Koçak; "İnsanlar yanlışa devam ediyor"

“Bugün 10 Aralık İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin BM'ce kabul edilişinin 50.yıl dönümüdür. İnsanlar geçmişin acı olaylarından hala ders almışa benzemiyorlar. Savaşlar hala sürüyor, insanlar yer ve yurtlarından ediliyorlar ve 2.Dünya Savaşı sonucunda ağır yara alan dünyamız insanlık tarihi halen bu yanlışın üzerine basa basa yaşamaya çalışıyor. Orta Doğuda yaşanan insanlık dramını yazmaya denizler mürekkep, ağaçlar kalem olsa yetmeyecektir. Son olarak Yemen'de yaşanan insanlık trajedisi en fazla çocuklar üzerinde etkili olduğuna dünyamız şahit oluyor ama sadece şahit oluyor.  Devletlerin üstelik kendilerini medeniyetin öncüsü gibi görenler aynı gafletin içinde yüzüyorlar."

Koçak; "Dünyada tarif edilmesi zor şeyler hala yaşanıyor"

"10 Aralık 1948 günü Birleşmiş Milletlere üye ülkelerce tüm dünyaya ilan edilen Evrensel Beyannamenin 1.Madde şöyle yazar;Bütün insanlar hür, haysiyet ve haklar bakımından eşit doğarlar. Akıl ve vicdana sahiptirler ve birbirlerine karşı dostluk zihniyeti ile hareket etmelidirler.” Ne kadar açık beyan değil mi? Altına imza atanlar bugün dünyanın bu dramatik halinden toptan sorumludurlar. İnsanca yaşamanın hakkı insanlar tarafından yok edildiği bir dünyada tarif edilmesi ve anlatılması zor anlar yaşanılmaktadır.

Evlerinden, ülkelerinden terk edilmeye zorlanan milyonlarca insanın dünyamız üzerindeki mülteci hareketleri günümüzde bunu göstermiyor mu? Üzüntüm şudur; akıl ile donatılmış insanoğlunun dünyamız üzerinde kendi kendini yok edişini seyrediyor olmasıdır. Halbuki dünyamız 7.5 Milyar insanı doyuracak, yaşatabilecek güçtedir. Evrensel Beyannamenin bazı maddelerine de kısaca değinmekte yarar var.

Madde 5 der ki;Hiç kimse işkenceye, zalimane, gayriinsanî, haysiyet kırıcı cezalara veya muamelelere tabi tutulamaz.” Ve Madde 8; kişinin kendine anayasa ve kanunlar tarafından verilen tabi haklarının ihlal edilmesinde haklarını savunmak amacıyla milli mahkemelere başvurma hakkı vardır.”

Madde 9;  “Hiç kimse keyfi olarak tutuklanamaz, alıkonulamaz veya özgürlüğü gasp edilerek sürgün edilemez. “ der ama sadece kâğıt üzerinde der. Bugün ülkemiz koşulları altında siyasi erk’in hak-hukuk ve adalet konusunda ki baskıcı yaptırımları toplumun diğer kesimince yani sırf iktidara yakın düşünmeyenlerin yakınmaları bundandır. Partimiz üyesi Eski Milletvekili arkadaşımız Eren Erdem bugün hala ne için tutuklu bulunduğunu bilmemektedir. Keza birçok basın mensubu, siyasi parti ve sivil toplum yöneticileri böylesi adil olmayan nedenler yüzünden halen tutuklulukları devam ediyor. Ne sebeple ve ne için?  Yakın zaman diliminde Ergenekon kumpas davalarında yaşananları hukuk ve insan hakları nezdinde nasıl bir karşılığı bulunacak doğrusu pek merak ediyoruz.

Bu vesileyle toplumsal dinamiklerinin sıkılmaya değil gevşetilmesinde büyük yararı var. Baskıcı zihniyetler bir müddet için yolunda görünse bile ileride büyük sorunları da beraberinde getirir. Bundan kaçınmak tüm toplumun ortak gayesi olmalıdır.  Devlet toplumun tüm kesimleri için vardır.

İnsan haklarına saygılı, dünya da açlığın ve savaşların yaşanmadığı, toplumsal gelirin hakça bir biçimde paylaşılacağı günlere ulaşılması dileğiyle,

Saygı ve Sevgilerimi sunarım” dedi.