Panik bozukluk, hem zihinsel hem de fiziksel olarak kaygı duygusunu kontrol altına alabilme mekanizmasının bozulması halidir. Panik ataklarla seyreder. Bu bozuklukta devamlı olarak kötü bir olayın gerçekleşeceği ya da ölüm beklentisi vardır. Bu beklentiler yoğunlaştığı zaman panik atak gerçekleşir. Panik atak, bir çeşit kaygı nöbetidir ve nöropsikolojik bir durumdur. (Nöropsikolojik: Beynin yapı ve fonksiyonlarıyla bağlantılı olan psikolojik durumlardır.)

Panik bozukluk belirtileri nelerdir?

Dr. G. Meltem Arıkan;”Panik bozukluk çoğunlukla fiziksel bir tetikleyici faktör ile aktif olur ve panik atak hali yaşanır. Bu tetikleyici faktörler bir kalp çarpıntısı, kendine yabancılaşma (depersonalizasyon), nefes darlığı gibi belirtilerdir. Eğer panik bozukluğa yatkınlık söz konusuysa bu küçük başlangıçlar kişiyi fazlasıyla korkutur. Kişi vücuduna odaklanır ve dinler. Bu odaklanma, semptomların daha belirgin ve şiddetli hissedilmesine sebep olur. Böylelikle o dehşet verici panik atak anı başlar.” Dedi.

Arıkan Panik atak belirtileri şunlardırdır diyerek açıkladı;” Göğüs ağrısı, çarpıntı,ellerde, kollarda, ağız kenarlarında uyuşma, karıncalanma (İlk 2 belirti hastanın kalp krizi geçirdiğini düşünmesine sebep olur.) Nefes alamama hissi (Astım krizini düşündürür.) Baş dönmesi, ateş basması, terleme, gerçeklik algısının yitmesi, çevreyi ve kendini değişmiş gibi hissetme, her şeyi bir oyun ve bir yalan gibi görme,kendi bedeninden ayrılıyor gibi hissetme, yabancılaşma, çıldırdığını ya da boyut değiştirdiğini sanma, bayılacakmış gibi hissetme, bu karmaşık belirtiler panik atağın tipik belirtileridir. Bu belirtiler yaklaşık olarak 10 dakika içerisinde bütün vücudu ele geçirir. İlk kez panik atak geçiren kişinin o anda sağlıklı düşünebilmesi mümkün değildir. Tek düşündüğü şey oradan uzaklaşmak ve derhal hastanenin acil bölümüne müracaat etmek olur.”

Panik bozukluk nasıl tedavi edilir?

Dr. G. Meltem Arıkan, panik bozukluk tedavisinde çoğu defa bilişsel ve davranışsal terapi uygulanır diyerek açıkladı;” Eğer kişi çok zor durumdaysa, huzuru ve sosyal hayatı ciddi anlamda etkileniyorsa terapi süreci oturana kadar ilaç ile paralel devam edilebilir. Bilişsel terapide hastalık hakkında detaylı bilgilendirme mevcuttur. Bu hastalık nedir, nasıl gelişir, hangi yöntemlerle kontrol altına alınabilir, durumlara ve tetikleyici faktörlere bakış açısı nasıl değiştirilebilir; hasta bütün bunlar hakkında aydınlatılır. Tetikleyici faktörlerin panik atakla bir bağlantısının olmadığını, tehdit oluşturmayacak şeylerle de bu atakların yaşanabileceğini kişi bu süreçte kavramaya başlar.Davranışsal terapide ise duyarsızlaştırma tekniği uygulanır. Bu duyarsızlaştırma tetikleyici faktörlere karşı olur. Belki bir kapalı ortam, araba ya da sınıf ortamı bir tetikleyici faktördür. Kişilerin bu ortamları düşünerek kendi kendilerini bir atağın içerisine sürüklemesi sağlanır. Atak gerçekleştiğinde ise kişi aslında bu panik atağın kendi zihninden kaynaklı olduğunun farkına varır. Aynı zamanda kişi telkin de edilir. Böylelikle tetikleyici faktöre karşı duyarsızlaşma gerçekleşir. Atak anlarının hafif şekilde atlatılması için nefes alma egzersizleri ve rahatlama teknikleri de öğretilir. Negatif düşünceler belirlenir ve çeşitli yöntemlerle onların pozitife çevrilmesi sağlanır.Terapilere ek olarak doktor kaygı giderici ve kalp ritmini düzenleyici ilaçlarla ya da antidepresanlarla terapi sürecini yürütebilir.”