İnsanların günlük alışkanlıklarını ve hayatı algılayış şeklini kökünden değiştiren yeni tip Koronavirüs dünya genelinde can almaya ve insanların sağlıklarını, sosyal ve ekonomik hayatlarını tehdit etmeye devam ederken; Almanya, İtalya, Küba, Rusya, Yunanistan, Fas, Kosova ve Azerbaycan’da yaşayanlar, ülkelerindeki pandemi sürecini, salgının hayatlarına etkilerini değerlendirdi.

Avrupa’dan Latin Amerika’ya, Afrika’dan, Asya ve Balkanlara virüsle bir yıl

Covid19’un Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından geçtiğimiz yıl 11 Mart’ta küresel salgın ilan edilmesinin ardından bir yıl geride kaldı. Bir yıllık süreçte dünya genelinde Kovid-19 nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısı 2 milyon 616 bin 845’e, vaka sayısı 117 milyon 997 bin 586’ya ulaştı (9 Mart itibariyle). 93 milyon 671 bin 138 hasta da iyileşti. WHO verilerine göre dünya genelinde toplam 268 milyon 205 bin 245 aşı dozu uygulandı.

Türkiye’de ise 9 Mart 2021 tarihi itibarıyla 2 milyon 807 bin 387 onaylanmış vaka, 2 milyon 640 bin 669 iyileşen varken, virüs nedeniyle 29 bin 160 hasta yaşamını yitirdi.

Dünya genelinde milyarlarca insanı sağlık, ekonomik ve sosyal anlamda etkileyen ve evlerinden dışarı çıkmamalarına sebep olan yeni tip corona virüsü, Çin’de ortaya çıktıktan sonra önce Asya ülkelerini etkisi altına aldı, Mart-Mayıs ayları arasında İspanya, İtalya, İngiltere başta olmak üzere Avrupa genelinde etkisini hissettirdi, daha sonra Amerika kıtasına ulaştı. Antarktika kıtasında ise ilk kez geçtiğimiz yıl Aralık ayı sonunda Şili’ye ait bir araştırma üssünde Covid-19 vakaları tespit edildi.

Her ülke kedi çapında değişik pandemi önlemleri aldı

WHO, geçtiğimiz yıl küresel pandemi ilan ettikten iki gün sonra 13 Mart’ta da Avrupa'nın koronavirüs krizinin merkez üssü haline geldiğini bildirdi. Günümüz de ise ABD, Hindistan, Brezilya, Rusya, İngiltere, Fransa, İspanya, İtalya, Türkiye ve Almanya virüsün en çok görüldüğü ülkeler. Irk, dil, din, zengin, fakir, güçlü, zayıf, er, general ayırımı yapmayan Covid-19 nedeniyle hayatını kaybedenlerin en fazla olduğu ülkeler ise ABD, Brezilya ve Hindistan. En yüksek ölüm oranına sahip ülkeler ise Belçika, Slovenya, Birleşik Krallık ve İtalya. Hızla yayılan ve tüm dünyada hayatı ve ekonomiyi adeta felç eden salgında her ülke kendi çapında değişik pandemi önlemleri aldı. ABD, ulusal acil durum ilan ederken, İspanya ve İtalya’da ülkelerin tamamı bir dönem karantina altına alındı. Bulgaristan, virüsün yayılmasını engellemek için ülkede olağanüstü hâl ilan etti. Suudi Arabistan, Kâbe'de tavafı kısıtladı. Uçak seferleri, spor karşılaşmaları, karnavallar, konserler, fuarlar, etkinlikler vs. iptal edildi veya ertelendi. Ülkeler ve şehirler arası seyahat kısıtlamaları, sokağa çıkma kısıtlamaları, evden çalışma, kamu kurumlarında yeni mesai düzenlemeleri, restoran ve kafelerin kapatılması, okullarda yüz yüze eğitime ara verilip evden online eğitime geçilmesi, 65 yaş üstü ve 20 yaş altına sokağa çıkma saatlerinde kısıtlama getirilmesi gibi çeşitli önlemler alındı.

