Sakarya Üniversitesi Afet Yön. Uygulama ve Araştırma Mer. Müd. Ve İnş. Müh. Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Emrah Doğan açıklamasında;

“17 Ağustos 1999 Marmara Depreminin 21. yılındayız, depremde hayatlarını kaybeden vatandaşlarımızı rahmetle anıyorum. Bu depreme Yalova'nın Taşköprü Beldesinde yakalanmıştım. O yıl Sakarya Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü 2. Sınıf öğrencisiydim, yaz okuluna kalan birçok arkadaşım bu depreme Sakarya'da yakalanmış ve bazı arkadaşlarım hayatlarını kaybetmişti, Allah rahmet eylesin. Deprem sonrası Yalova, Gölcük, Kocaeli ve Sakarya’da yıkılmış birçok enkazı incelenmiştim. 23 Ekim 2011 tarihinde meydana gelen Van Depremi sonrası SAÜ İnşaat Mühendisliği Bölümü olarak incelemelerde bulunmuştuk. Yine 2 Mart 2017 Samsat/ Adıyaman, 24 Ocak 2020 Sivrice-Doğanyol Depremlerinde de Bölüm olarak incelemelerde bulunmuştuk. 1999 Marmara Depreminde yıkılan binalar ile sonrasında olan depremlerde yıkılan binaların yıkılma sebepleri çok benzerdi. Peki, ne yapılmalı? Aşağıda bununla ilgili bir açıklama yapmak istedim.

17 Ağustos 1999 Marmara depremi öncesinde inşa edilmiş binaların birçoğu maalesef mühendislik hizmeti almamış, malzeme kalitesi ve işçiliği iyi olmayan binalardı. 2000 yılı sonrası inşa edilen binaların birçoğu ise mühendislik hizmeti almış ve yapı denetim firmaları tarafından denetlenmiş yapılardı. Ülkemizde, bugüne kadar 1947, 1953, 1961, 1968, 1975, 1998, 2007 ve halen yürürlükte olan 2018 olmak üzere, deprem yönetmelikleri toplam 8 kez revize edilmiştir. Günümüzde; malzeme kalitesi ve işçiliği iyi olan binalar yeni inşaat teknikleri ile iyi mühendislik hizmeti alarak ve detaylı denetlenerek inşa edilmektedir. Ancak, 1999 Depremi öncesi inşa edilmiş özellikle yüksek katlı binaların deprem performans analizleri yapılmalı ve mevcut bina stoğunun deprem performansları ortaya konarak gereken yapılmalıdır. Bu manada kentsel dönüşümlerin yapılabilmesi için "6306 Sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun 2012 yılında yayınlanmıştır. İl ve ilçe belediyelerinin "Kentsel Dönüşüm Alanlarını" belirleyip, çalışmalarına başlayabilmeleri için öncelikle riskli alanların belirlenmesine yönelik bir yöntem ortaya koymaları gerekmektedir, bu yöntem de "Kentsel Dönüşüm Strateji Belgesi" hazırlanarak ortaya konmaktadır. "Kentsel Dönüşüm Strateji Belgesi" hazırlanırken mevcut bina stoğu ile ilgili detaylı bilgilere ihtiyaç olup, eksik veriler var ise bu verilerin toplanması gereklidir. Dolayısıyla öncelik olarak; en günceli 2018 yılında yayınlanmış, Türkiye Deprem Tehlike Haritasına göre "Deprem Riskinin Yüksek" olduğu yerleşim bölgelerinde ve eski Deprem Bölgeleri Haritasına göre "Deprem Riski Artmış" olan yerleşim merkezlerinde ilgili belediyeler bir an önce bu belgeyi hazırlayıp, yöntemlerini ortaya koyarak kentsel dönüşümleri başlatmaları çok önem arz etmektedir. Saygılarımla.” İfadelerini kullandı.