yaratmıştır. Tüm Türkiye'de Eğitim Birsen'in öncülüğünde toplanan, 10 milyondan fazla imza kampanyası bunun neticesidir’ dedi.
    Hükümet, istikametini karanlıklara doğru çevirdiğini söyleyen Bayburtlu, ‘Eski Bakan’n bu açıklaması, gerçek niyetlerinin en büyük göstergesidir. Problem var oldukça, kendi iktidarlarının da devamı sağlanmış olacaktır. Bakan’ın yapmış olduğu bu açıklama, 28 Şubat, bin yıl sürecek diyenlere, sevinç ve mutluluk vermiş. Zafer çığlıkları atmalarını sağlamıştır. Eski bakan bilsin ki, o makamlar millet tarafından, kendilerine hizmet etmeleri için verildi. Dün vardı bu gün yok. Ama yaptığı bu talihsiz açıklama ve icraat Türkiye'nin siyasi tarihinde, tarihin karanlık sayfalarında her zaman var olacaktır. Hükümet durmak yok, Yola devam derken, istikametini karanlıklara doğru çevirmiş bulunmaktadır. Gittiğiniz yol, yol değil. Yaptığınız iş, iş değil. Yalnızca Bakan’ın görevinden ayrılması değil, bu yönetmeliğinde değişmesi, milletin arzu ettiği özgürlüklerin Kanunla hayata geçmesi gerekmektedir’ dedi.