Sağlığın ve özgürlüğün paha biçilemez olduğunu öğrendik

Covid-19 dünyayı sarsmaya, dengeleri değiştirmeye devam ediyor. Salgının tehlikesi henüz geçmemekle birlikte, neden olduğu etki ve değişimin ne kadar süreceği ise bilinmiyor. Bireysel ve sosyal hayatımız üzerinde ani ve beklenmedik etkiler yaratan

Virüs, herkesin gelecekle ilgili hayallerini ve planlarını da altüst etti. Hayattaki en önemli şeyin ise sağlık olduğunu öğretti. Virüs ayrıca hijyenin önemini, özgürlüğün paha biçilmez olduğunu, hastalığın yayılmasını engellemeye ve hastaları iyileştirmeye çalışan sağlıkçıların hayatımızda ne kadar kritik rol oynadıklarını, insanlığın çok kırılgan olduğunu ve yeryüzünden silinebilme ihtimalini, anı yaşamanın önemini, bütün insanların temelde aynı olduğunu, sarılmanın - dokunmanın önemini, sürdürülebilirliğin olmazsa olmaz olduğunu ve yeni dünya düzenine geçmemiz gerektiğini de öğretip, farkına varmamızı sağladı. Pandemide evde kalma doğanın da kendini yenilemesini, insanoğlunun doğaya ve canlılara aslında ne kadar çok zarar verdiğini de gösterdi.

Pandemide gıda ve ilaç sektörleri ivme kazanırken turizm ve hayvancılık sektörleri inişe geçti

Koronavirüs salgınında vaka sayıları tırmandıkça, ülkelerin ekonomileri de hızla inişe geçti. Alışılagelen düzeni alt üst eden küresel salgın ‘yeni normal’ sosyal mesafeyi zorunlu kılınca, milyonlarca kişi ya işsiz kaldı ya da gelir kaybına uğradı. Teknoloji, gıda, ilaç ve kargo sektörleri bu dönemde yükselişe geçerken, havacılık, seyahat ve turizm sektörleri küresel krizden en çok etkilenen sektörler oldu.

Aşı, tünelin ucundaki ışık

Resmi verilere göre, 100 milyondan fazla insana bulaşan Korona virüse karşı aralarında Türkiye’nin de olduğu birçok ülkedeki ilaç ve sağlık şirketleri aşı geliştirmeye başladı.

Çin, Almanya, Rusya, ABD ve İngiltere'de üretilen aşılar dünya genelinde dağıtılırken, aşılama konusunda dünyanın dört bir yanındaki hükümetler aşıları en kısa sürede almak ve vatandaşlarına sunmak için yoğun çaba gösteriyor. Özellikle mRNA teknolojisini kullanan Pfizer/BioNTech aşısı ile Türkiye’de hem test edilen hem de kullanılan Çin’in geliştirdiği geleneksel aşısında rekabet üst düzeyde. En çok aşı yapan ülkeler arasında ilk sırada yer alan İsrail’in ardından ABD, Çin ve İngiltere aşılama konusunda en hızlı davranan ülkeler konumunda. WHO açıklamalarına göre, yaklaşık 130 ülkede tek doz aşı bile yapılmadı ve dünya çapında uygulanan aşıların yüzde 95’i sadece 10 ülkede bulunuyor. Aşılamayla virüsün seyrinin azalacağı ve normal hayata başlamada aşının tünelin ucundaki ışık olduğu düşünülüyor. Yeni mutasyonlar oluşturmaya devam eden Koronavirüs bir yılda 12 bin mutasyon geçirdi. Bunların içinde İngiltere, Güney Afrika ve Brezilya mutasyonları ön plana çıkıyor. Halen kullanımda olan aşılardan hiçbirinin virüste gelişen mutasyonlara karşı etkili olup olmadıkları ise bilinmiyor. Dünyayı etkisi altına alan koronavirüs salgınında aşının bulunması insanlara umut vadetse de birçok insan pandemi yüzünden psikolojik ve fiziksel sorunların kıyısında yaşamaya başladı.

Almanya aşıdan sonra test kiti üretti

Almanya, insanların evde kendilerine yapabilecekleri koronavirüs testleri üreterek 6 Mart'ta satışa sundu. İçinde 5 test bulunan bir paketin fiyatı yaklaşık 25 Euro olarak belirlendi. Hızlı testin pozitif çıkması halinde PCR testi ile doğrulanması gerekiyor. Almanya Federal İlaç ve Tıbbi Ürünler Enstitüsü, vatandaşlar tarafından uygulanabilen bu testlere ilk onayı 24 Şubat'ta vermişti. Testlere ilgi oldukça yoğun.

Türkiye 1 Mart 2021’de kademeli normalleşmeye geçti

1 Mart itibariyle Türkiye’de kademeli normalleşmeye geçildi. Düşük ve orta riskli illerde Korona virüsü önlemleri kısmen gevşetildi. Bu kapsamda restoranlar ve kafeler tekrar açıldı, yüz yüze eğitim başladı ve kamu kurumlarında normal mesai düzenine geçildi. 65 yaş üstü ve 20 yaş altı grubundakilerin sokağa çıkma kısıtlamaları kaldırıldı. Yüksek riskli illerde kısıtlamalar biraz daha yoğun uygulanırken, çok yüksek riskli illerde bir değişiklik yapılmadı.

