Özsoy’un paylaştığı mesaj şu şekilde; “Paşa bugün Erzurum’da…

Erzurum Kongresini toplamak, Milli Mücadele yönünde karar almak için Erzurum’u seçen Paşa şehirde 57 gün çalışır…

Geldiği gün Cumhuriyet caddesindeki şimdilerde tapusu Ezel Erverdi’ye ait konakta 5 gün kalan Mustafa Kemal, sonra bugünkü Atatürk evine geçer ve orada 52 gün kalır…

Pandemi nedeniyle sınırlı tutulan 3 Temmuz töreninde katılımın azlığı nedeniyle yüzlerde hüzün ancak, Kongreyi yapan ve Cumhuriyeti kuran şehir olmanın verdiği, gözlerdeki gurur vardı…

Törenin açış konuşmasını yapan ve Milli Mücadelede, Cumhuriyetin kuruluşunda önemli görevler üstlenen ve hepsinin altından da başarıyla kalkan Erzurum’u Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen tek cümle ile özetledi,  dedi ki;

‘Erzurum Türkiye’dir, Türkiye Erzurum’dur…

KUTLU YOLCULUK…

Samsun’dan Erzurum’a yolculuk...

Bir eski otomobil, birkaç atlı araba...

Ama yolcuları kıpır kıpır, heyecanlı umutlu...

Bir an önce Erzurum’a ulaşmak, o insanlarla görüşmek, Milli Mücadele bayrağını açmak için sabırsız...

Öndeki otomobilde Mustafa Kemal var…

Bazen dalıyor uçsuz bucaksız Anadolu bozkırına...

Ya düşündüğü gibi olmazsa?

Bu uzun çileli yolculuk hedefine ulaşamazsa?

İşte o anda mavi gözler çakmak çakmak oluyor.

Hayır, ulaşmalı, ulaşacak!

Çünkü bu yolculuk vatan için yapılmakta.

“Yolumuzu millet iradesi, millet gücüyle çizdik. Milletin haysiyeti ve şerefi var bu yolda... Haysiyet ve şeref korunacak. Haysiyetsiz yaşamaktansa ölmek daha şereflidir...”

Onun için Erzurum ve Erzurumlu gereken desteği mutlaka verecektir. Nitekim 17 Haziran 1919 günü Erzurum’da yapılan Vilayet Kongresi de vatanın kurtuluşu yolunda atılan ilk adımdır.

Bu duygularla Amasya’dan Sivas’a ulaşıldı.

Artık Erzurum yakın, Sivas arkalarda...

Uzun ve dar yollar, döne döne inanç yolcularını Erzurum’a ulaştırıyor.

Yollarda yer yer göçmen grupları...

Kimi Erzurum’dan göçmüş, kimi Ağrı’dan, kimi Kars’tan...

Umutsuzca yollara düşmüşler…

Yokluk, yoksulluk binmiş sırtlarına. artık göçülmeyen kent olsun diye Ağrı’ya, Kars’a, Erzurum’a geri dönüyorlar...

Mustafa Kemal bu göç kafilesinin içerisinde Erzurumlu Mezararkalı Mevlüt Ağa’yı görüyor.

Mustafa Kemal’in Mevlüt Ağa ile karşılaşmasını Behçet Kemal Çağlar, İhsan Coşkun Atılgan’ın yazdığı “Erzurum Üstüne” isimli kitapta yer alan “Erzurum Destanı”nda şiirleştirmiş.  Bunun yanı sıra Cevat Dursunoğlu ve Mazhar Müfit Kansu’da bu karşılaşmaya anılarında yer vermişler.

.....

Ağam nereden nereye, kaç günlüktür bu geliş?

-Toros’tan Kop’a doğru anlatması uzun iş.

Rus’tan muhacir gittik, dönüyoruz bu sefer

-Bir kazancın yok muydu çoluk-çocuğa yeter.

Bire yüz veriyordu Çukurova toprağı

Buralar kar kaplıyken, oralar cennet bağı.

Padişahtan rahattık

-Peki, gelişin neden, buraların halini sormadın mı kimseden?

İşittim ki İstanbul’da bir-iki kendini bilmez

Demişler Erzurum başkasına layık.. Dedim gidip bakayım

Kimin malını kime verecek sersemler

Kimin malını kime behey sersemler...

......

