"59 ayrı ülkeden 25 bin vatandaşımızı daha ülkemize getiriyoruz"

Ülke ve millet olarak, koronavirüs salgınına karşı yürütülen mücadelenin somut neticelerinin alınmaya başlandığı bir döneme girildiğini dile getiren Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:

"Hamdolsun toplam test sayısında 1 milyona doğru gitmemize rağmen, yeni hasta ve ölüm sayımız günden güne azalıyor. İyileşen hasta sayımızın, yeni hasta sayısını geçmesi olumlu yönde önemli bir kırılma noktasıdır. Türkiye, toplam hasta sayısına göre ölüm oranı bakımından da Avrupa'daki en iyi ülke durumundadır. Salgını çok rahatlıkla göğüsleyebilen sağlık sistemimiz, diğer hizmetlerde de herhangi bir aksamaya meydan vermeden faaliyetlerini sürdürmüştür. Sadece ülkemizdeki vatandaşlarımızın sağlığını korumakla ve tedavisiyle yetinmedik. Dünyanın her yerindeki kardeşlerimize de sahip çıktık. Yurt dışında yerleşik olmayan eğitim, umre veya kısa süreli seyahat için gitmiş bulunan 40 bine yakın vatandaşımızı ülkemize getirdik.

Vatanına kavuşan her vatandaşımızı önce yurtlarda karantinaya aldık, sağlıklarından emin olduktan sonra da evlerine yolcu ettik. Şimdi de 59 ayrı ülkeden 25 bin vatandaşımızı daha ülkemize getiriyoruz. Bu vatandaşlarımızı da yurtlardaki karantina sürelerini doldurduktan sonra evlerine göndereceğiz."

 "Hiçbir hastamız hastaneden geri çevrilmedi"

Yurtdışında olup da ağır hastalık geçiren tedavileri yapılmayan, yapılamayan vatandaşlarımızı sahipsiz bırakmadık. İsveç'te tedavi edilmeyen Emrullah Gülüşken isimli vatandaşımızı kızının çağrısına kulak vererek ülkemize getirdik. Dün sabah ambulans uçağımız hasta vatandaşımızı yurda getirdik. Bu kardeşimizi sağlık bir şekilde inşallah evine göndereceğiz. Avrupa'da ABD'de sigortası olmadığı veya kapasitesi yetmediği için kaderine terk edilmeleri bir gerçektir. Türkiye'de hiçbir hasta hastaneden geri çevrilmemiştir, sahipsiz bırakılmamıştır.

"Zorlu süreçten alnımızın akıyla çıkmayı başardık"

Tüm vatandaşlarımıza birinci sınıf hizmet veriyoruz. Yıllarca ülkemizin sağlık sistemini ve altyapısını eleştirenler umarız biraz mahcup olmuşlardır. Maske, tulum, ilaç, dezenfektan, gıda gibi ihtiyaçlardan her alanda ülkemizin altyapısını, üretim kapasitesini test etme imkanı bulduk. Zorlu süreçten alnımızın akıyla çıkmayı başardık.

"Askeri nakliye uçağımız yarın ABD’ye gidiyor"

Dünyanın en gelişmiş ülkelerin çaresiz kaldığı yerde biz dostlarımıza destek verecek seviyeye ulaştık. 55 farklı ülkeye salgınla mücadele amaçlı malzeme desteği verdik. Dost ve kardeş toplumlara umut olduk. Gelişmiş ülkelerin dahi Türkiye'den destek istediği dönemde elimizdeki imkanları Balkanlar'dan Afrika'ya kadar geniş bir coğrafyaya açtık. ABD'ye maske, yüz koruyucu, siperlik, göz koruyucu, N95 maske, tulum, dezenfektandan oluşan malzemeyi yarın gönderiyoruz. Bu malzemelerimizi taşıyan askeri nakliye uçaklarımız yarın ABD'ye hareket ediyor. Türkiye bu günleri daha güvenle baktığı motivasyonla geçiriyor. Kriz sonrası yeniden yapılanacak dünyada ülkemizin 2023 hedeflerinin ötesinde bir konuma ulaşabileceğine yürekten inanıyorum.