Dünya genelinde yaklaşık bir yıldır hem sağlık anlamında hem de ekonomik olarak hayatta kalma mücadelesi verilirken, pandeminin çeşitli ülkelerdeki (Almanya, İtalya, Küba, Yunanistan, Fas, Azerbaycan, Rusya ve Kosova) insanların hayatlarına yansıyan etkileri ise şöyleydi:

Almanya’da tedbirler gevşetilmeye başlandı

Almanya'da yaşayan yabancı kökenli milletlerin başında yer alan Türkler de ülkedeki pandemi sürecini sancılı yaşadı. Almanya’nın Hamburg kentinde 38 yıldır yaşayan Avrupa Türk Gazeteciler Birliği üyesi ve Avrupa Postası adlı bir haber portalının yöneticisi Adil Yiğit, gazeteci gözüyle Almanya’daki pandemi sürecini şu şekilde değerlendirdi:

Almanya’da coronayı önlemeye yönelik tedbirler 28 Mart tarihine kadar uzatıldı. Birçok Avrupa ülkesinde gevşeme yaşanırken, Almanya hükümeti İngiltere ve Güney Afrika’da görülen yeni varyantın hızla yayılması dolayısıyla tedbirleri uzatmayı karar kıldı. Merkel hükümeti ilk döneminde akılcı pratiksel çözüm üretse de ikinci döneminde birçok kimseyi tatmin edemedi ve şu anda hükümetin corona uygumaları sorgulanmaya başlıyor. Öte yandan başbakan Merkel'in tedbirlerin devamı içerikli açıklamasına rağmen 16 eyaletin 6'sında ciddi anlamda tedbirlerde gevşemeler başladı. 8 Mart pazartesi gününden itibaren de ülke genelinde kitapçılar, çiçekçiler ve bahçe mağazaları yeniden açıldı. İki hafta önce bazı eyaletlerde okullarda yüz yüze eğitim kısıtlamalı da olsa başlamış, geçen hafta pazartesi günü de yaklaşık 2,5 aydır kapalı olan berberler yeniden açılmıştı. Almanya'da hükümetin ikinci dönemde korona sürecini iyi yönetememesi insanların bir bölümünü komplo teorilerine inandırır oldu. İnsanlara beyin çipi takılacak vb. dedikodularına inanarak korona önlemlerini protesto gösterilerine katılanların sayısı, özellikle de ırkçı partileri destekleyen çevrelerde çoğaldı. Avrupa Birliği'nin salgına rağmen serbest dolaşımı düzenleyebilmek için 'aşı pasaportu' uygulamasına geçmeye hazırlanması, bu çevreler arasında kuşkuları daha artırdı.

İşletmelere bir yıl önceki cironun %75’i veriliyor

Alman Devleti’nin vatandaşına birtakım ekonomik pandemi desteği sağladığını belirten gazeteci Adil Yiğit, “Örneğin serbest meslek sahiplerine yıllık kazanç durumlarına göre bir defalık beliri bir maddi yardımda bulunuluyor. Ancak bunların çoğu sene sonunda vergiye tabii. Büyük işletmelere de bir yıl önceki cironun yüzde 75'i veriliyor. İşletmelere yapılan yardımlarda Kasım 2019'daki ciroları baz alındı. Çalışan sayısı 50'yi geçmeyen küçük işletmeler ve serbest çalışanlara bu miktarın yüzde 75'i, daha büyük işletmelere yüzde 70'i ödenecek denildi. İkinci dönemle ilgili ödemelerin büyük çoğunluğunun henüz yapılmadığı kamuoyuna yansıdı. Bunda corona acil yardım paketinden sahte belgelerle ve sahte isimlerle faydalanan dolandırıcıların açığa çıkmasının rolü olduğu açıklanarak, Almanya genelindeki korona acil yardım ödemeleri 9 Mart 2021 tarihinden itibaren geçici olarak askıya alındı.” diye konuştu.
 

