Özen, ‘Genelde canlıya özelde insana ait tüm genetik materyali ve hücresel ürünleri ekonomik bir kazanç vasıtası olarak gören küresel kapitalist sistemin müslüman bir toplumu bu minvalde yutmasına zemin hazırlayabilecek tehlikeleri içermektedir. Toplumsal çözülmenin yaşandığı, akrabalık ve komşuluk ilişkilerinin sıfırlandığı, merhametin ve yardımlaşmanın şehirlerimizin sokaklarını bankalara terk ettiği bir süreç yaşanırken ortaya atılan ‘Anne Sütü Projesi’ de aile bağlarımızı dejenere edebilecek bir uygulamaya dönüşebilir.
    Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın verilerine göre 8.908 kadının eşlerine karşı polis korumasına alındığı bir ülkede, toplumsal ilişkilerin ve aile bağlarının seküler yasalarla korunamayacağı açıktır. Yüzyıllarca aile mefhumunun korunmasında en büyük katkıyı sağlamış olan kadim değerlerimizin yok sayılmasıyla aile içi şiddetin ve boşanmaların hızla arttığı aşikârdır.
    Aileye dair yeniden inanç eksenli düzenlemelerle daha sağlam bağlar kurulması gerekirken ve Sağlık Bakanlığı’na hiçbir toplumsal talep yokken, bu şekilde tüm değerlerin ekonomik sözleşmelere indirgenmesine yol açacak uygulamalara başvurulmasının, küresel sistemin bir dayatması olduğunu düşünmemiz kaçınılmazıdır’dedi.
     Özen, ‘İnanç ve düşünce hürriyeti en temel insan haklarındandır. Kişilerin aile oluştururken ve devamlılığını sağlarken bunu inançları ekseninde yürütmeleri de seküler metinlerle kısıtlanamayacak haklardandır. Nisa Suresinin 23. Ayet-i Kerimesi sütkardeşliğini aynen soydan gelen kardeşlik gibi kabul etmiş ve bir evlilik yasağı getirmiştir. Bu ayeti kerimeden, nesepten dolayı haram olanlar sütten dolayı da haram olurlar
’’ hükmü çıkarılmıştır. Her inançta olduğu gibi bu yasak da bir duyarlılık meselesidir. Bir apartmanda yaşayan insanların birbirlerini tanımaz hale geldiği bir toplumda muhtemel ‘Süt Bankası’ personelinin bu duyarlılığa sahip olduğundan kim nasıl emin olacaktır?’ dedi.
   Özen, ‘Elbette hiçbir mama anne sütünün yerini tutamaz ve elbette münferit sütanneliği uygulaması duyarlılık sahibi aileler için bir çıkış yolu olabilir. Ancak aile bağları, nikâh ve evlilik bağları ‘Süt Bankası Projesi’ kapsamında ilerleyen süreçte küresel ekonomiye eklemlenmiş bir uygulamaya dönüşmesi muhtemel bir girişime kurban edilmemelidir.
 Süper marketlerin raflarında satılan birçok gıdanın içeriğinde helalliği tartışılan binlerce katkı maddesine karşı önlem alınamazken sütanneliği meselesinde alınacak önlemelerle bir karışıklığa mahal verilmemesinin çok zor olduğunu düşünüyoruz.
Küresel ekonomik sitem her hâlükârda kazanca endeksli olduğu için ekinde ve nesilde meydana gelen bozulmalardan rahatsızlık duymamaktadır ve canlıların genetiğiyle ve nesebiyle rahatlıkla oynayabilmektedir. Avrupa Birliği Uyum Yasaları kapsamında da olsa toplumumuzun temel değerlerini hafife alan hiçbir uygulamaya onay vermememiz gerekir. Sağlık Bakanlığı
’nı iyiniyetli de olsa tehlikeli sonuçları olabilecek bu projeden vazgeçmeye davet ediyoruz. Muhtemel bir Süt Bankasına süt vermemek ve süt almamak duyarlı halkımız tarafından bu uygulamaya verilecek en güzel cevaptır’ dedi.