"1 Mayıs - 3 Mayıs arası sokağa çıkma kısıtlaması olacak"

Geçtiğimiz hafta Perşembe, Cuma, Cumartesi ve Pazar günleri 31 ilimizde uyguladığımız sokağa çıkma kısıtlamasına gösterdiğiniz hassasiyet için şahsım ve özellikle de heyetim adına teşekkür ediyorum. Kabinemiz bu fedakarlığınızı hiçbir zaman unutmayacaktır. Bu hastalık insandan insana bulaşarak yayılıyor. İnsan hareketliliğini ne kadar azaltırsak saldırın yayılma zincirini o derece kırabiliriz. Okullar, işletmeler, spor tesislerdeki yerlerde faaliyetlere ara verilmesinin büyük katkısı olmuştur. Bu güzel gidişi devam ettirmek için hafta sonu sokağa çıkma sınırlandırmasını bayram sonrasına kadar sürdürmeyi düşünüyoruz. Bu hafta sonu 3 gün süreyle sokağa çıkma kısıtlamasını uygulayacağız. 1 Mayıs-3 Mayıs'ta sokağa çıkma sınırlandırılmasına vatandaşlarımızın riayet etmesini istiyoruz. Cumartesi günü saat 14.00'e kadar marketler açık olacaktır.

"Üçüncü bir destek paketini devreye aldık"

Erdoğan, salgınla mücadele için aşama aşama hayata geçirilen tedbirlerin tüm kesimler üzerindeki olumsuz etkilerinin önüne geçmek için pek çok paketin devreye sokulduğunu hatırlatarak, Ekonomik İstikrar Kalkanı kapsamında verilen desteklerin toplamının 200 milyar lirayı bulduğunu kaydetti.

Temel ihtiyaç desteği ile yaklaşık 4 milyon vatandaşa 22,3 milyar liralık kaynak tahsis edildiğini aktaran Erdoğan, şöyle devam etti:

"Yaklaşık 450 bin esnafımıza da 8,4 milyar liralık finansman tahsisi yapıldı. Ayrıca 303 binin üzerinde esnafımız 8,5 milyar liralık Paraf Kart finansmanından yararlandı. Kredi Garanti Fonu kefaletiyle çoğunluğu KOBİ olmak üzere 120 bin firmamız 108 milyar liraya yakın finansman desteği aldı. İstihdamı özellikle korumak için maaşların asgari ücrete kadar olan bölümünü kısa çalışma ödeneğinden karşılamaya başladık. Bugüne kadar 3 milyon 190 bin çalışanımızla ilgili başvuru alınmış, 1 milyon 360 bin çalışanımıza ödemeleri yapılmıştır. İşten çıkarmayı 3 ay süreyle kısıtlandırarak istihdamı koruma altına aldık. Telafi çalışma süresini de 2 aydan 4 aya çıkartarak istihdamda devamlılığın sürmesini temin ettik. Ücretsiz izne çıkartılan veya sözleşmesi feshedilen çalışanlara 1.177 lira gelir desteği sağlamaya başladık. Mücbir sebep kararı alınan iş yerlerinin nisan-mayıs ve haziran aylarındaki 40 milyar liralık sigorta prim ödemelerini 6 süreyle erteledik. Önce 2 milyon 100 bin haneye, ardından 2 milyon 300 bin haneye olmak üzere 4 milyon 400 bin haneye biner lira nakdi destek verdik. Şimdi de herhangi bir ön şart aramaksızın başvuran ve ihtiyaç sahibi olduğu tespit edilen herkese biner lira yardım yapacağımız üçüncü bir destek paketini devreye aldık. Üçüncü faz salgın sosyal destek programına başvurular 4,5 milyonu bulmuştur. Amacımız hiçbir vatandaşımızın salgın hastalıkla mücadele sürecinde temel ihtiyaçlarını karşılayamayacak duruma düşmesine meydan vermemektir."

"1 milyon 360 bin vatandaşa ödeme yapılmıştır"

Verdiğimiz desteklerin toplamı 200 milyar lirayı buldu. Sıkıntılı günlerde milletimizin her kesiminin yanında olduğunu gösterdik. Yaklaşık 4 milyon vatandaşımıza 22,3 milyar liralık kaynak tahsis edildi. Esnafımıza 8, 4 milyar lira finansman tahsisi yapıldı. Kredi Garanti Fonu kefaletiyle çoğunluğu KOBİ olmak üzere firmalarımız finansman desteği aldı. Maaşların asgari ücrete kadar olan bölümünü kısa çalışma ödeneğinden karşılamaya başladık.1 milyon 360 bin vatandaşımıza ödemeleri yapılmıştır. Ücretsiz izne çıkartılan veya sözleşmesi feshedilen çalışanlara 1777 lira gelir desteği sağladık.