Gazetecilik tamamen masa başı gazetecilik haline geldi

Gazeteci Adil Yiğit, işlerinin büyük çoğunluğunu daha önce de olduğu gibi online olarak yürüttüğünden, pandemi sürecinde büyük sıkıntılar yaşamadığını vurgulayarak şöyle konuştu:
 “Evden çalışmadan memnunum. Eski yaşam tarzını ve teknolojik birikimleri-olanakları daha kapsamlı olarak gözden geçirmenin
ve güncellemenin önemini daha iyi kavradım. Gazetecilik yaşamında ise eleştirel gazetecilik azaldı. Eve kapanma ile birlikte gazeteciler sadece iktidarların uygulamalarını kamuoyuna aktarmakla sınırlı kaldı. Her alanda olduğu gibi sosyal kontakt, toplantıların eksikliği vs. gibi nedenlerle gazetecilik önemli oranda masa başı gazetecilik haline geldi. Halkın içine girme, haberi koklama ve bire bir araştırma gibi gazeteciliğin en temel değerleri yapılamadığından iktidarların uygulamalarına veya verdikleri bilgilere boyun eğildi, araştırmadan inanılır olundu.”

Pandemi köklü değişiklikler yaptı

Pandeminin tüm hayatında 180 derecelik köklü değişikler yaptığını, iş yaşantısı sonrası sosyal kontak, spor, sosyo-kültürel hayatının tamamen farklılaştığını dile getireren gazeteci Adil Yiğit, “Hayatım tamamiyle ‘eve kapanma sürecine’ dönüştü. Almanya’da ev hacmi zaten küçük. Böylelikle evin genişliğine göre tüm hayat alanı dört duvar arasına sıkıştırılmış oldu. Hemen birçok iş dalında yaşandığı üzere pandemi ile birlikte yeni bir dijital dünya düzeninin kurulacak olması spekülasyonları daha şimdiden gazetecilk alanında ekonomik sıkıntıların baş göstermesine yol açtı. Gösteri özgürlüğüne getirilen polisiye kısıtlamalar tepkiler yarattı. Yine birçok basılı günlük gazetenin tirajının düşmesi ve kapanma ile yüz yüze olması çalışanlarda panik yarattı. Korona krizine rağmen Alman ekonomisi 2020'nin son çeyreğinde beklenenden daha fazla büyüdü ama ekonomik sıkıntı içindeki medya organlarını ve gazetecileri desteklemek konusunda ciddi bir sınav veremedi. Tüm bunlara rağmen pandemi sonrası sağlıklı yaşam tarzı, düzenli günlük spor yapma ile hijyen olmanın yanında, sendikalı gazeteciliğin önemi bir kere daha açığa çıktı. Ümit ederim içinde bulunduğumuz bu kritik ortamdan her alanda yeni dersler çıkartarak geleceğe umutla bakabiliriz” dedi.

İtalya’da vaka sayısı 3 milyonu aştı

Salgının başlangıç döneminde Avrupa'da merkez üssü olan İtalya'da bir yıl dolmak üzereyken ölü sayısı yüz bini, vaka sayısı 3 milyonu aştı, altı milyona yakın kişi aşılandı. İtalya’da bir fabrikada çalışan Maria Cristina Rossi ülkesindeki pandemi sürecinin hayatlarına etkilerini şöyle anlattı:

“Burada bölgeler vaka sayılarına göre turuncu - kırmızı - sarı diye üçe ayrıldı. Ülkenin kuzey-doğu bölgesinde yer alan yaşadığım yer Veneto, sarı kısımda yer alıyor. Artık saat 22:00’den sonra iş, alışveriş ve sağlık nedenleriyle dışarı çıkılabiliyor. Burada bölge içinde istediğimiz yere gidebiliyoruz. Ancak diğer belediyelere seyahat kısıtlaması var. Kendi bölgemizde istediğimiz her şeyi yapabiliyoruz. Bar, restaurant ve dükkanlar saat 18:00’e kadar açık. Virüs alışkanlıklarımızın tümünü değiştirdi. Hepimiz çok tedirginiz, artık arkadaşlarımızla bir araya gelemiyoruz. Çok sayıda ölüm var, hep maskeyle bölünüyoruz. Artık işte de buluşamıyoruz, farklı zamanlarda çıkıyoruz. Tüm bunların bitip bitmeyeceğini bilmiyorum. Karmaşa, her birimizin her gün değiştiğini düşünüyorum. Neler olup bittiğinin farkında olmak için sürekli haberleri izliyoruz. Artık fiziksel temaslar yok ve yaşam tarzlarımız değişti, ben de değiştim. Şuan bazı belediyelerde mutasyon virüs nedeniyle kırmızı bölge kısıtlaması uygulanıyor. AstraZeneca aşısı için ilk aşamada 18 ile 55 yaş arasındakilerde kullanılması doğrultusunda onay verilmişti. Artık 65 yaş ve üstüne de onay verildi. Geçtiğimiz yıl 12 Mart tarihinde 827 can kaybı olmuştu, bu ölüm oranı "bir günde açıklanan en yüksek ölüm" olarak tarihe geçti. Ünlü Venedik Karnavalımız gibi etkinlikler iptal edildi, spor karşılaşmaları durduruldu, okullar, müzeler, sinemalar, spor salonları gibi tesisler kapatıldı. Kademeli olarak açılmalar yapılıyor. Can kaybımız yüz bini, vaka sayısı 3 milyonu aştı. Vakalardaki bu artış hepimizi korkutuyor.”

