Sempozyumun açılış konuşmasını Yalova Belediye Başkanı Yakup Koçal, yaptı.
       Koçal, "Tarih kitaplarında Yalova'nın ismi yer almalı. Osmanlı'nın devlet niteliğini kazandığı savaş'ın Yalova'da ve 27 Temmuz 1302 yılında yaşandı. Artık bu doğru bilginin tarih kitaplarında yavaş yavaş yer almasını da bekliyoruz. Dünya tarihindeki en önemli imparatorluğun kuruluş tarihinin ve mekanın Yalakova ya da diğer adıyla Bafeus Savaşı ile kentimizle örtüşmesi olması, bu kente bir sorumluluk getirdiğine inanıyorum. Tek sorumluğumuz bu değil. Cumhuriyetle ilgili sorumluluğumuz var. Büyük Önderimizin hayatının son 9 yılını burada geçirmiş olması, önemli devrimsel kararların bu kentte alınmış olması Yalova'ya bir sorumluluk veriyor. Biz bu sorumluluğu tarihsel bir hatırayı yaşatmak olarak değil, bunun gelecek toplumsal yapılara Yalova'nın ülke adına bir fonksiyon icra etmesi gerektiğine inanıyoruz’’ dedi.
      AK Parti Yalova Milletvekili Temel Coşkun, ‘Sayın Vali Vekilim, Belediye Başkanım, değerli öğretim görevlileri, tarih bilimcileri ve basın mensuplarımız, Osmanlı Devleti’nin kuruluş tarihi olarak kabul edilen 27 Temmuz 1302 tarihinin 711. Yıldönümündeyiz ve yakın tarihimizde çok önemli bir yere sahip olan, bir yıl süren Balkan savaşlarının da 100. Yıldönümündeyiz. Bu iki tarih de milletimizin “varlık tarihi” içerisinde çok önemli bir yere sahiptir. Bu vesileyle milletimizi var eden bu köklü tarihi yazan ecdadımızı da rahmetle ve minnetle anmak istiyorum. Osmanlı tarihinin, kültür ve medeniyetin şehrimizde konuşulması, tartışılması ve bu vesileyle alanında uzman seçkin bilim insanlarının şehrimize gelmiş olması da bizim için ayrı bir övünç kaynağıdır. Bu sempozyumu düzenlenmesinde başta Muhterem Halil İnalcık Hocamız olmak üzere emeği geçen herkese özellikle de Halil İnalcık Osmanlı Tarihi Araştırmalar Enstitüsü’ne ve destek verem bütün kişi ve kurumlara huzurlarınızda teşekkür etmek istiyorum’’ dedi.
       Coşkun, ‘’Bilindiği üzere bugün siyasi sınırlarımızın dışında bulunan Balkanlar Coğrafyası; milletimizin halen beslendiği en önemli kültür havzasıdır. Bugün balkan şehirlerinde gezinirken karşılaştığınız çarşılar; bedestenler, camiler, külliyeler, medreseler, köprüler, hanlar, hamamlar ve daha birçok yapıda Aziz milletimizin izlerini görmek mümkündür. Büyük bir medeniyet iddiası olan Osmanlı İmparatorluğu, balkanlarda sadece kadim eserler bırakmakla kalmamış; aynı zamanda da köklü bir tarih ve kültür bırakmıştır. Dolayısıyla Osmanlı’yı Balkanlar’dan ve Balkanları da Osmanlı’dan ayrı düşünmek ve konuşmak imkânsızdır.
     Bugün Türkiye Cumhuriyeti olarak bölgede aktif bir varlık gösteriyoruz. Balkanlarda ki birçok tarihi yapı Hükümetimiz tarafından onarılmaktadır. Balkanlarda yaşayan akraba topluluklarına TİKA aracılığıyla eğitim, kültür, sanat ve daha birçok alanda yardım edilmektedir. Balkanlardan gelen birçok öğrencimiz Türkiye’deki üniversitelerde Milli Eğitim Bakanlığımızın desteğiyle eğitimlerini sürdürmektedir. Dışişleri Bakanlığımız bölgede aktif bir dış politika sürdürmektedir. Bunun yanı sıra Ülkemizde ki yerel yönetimler ile Balkan şehirleri arasında “Kardeş Şehir” ilişkileri kurulmakta ve karşılıklı projeler yürütülmektedir. Hiç şüphesiz bütün bu faaliyetler Osmanlı ve Balkanlar tarihinin güçlü temelleri üzerinde yükselmektedir. Hepimizin bildiği gibi tarihini bilmeyen bir milletin geleceğini kurması mümkün değildir. Bu yüzden tarih alanında yürütülen çalışmalar son derece önemlidir. Tarihimizi en doğru bir biçimde öğrenip; gelecek kuşaklara aktarmak başta tarihçilerimiz olmak üzere hepimizin başlıca görevidir. Bu amaçla yapılan araştırma faaliyetleri, çıkarılan yayınlar; bu ve benzeri toplantılar bizlere, tarihimizi doğru öğrenme fırsatı vermektedir. Biraz sonra tebliğlerini sunacak olan hocalarımıza da hoş geldiniz diyor, şükranlarımı sunuyorum. Sağ olsunlar; var olsunlar. Çok teşekkür ediyorum’’ dedi.
      Konuşmaların ardından, Halil İnalcık Tarih Ödül beraatı, plaket ve para ödülleri takdim edildi.