Mücbir sebep kararı alan iş yerlerinin 40 milyar liralık sigorta prim ödemelerini 6 ay süreyle erteledik. 2 milyon 100 bin haneye ardından 2 milyon 300 bin haneye biner lira nakdi destek verdik. Herhangi bir ön şart aramaksızın başvuran herkese biner lira yardım yapacağımız üçüncü bir destek paketini devreye aldık. Salgın krizi sonrası küresel sistemin çarpıkları ile birlikte ülkemizdeki siyaset anlayışı köklü bir sorgulamaya tabi tutulacak.

"Bunları yapmasaydık bugünkü tabloya ulaşamazdık"

Avrupa'daki toplam yoğun bakım yatak kapasitesine, tomografi cihazı sayısına tek başına sahip olmasaydık salgını bu derece soğukkanlı karşılayamazdık. 1 milyona aşkın sağlık çalışanımızın gayreti ve fedakarlığı olmasaydı sokaklarda, bakımevlerinde, evlerde diğer ülkelerde karşılaştığımız acı görüntüler oluşurdu. Organize sanayi bölgelerimizin sayısını 315'e, buralardaki istihdamı 1,5 milyona, teknoparkların sayısını 56'ya çıkarmamış olsaydık tıbbi malzeme ve cihaz üretiminde bu seviyeye ulaşamazdık.

"İletişim başkanımızın istediği yerde ikamet etme hakkı vardır"

Tüm bu başarıları, attığımız her adımda yapılan işlere katkı vermek yerine takoz olmayı kendine misyon edinmiş bir muhalefet anlayışına rağmen yaptık. CHP'nin başı kin ve nefreti körüklemeyi esas almıştır. Son dönemde belediyelerin yardımlarını yasakladığımız yalanlarına, İletişim Başkanımıza fütursuz saldırıların arkasında bu zihniyet vardır. İletişim Başkanımızın görevi gereği istediği yerde ikamet etme hakkı vardır. Kendisi 45 metre kare bir yerde oturmayı seçmiştir. Büyütme imkanı olduğu halde bunu yapmamıştır. Tüm mahallenin bizar olduğu 200 küsur metrekarelik mezbelelik yeri Vakıflardan kiralayarak bakımını üstlenmiştir. CHP zihniyete tarafından topyekun iftira ve çirkin saldırıdaki tutarsızlık, siyasi kokuşmuşluğun en bariz örneğidir.

"Dağıttıkları kitapçıklarda Aleviliği din olarak tanıtıyorlar"

CHP Üsküdar İlçe Başkanı 'gittim evin fotoğrafını çektim, il başkanıma verdim' diyor. CHP İl Başkanı bu durumu kabul ediyor. CHP Genel Başkanı utanmadan 'ilçe başkanımız oradan geçiyormuş, fotoğraf çekme gibi bir şey yok' diyor. Belediyenin yardımlarıyla ilgili valiliklerle koordinasyon ve planlama yapılması gerektiğini söylerken onlar bambaşka işler yapıyorlar. Dağıttıkları kitapçıklarla Aleviliği din olarak takdim eden bu anlayışı özellikle milletimin huzurunda telin ediyorum, kınıyorum.

"Fuar merkezini Sahra Hastanesi diye göstermeye kalktılar"

Yalanlar silsilesi devam ediyor. Bir taraftan talimat vermedim diyor, ama ilçe başkanı da aldığı talimatın gereği gidip orada fotoğrafı çektiği, ondan sonra da burada böyle bir inşaat falan olmadığını söylüyor. Adana'daki belediye başkanı fuar merkezini stantlarla bölmek suretiyle girişine de sahra hastanesi diye yazı yerleştiriyor. Yalancının mumu yatsıya kadar yanıyor, hemen yanında kongre merkezi yazıyor. Adana zaten hastane yatak kapasitesi itibariyle de doygun şehirlerimizden bir tanesi. Orada hastanelerle Adana'nın sıkıntılarını çoktan yerine getirmiş durumdayız. Sahra hastanesi dediler, gidin bakın bakalım şu anda öyle bir şey var mı? Her şey yalan. Biz ne aldanan ne aldatan olmadık.