Küba’da önlemlere rağmen vaka sayısı şubat ayında daha da arttı

İlk vakanın 26 Şubat’ta Brezilya’da; ilk ölümün ise 7 Mart’ta Arjantin’de kayıt altına alındığı Latin Amerika, Avrupa’dan sonra en fazla ölümün yaşandığı yer konumunda. Ülkenin başkenti Havana Şehri'ne ait Guanabacoa’da yaşayan Kübalı güzellik uzmanı Aracely Ortega ülkesindeki pandemi önlemlerini, pandeminin hayatlarında neler değiştirdiğini şu şekilde anlattı:
“Evliyim, 3 çocuğum var. Çalıştığım iş alanının pandemide açık olmasının yasak olması nedeniyle işimden tamamen ayrılmak zorunda kaldım. Şuan sadece eşim çalışabiliyor. Ben kendimi aileme ve özellikle de anneme adadım. Herkesin dededen toruna uzun yıllar birbirini tanıdığı bir mahallede yaşıyoruz. Salgın insanların hayatlarını, davranış tarzlarını, ilişki kurma şekillerini değiştirdi. Hükümetimiz tarafından hastalığın semptomlarını hissedersek, kendi kendimize ilaç almamamız, hemen doktora gitmemiz yönünde uyarılar yapıldı. Ülke çapında alınan çeşitli önlemlerden bazıları: Sosyal mesafe 1,5 metre, mümkün olduğunca uzun süre evde kalma, yaşlıların ve küçüklerin sokağa çıkma kısıtlamaları, ev gezmeleri - partileri yasak. Sinema, tiyatro, bar, gece kulübü, konser yerleri, spor salonları, havuzlar vb. yerlerdeki hizmetler durduruldu. Restoranlar yüzde 30-50 kapasiteyle saat 19.00’a kadar hizmet veriyor. Bu sınırlama ailem ve tüm Kübalılar için önemli bir değişiklik. Çünkü çok sosyaliz ve evde kalıcı olarak arkadaş ve ailemizi ağırlamayı seviyoruz. Tedbirler titiz olmasına ve yetkililer tarafından sıkı bir şekilde kontrol edilmesine rağmen, bulaşma sayısı Şubat ayında daha da arttı. Bence tedbirler asla yeterli değil, çünkü virüs o kadar çok kişisel ve sosyal önlem gerektiriyor ki, tüm uygulananlarla birlikte her zaman yeni önlemlerin uygulanmasına yol açacak.”

Salgından sonra başka bir davranışa sahip, başka insanlar olacağız

Teyit edilmiş vakaların ve uluslararası yolcuların birinci dereceden temasları için izolasyon merkezlerinin kapasitelerinin artırıldığını belirten Aracely Ortega, “Çalışma sistemleri büyük ölçüde değiştirildi. Bazı işlerin, iş merkezlerinde haftada sadece bir kez açılmasına izin veriliyor. Alışverişlerimizi haftada bir yapmamız gerekiyor. Bazen uzun kuyruklarda saatlerce bekliyoruz. Bazı kişiler dikte edilen önlemlere uyma konusunda disiplinsiz. Sorumsuzca davrandıklarından kendilerini ve başkalarını riske atıyorlar. Ancak, gerekli önlemlere uyan birçok insan da var. Bundan sonra davranış, etkileşim şeklimiz, birbirimizi selamlama ve birbirimize bakma şeklimiz değişmeli. Bu salgından sonra başka bir davranışa sahip başka insanlar olacağız.  Ölenlerin sayısı, enfeksiyonların miktarı ve hastalığa yakalanmış milyonlarca insanda bıraktığı sonuçlardan dolayı hiç kimse pandemi öncesi gibi davranamayacak. “ diyerek sözlerini noktaladı.

Rodos’ta pandemi iyi gidiyor

Yunanistan’da başkent Atina'nın bulunduğu Attiki başta olmak üzere ülkenin birçok bölgesinde hızla artan Covid-19 vakaları nedeniyle kısıtlamalar sertleştirildi. Ülke vaka sayılarının yüksek olduğu kırmızı ve vaka sayılarının düşük olduğu sarı bölgeler olmak üzere ikiye ayrıldı. Mutasyona uğramış İngiltere ve Güney Afrika varyantlarının da ülkede görülmeye başlaması kaygılara yol açtı. Son alınan kısıtlama kararlarının devlet bütçesine getireceği ek maliyet aylık yarım milyar euro olarak hesaplanıyor.

