Özel, Elimizdeki kıt kaynakların planlı, etkin ve verimli bir şekilde kullanılması gerektiğini belirterek, “İnsanlığın ortak mirası olan çevremizin geleceği; doğal kaynakların bilinçsizce kullanımı, orman arazilerinin tahribi, çarpık kentleşme, Su havzalarının ve çöp depolama alanlarının olduğu yerlerde inşaatların yapılmasına göz yumulmamalı, orman alanlarında kaçak yapılaşmaya kayıtsız kalınmamalıdır” dedi.

    Son dönemlerde,  İktidarın çıkardığı yasalar ve aldığı kararlarla kıyıların yerli ve yabancı firmalar tarafından talan edilmesine zemin hazırladığını vurgulayan Özel, “Öncelikli olarak,  çevre koruma bilincinin çocuklarımıza okul öncesi dönemden başlayarak öğretilmesi ve çevrenin kirletilmeden korunması gerektiğinin bilincindeyiz. Üretim, büyüme, sanayileşme, kentleşme politikalarının doğa ve atmosferi tahrip etmeden yürütülmesi gerektiğine inanmaktayız” dedi

    Gelişmiş ülkelerin terk ettikleri, dışa bağımlı pahalı ve tehlikeli enerji santralleri üzerine yoğunlaşmak yerine yenilenebilir kaynaklar üzerindeki gelişmelere önem verilmesi gerektiğini belirten Özel, “Bizler, halkımızın sesine kulak vererek çevre politikaları geliştirmek amacıyla uzman kişilerden oluşan yönetici kadrolar oluşturmaya, çevre dostu ürünlerin kullanımını teşvik etmeye, tüketici toplumu ve çevre arasında dengeli bir ilişki kurmaya çaba göstermeliyiz. Türkiye’nin doğal kaynaklarını, ormanlarını, topraklarını kısacası yaşanabilir geleceğini korumak ve ağaç katliamına dur demek için duyarlı halk, tepkilerini dile getirerek, seslerini meydanlarda yükseltmiştir. Kendiliğinden gelişen bu tepki; doğayı ve ormanları koruma, çevre kirliliğine karşı artan duyarlılık ile sağlıklı ve güzel bir çevrede yaşama isteğinin bir sonucudur” dedi.

   Dünya Çevre Gününde almamız gereken en anlamlı mesajın dünyanın en büyük çevrecilerinden Atatürk’ün mirası Yürüyen Köşk, olduğunu söyleyen Özel, sözlerini şöyle sürdürdü.

 “ Uzun zamandır ülkemizde, doğal ve çevre zenginliklerini yağmalamak, yok etmek yaşadığımız bazı ekonomik sorunlara çözüm olarak görülmektedir. Doğa ve çevre zenginliklerimizi, para kazanılacak bir meta olarak görmek, çağdaş dünyada yerini alması için çabaladığımız, bunun özlemini kurduğumuz Türkiye’nin arayışları olamaz. Biliyoruz ki Atatürk, “ormansız ve ağaçsız toprak vatan değildir” diyerek, doğa sevgisini yaratan bir çevrecilik anlayışını, Türkiye’nin kuruluş felsefesi içine koymuştur. Bu felsefenin, uygulamadaki en güzel sonuçlarından biriside “Benim Kentim” dediği Yalova’daki Yürüyen Köşk’tür. Bu düşünceler ışığında Tüm halkımızın 5 Haziran Dünya Çevre Gününü kutluyorum” Dedi.