"Başakşehir Şehir Hastanesi'nin ikinci etabı 20 Mayıs'ta açılacak"

Şu anda Başakşehir Şehir Hastanesi'nin birinci etabını aştık. İkinci etabını da inşallah 20 Mayıs'ta açıyoruz. 2 bin 500'ü aşkın yatak kapasitesine sahip dünyada sayılı, modern hastanelerden bir tanesini açmış oluyoruz. Yol itibariyle bütün altyapı hazır, inşallah şu anda metro yapımı talimatlarını verdim, çalışma daha da hızlanacak dolayısıyla hem yol hem metro gelmiş olacak. Başkanımız bir açıklama yaptı, bu açıklamasıyla sadece inancının, ilminin, yürüttüğü görevinin gereğini yerine getirmiştir. Söyledikleri de sonuna kadar doğrudur.

"Ankara Barosu’nun yetkisinde olan bir konu değildir"

Diyanet İşleri Başkanımızın sözleri kendini Müslüman olarak tanımlayan kişiler için bağlayıcıdır. Kendini bu sıfatlarla tanımlamayanlar için söz konusu ifadeler sadece görüştün ibarettir. Ülkemizde eğer İslam adına konuşması gereken birisi varsa, bir kurum varsa Diyanet İşleri Başkanlığı'dır ve buranın Din İşleri Yüksek Kurulu vardır. Diyanet İşleri Başkanımız dini noktada herhangi bir konuda çıkar hutbelerinde, gerek vaaz nasihatlerinde anlatmakla mükelleftir. Bu Ankara Barosu'nun yetkisinde olan bir konu değildir. Herkes haddini, yerini bilecektir.

"Diyanet İşleri’ne yapılan saldırı devlete yapılan saldırıdır"

Ankara Barosu başta olmak üzere kullanılan üslup konu ve şahıs boyutunu aşıp kasıtlı İslam'a saldırı halini almıştır. Diyanet İşleri Başkanımıza yapılan saldırı devlete yapılan saldırıdır. Yapılan her gönderme karşımızdaki zihniyetin ilkelliğinin, nefret bataklığının birer yansımasıdır. Faşizmin en ilkel halini yansıtan bu yaklaşımların ülkemizdeki varlığı, demokrasi, çoğulculuk, inançlara saygı gibi ilkelerin hala yerli yerine oturmadığına işaret ediyor. Demokratlık adına faşizmi, halkçılık adına millet düşmanlığını sergileyen bu mankurtların gerçek yüzleri birer birer ifşa olmaktadır. Türkiye bu zihniyetten arınma aşamasına gelmiştir. Biz 18 yıldan beri ısrarla ve bilinçli olarak bu ilkel siyaset tarzının ülkemizi sürüklemeye çalıştığı mecraya kaymayı reddettik. Eğer bizler bu oyuna gelmiş olsaydık, böyle davranmasaydık, icraat yerine sadece polemik yapsaydık bugün hep birlikte halimiz haraptı.

"İftiracı siyasetin tamamen tasfiye olacağına inanıyoruz"

Yatırımları hizmete kazandırarak Türkiye'yi büyük kısır döngüden çıkarttık. Salgın sonrası Türkiye'nin en büyük kazançlarından birinin de ülkeye ve millete hiçbir katkısı bulunmayan yalancı, iftiracı siyaset anlayışının tamamen tasfiye olacağına inanıyoruz. Önümüzdeki dönemde tüm dünyayla beraber ülkemizde de yeni bir siyasetin kapıları aralanacaktır. Artık tünelin ucu Allah'ın izniyle görüldü. İnanıyorum ki Ramazan Bayramı'nı iki bayram olarak Rabbim bizlere kutlamayı nasip etsin.

"Artık tünelin ucu Allah'ın izniyle göründü"

 Bu duygularla Ramazanı Şerifinizi tebrik ediyorum. Tuttuğunuz oruçların ve ibadetlerin Rabbim katında kabul edilmesini niyaz ediyorum. Halkımın bu hafta sonu kısıtlamasına göstermiş olduğu riayeti şahsım, özellikle kabinem adına teşekkür ediyorum, kendilerini kutluyorum. İşte dayanışma budur, birlik, beraberlik budur. Bu kardeşlik anlayışıyla biz bu koronavirüsü yeneceğiz. Salgında hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyorum. Sağlık çalışanlarına şahsım ve milletim adına şükranlarımı bildiriyorum. Bu salgın içerisinde onlardan da hayatını kaybedenler oldu onlara da rahmet diliyorum. Sizleri bir kez daha sevgi ve saygıyla selamlıyorum. Kalın sağlıcakla.