Yunanistan’ın Rodos Adası’nda yaşayan kuyumcu Halim Kiazım pandemiye dair şu değerlendirmelerde bulundu:

Pandemi öncesi hayat iyiydi, çok güzeldi, Virüs Çin’de ilk kez görüldüğünde bizler vakanın sadece orada yaşanıp, biteceğini sandık, nereye varacağını tahmin edemedik. Fakat yavaş, yavaş dünyanın her tarafına yayıldı. İş yerleri kapandı, tekrar biraz açıldı, tekrar kapandı. Rodos için 2020 sezonunu kaybettik. İlk kısıtlamalarda günler evde iyi geçerken süreç uzadıkça yavaş yavaş hayat zorlaştı. Sağlığımızın ve ekonomimizin nereye ve ne kadar gidecek düşüncesi sardı hepimizi. Çok üzücü, çok yorucu ve çok düşündürücü gideceğin yerde acaba ben de hastalığa bulaşır mıyım nereye kadar varacak düşüncesi vs. Hayatımda ilk kez yavaş yavaş unutkanlık başladı. Eşimi ve kızlarımı dışarıya göndermiyorum, alışverişi kendim yapıyorum. Pandemi nedeniyle uzun süre işyerim kapalı oluşundan dolayı birçok ödemelerimi ertelemek zorunda kaldım. Yeni elektrik şirketine girdim daha ucuz düşüncesiyle, çok kullanılmayan telefonumu kapattım, yani masraflarımı kıstım. Yasaklamalarda market, hastane, alışveriş vs. için evden dışarı çıkarken saat kaçta ve nereye gideceğimi belirtir belge hazırlıyordum, kontrol olduğunda ceza almamak için. Fakat Rodos’ta çarşı içinde çok kontrol yoktu, burada uygulamalar çok ağır değil. Çünkü burada şimdiye kadar çok iyi geçti. Yollar kapandı, adaya gelen gidenler yasaklandı. Hatta Marmaris-Rodos seferleri geçtiğimiz yıl mart ayından bu yana askıya alındı. Hala kimi Rodoslular buraya gelmeyi bekliyorlar. Aşı uygulaması başladı. Şu anda 75-80 yaşlar için eczanelere gidip randevu alınıyor ve zamanı geldiğinde ya hastaneye yada sigortası onalar gidip aşılarını yaptırıyor. Ben bu günlerde randevu alıp sıraya gireceğim. Çünkü hem sağlığım için hem de işler açıldığında bir zorluk olmasın düşüncesiyle. Devletin vatandaşına yardımı oluyor. Ben emekliyim emekliğimi alıyorum ama bu yetmiyor. Küçük kızıma ve büyük kızıma çalışamadıkları için yardım yapılıyor. Rodos’ta kaç kişinin hastalığa yakalandığını veya iyileştiğini bilmiyorum. Bir an önce normale dönülsün istiyorum. İnşallah 2021’de yaz aylarına kadar hayat düzelir ve bu kabus biter.”

Simi Adası’nda tek bir vaka bile yok

Yunanistan / Simi Adası’ndan deri sanatçısı Takis Psarros:

“Simi'de hala kovid19 ile sorun yaşamıyoruz. Adamızda tek bir vaka bile olmadı. Adada hastane olmadığından çok zor olurdu. Geçtiğimiz sezonu kötü kapattık bu yıl da sezonun iyi olacağını düşünmüyorum. Koronavirüse göre aşı çok iyi gidiyor ve umarım bu yılın sonuna kadar Yunanistan'da herkes aşı olmuş olacak. Dahası, aşının küçük adalar da dahil olmak üzere çok iyi gittiğine inanıyorum. Hükümetimiz gerçekten de Yunanistan'da aşı yapma yeteneğine sahip. En büyük sorun sadece covid 19 değil, çok zor bir ekonomik durum ve çok fazla işsizlik var. Çünkü covid yüzünden birçok fabrika ve dükkan kapanıyor. Kişisel olarak tek çözümün tüm hükümetlerin orta ve alt sınıf nüfusa ekonomik olarak yardım etmeleri olduğunu düşünüyorum.”