Erzurum’un Ilıca kapısında karşılaşılan Mevlüt Ağa, Anadolu bozkırında zaman zaman düşüncelere dalan Mustafa Kemal’i uyandırdı.

Mustafa Kemal, Mevlüt Ağa’nın sözlerinde bir milletin azim ve kararlılığını gördü.

Bu insanlar inanç yüklüydü. Milletine karşı zaten var olan inancı daha da pekişti.

Ve Mevlüt Ağa azmiyle Erzurum’a girildi.

.........

3 Temmuz 1919, Erzurum’un İstanbul Kapısı...

Bütün halk, başta kumandanlar ve yöneticiler olmak üzere birikmiş. Yürekler dolusu sevgi ve coşkuyla karşılanıyor Paşa... 

Karşılayanlar arasında Erzurum Valiliğinden on beş gün önce azledilen Münir Bey, Eski Bitlis Valisi Mazhar Müfit Bey (Kansu) , Müdafaa-yi Hukuk Cemiyeti Başkanı Hoca Raif Efendi, Cemiyet üyeleri Cevat Dursunoğlu (daha sonra merkez delege görevinden istifa ederek yerini Mustafa Kemal’e bırakmıştır) Süleyman Necati Bey, Hüseyin Avni Ulaş ve Kazım Yurdalan gibi seçkin zevat vardır.

Paşa, gece konakladığı evde sabaha kadar uyumaz. Çay ve sigara ile sabahlar.

Günün ilk ışıklarıyla birlikte Kâzım Karabekir Paşa, Mustafa Kemal’e asker selamı göstererek,

“Paşam, ben ve Ordum Emrinizdeyiz !” diyerek bağlılığını bildirir.

İşte o an, Kurtuluş savaşı yarı yarıya kazanılmıştır.

Erzurum’da bulduğu bu olgun, yüce ve coşkulu sevgi ve bağlılık karşında, başlatılacak olan Milli Mücadelenin kazanılacağına olan inancı daha da artar. Geceler boyu toplantılar yapılır. Bu toplantılara Kâzım Karabekir Paşa başta olmak üzere, Paşa’yı karşılayan heyetin yanı sıra Erzurum’a gelmeye başlayan delegeler de katılır.

17-21 Haziran tarihlerinde yapılan ve hemen hemen Erzurum Kongresi kararlarının nüvesini teşkil eden Vilâyet Kongresi kararları tartışılır ve büyük kongreye hazırlık yapılır. Bu doğrultuda görülmesi gereken kişiler görülür, dinlenmesi gerekenler dinlenir, fikirler alınır, kararlar netleşir. Amaç belli, karar kesindir. Milli Mücadelenin başlatılması için, tüm Anadolu’nun Erzurum’dan haykırılan sesi duyması gerek...

Vatanın bağımsızlığı, milletin özgürlüğü yolunda tek çare top yekun silaha sarılmaktır

İşte bu ses bütün Anadolu’da yankı bulur. İnançlı bir önderi yanında bulan Türk Milleti, ona inanır ve onun yanında bütünleşir.

.....

3 Temmuz 1919, Erzurum...

Mustafa Kemal Erzurum’da kongre hazırlığı yapıyor.

Erzurum, vatanın kurtuluşu için bir kongreye hazırlanıyor, geceli-gündüzlü...

Erzurum’da Milli Mücadelenin bayrağı açılıyor.

Erzurum’da Cumhuriyetin temelleri atılıyor...

Mustafa Kemal, o gün Erzurum’dan tüm yurda sesleniyor;

“Milli Mücadele gerçekleşecek. Bu vatanın kurtarılmasıdır. Memleket evlatlarından birini bekliyor. Ben ortaya atılıyorum Bu yolda ölmek var dönmek yok. Saray bize karşı., yaban bize düşman, Anadolu dost... Buna rağmen yok edilebiliriz. Ama kurtulur şerefimiz. Davaya inançlı yüreklerimiz. Gözlerimiz pek, ruhlar ateş, gönüller iman, kurtulacak vatan...”

O gün bayrak olup Erzurum semalarında dalgalanan Millet Egemenliğinin İradesi, bu gün coşkusundan hiçbir şey kaybetmeden dalgalanıyor.

Ve

Cumhuriyeti kuran şehir Erzurum, Kongre ve Cumhuriyet onurunu yaşama ve yaşatma kararlılığını devam ettiriyor...”