Rusya’da pandemi önlemleri sıkmıyor

Bale öğretmeni ve koreografi yönetmeni pedagog Svetlana Sozutova Özel: “Aslında Türkiye’de yaşıyorum ama bir ayağım Rusya’da yine. 2020 yılı,Ağustos ayında gittiğim Rusya'dan, Türkiye’ye Ekim ayında döndüm. Pandemi öncesi Türkiye'de bale dersi veriyordum, şimdi salon kapalı. Rusya'da benim gibi mesleğini icra eden, birçok arkadaşım, ücretli izine çıkarılarak mağdur olmaları önlendi. Devlet ve özel sektör bu zorlu süreçte vatandaşına destek oldu. İşten komple çıkarmalar olmadı. Birçok sektör online çalışmaya geçti. Buna rağmen kamu kurumu olsun, özel sektör olsun çalışanlarına pozisyonlarına göre tam veya yarım maaş verdi. Tiyatrolar yüzde 50-60 kapasiteyle seyirci kabul ediyor. Maske, sadece kapalı alanlarda, market, tiyatro toplu taşıma araçlarında zorunlu. Açık havada serbest. Sokağa çıkama kısıtlaması şu anda yok. Kısıtlamalar zaten çok uygulanmadı. Okullar Ocak ayından bu yana açık. Devlet ve bankalar borç erteleme yaptı. Devlet 16 yaşına kadar olan her çocuk için ailelere yardım etti. Doktor ve hemşirelere ekstra prim ödedi. Erken emekli yaptı. Ağustos’a kadar sınırlar kapalıydı. Ancak iç turizm devam etti. Özellikle Kırım çok tercih edildi. Türkiye’de yaşayan Rus kökenli birçok arkadaşım aile-dost ziyareti için gittikleri Rusya’dan hemen geri dönmek istemedi. Bunun nedeni de Türkiye’deki sıkı pandemi kuralları uygulaması. Türkiye’de normal hayata dönüldüğünde geri gelmek istiyorlar.”

Rusya üçüncü aşısını onaylattı
“Covid-19’u önlemek için üç aşının geliştirildiği dünyadaki tek ülke olan Rusya'daki Gamaleya Araştırma Enstitüsü tarafından geliştirilen ilk Rus Covid-19 aşısı "Sputnik V" Ağustos 2020’de, Vektör Araştırma Merkezi tarafından geliştirilen "EpiVacCorona" adlı aşı ise Ekim 2020’de tescil edilmişti. Çumakov Merkezi’nin geliştirdiği ‘CoviVac’ adlı aşı da geçtiğimiz 20 Şubat’ta tescil edildi. Tüm ülkede aşı yapılıyor. Rusya kendi aşısını kullanıyor. Önce doktorlar ve öğretmenlere aşı vuruldu. Şimdilik aşı yaptırma zorunluluğu yok. Aşılama oranı çoğaldıkça mevcut kısıtlamaların yavaş yavaş kaldırılması düşünülüyor.”

Fas’ta aşıların gelişi rahatlattı

Fas’tan turizmci Hanane Bakki Yüksel : “Fas’ta ilk vaka geçtiğimiz yıl 2 Mart’ta görüldü. Covid 19 yüzünden hayat tamamen değişti, yeni sistemlere geçtik. Çalışma sistemi ve saatleri kısıtlandı. Evde çalışmaya başladık, okular kapandı, sokağa çıkmaya yavaş-yavaş kısıtlama başladı. Hayat çok zor. Restoranlar ve kafeler gibi birçok işletme kapandı. Ülkeden çıkma kısıtlandı. Aşı gelmesi insanlar biraz rahatladı ve devlet desteğiyle uygulaması iyi gidiyor. Aşı, 17 yaş üzeri bütün Fas vatandaşlarına kademeli olarak, ücretsiz şekilde yapılmaya başlandı. Aşılamada toplamda 65 milyon doz aşı alımı hedeflenirken, 2 milyon doz AstraZeneca ve 500 bin doz Sinopharm aşısı teslim alındı.”

Türkiye ve birçok ülke, pandemi mücadelemize destek verdi

Kosova / Prizren: Nait Kaçamaku:

“Pandemi öncesi rahat bir hayat yaşarken, şimdi sosyal, ekonomik ve kültürel anlamda sıkıntılı günler yaşıyoruz. Hem kendi hem de sevdiklerimizin sağlığından endişe duyuyoruz. Türkiye’de uygulanan yasaklar burada da aynı şekilde uygulanıyor. Kısa zamanda aşı uygulaması da başlayacak. Prizren’de ilk vaka geçtiğimiz yıl 16 Mart’ta görüldü. Türkiye salgınla mücadele kapsamında Kosova’ya koruyucu maskeler, giysiler ve 1.000 COVID-19 test kiti bağışladı. Ayrıca ABD, Norveç ve İsviçre de aynı kapsamda para bağışında, Sırbistan 1.000 koronavirüs test kiti, UNİCEF de 1,5 ton tıbbi yardım bağışında bulundu.”

Azerbaycan’da karantina uygulaması 1 Nisan’a kadar uzatıldı

Azarbaycan’dan bankacı ve sigortacı İlahe Hidayetqızı ise pandeminin hayatına yansımasındaki etkiler üzerine şunları söyledi:
“Pandemi öncesi işim vardı şimdi işsizim. Borcum yoktu, pandemi sorası borcum oldu. Bu dönemde benim gibi birçok kişi işsiz kalıp, strese girdi. Maske takmak zorunlu, açık havada bile maskesiz gezmenin cezası var. Ama kafelerde, toplu taşıma araçlarında birçok kişi sosyal mesafe kurallarına uymadan dip dibe oturuyor. Metrolar kapalı. Uygulanan önlemlere uyan da var uymayan da. Virüsle mücadele kapsamında uygulanan karantina uygulaması 1 Nisan'a kadar uzatıldı, bazı kısıtlamalar ise kaldırıldı. Aşının hiçbir koruması olmadığına inanıyorum ve aşı yaptırmayı düşünmüyorum. Devletimizden bu dönemde maalesef hiçbir destek yok. Pandemi devam edecekse devlet en azından vatandaşına 500 manat yardım etmelidir diye düşüyorum.”


Covid-19’a yakalanan ve yaşamını yitiren ünlüler

Hayatı durma noktasına getiren koronavirüs salgınından sanat, spor ve siyaset dünyasından da birçok tanınmış isim etkilendi. Salgına yakalanıp iyileşen ünlülerin yanı sıra hayatını kaybeden birçok tanınmış isim de var. İngiltere'de veliaht Prens Charles, İngiltere Başbakanı Boris Johnson, İtalya’nın efsanevi futbolcusu Paolo Maldini, Monaco Prensi II. Albert, ünlü Aktör Tom Hanks, Türk kökenli Alman siyasetçi Cem Özdemir, AB Brexit Başmüzakerecisi Michel Barnier, NBA yıldızı Kevin Durant, Avustralya İçişleri Bakanı Peter Dutton, Olympiakos başkanı Evangelos Marinakis gibi dünyaca ünlü isimler corona virüse yakalanıp, hastalığı atlatırlarken, Fransa eski Cumhurbaşkanı Valery Giscard d'Estaing, Real Madrid'in eski başkanı Lorenzo Sanz, Afrikalı ünlü saksafoncu Manu Dibango, ABD’li oyun yazarı ve senarist Terrence McNally, ABD'nin ünlü caz sanatçısı Ellis Marsalis Jr, Japon moda tasarımcısı Kenzo Takada, Grammy ödüllü folk müzik sanatçısı John Prine ve dünyaca ünlü efsanevi Hint oyuncu Soumitra Chatterjee covid19 nedeniyle hayatlarını kaybeden ünlüler arasındaydı. Türkiye’den ise Galatasaray teknik direktörü Fatih Terim, sanatçı Zülfü Livaneli, şarkıcı Hadise, tiyatro, dizi ve sinema oyuncusu Nilgün Belgün, futbolcu Arda Turan, şarkıcı İrem Derici, kaleci Rüştü Reçber, oyuncu ve senarist İbrahim Büyükak ile tiyatrocu Eser Yenenler covid19 testleri pozitif çıkan ünlüler arasında.

Sağlıkçılar can olurken, canlarından oldular

Salgının yayılmasının ardından iş yükü ve sorumlulukları artan, en ön cephede savaşan sağlık çalışanları, Kovid-19 hastalarını iyileştirmek için canları pahasına fedakarca mücadele ediyor. Bu kapsamda Türkiye’de, COVID-19 Pandemisi ile mücadelede doktorlar, hemşireler ve diğer yardımcı sağlık çalışanlarından oluşan yaklaşık 540 bin kişilik (yaklaşık 165 bin doktor, 200 bin hemşire ve 175 bin diğer sağlık çalışanlarından oluşan) bir sağlık ordusu görev alıyor. Türk Tabipleri Birliği verilerine göre pandemi döneminde geçtiğimiz yıl toplam 321, bu yıl ise günümüze dek toplam 64 sağlık çalışanı yaşamını yitirdi. COVID-19 pandemisi sürecinde gecesini gündüzüne katan, sevdiklerinden uzakta görev yapan aralarında doktor, hemşire ve eczacıların da yer aldığı toplam 385 Türk sağlık çalışanı virüse yenik düşerken, dünya genelinde de 13 milyonu aşkın sağlık çalışanı özveriyle hastalara can olmaya çalışırken, kendi canlarından oldular.

Haber ve fotoğraflar: Fulya OMAÇ