TEMA Vakfı Yalova İl Temsilcisi Faruk Tezcan, gazetemize yaptığı yazılı açıklamada, ‘ 20 yılı aşkın süredir dörtte üçü şiddetli ve çok şiddetli erozyon tehdidi altında olan topraklarımızın, erozyon ve çölleşmeden korunması adına bilinçlendirme çalışmaları yürüten TEMA Vakfı, 17 Haziran Dünya Çölleşmeyle Mücadele Günü’nde, Türkiye nüfusunun dörtte üçünün artık kentlerde yaşadığına ve kontrolsüzce artan nüfusun ihtiyaçlarının, plansız kentleşme ile birlikte doğal varlıkların üzerindeki baskıyı arttırdığına dikkat çekti.

   Ayrıca, erozyon, ormansızlaşma gibi düzeltilebilir çölleşme nedenlerinin yanı sıra topraklarımızın hızla yapılaşmaya açılması ve ormanlarımız, sularımız, sulak alanlarımız gibi doğal varlıklarımızın hızla tüketilerek, geri dönülemeyen ve düzeltilemeyen kalıcı çölleşme sorunlarına yol açtığı ifade edildi’dedi.

Büyük kentler kendi kaynakları ile kendi ihtiyaçlarını karşılayamaz hale geldi

        Tezcan, ‘Büyük kentlerin, artık kendi kaynakları ile artan nüfusun ihtiyaçlarını karşılayamaz hale geldiğini, kontrolsüz ve çarpık kentleşmenin toprak kaybı ve özellikle atıklar nedeniyle suyu, toprağı ve havayı kirlettiğini ifade eden TEMA, bu durumun örneğin, başka ekosistemlerin, canlıların, havzaların, kentlerin hakkı ve ihtiyacı olan suya el konulup kilometrelerce ötelerden kentlere taşınmasına kadar vardığının altını çizdi. Dünya'daki suların sadece % 2,5’inin içilebilir temiz su, bu suyun da %1'inden azının insanlar ve ekosistemler için kullanılabilir durumda olduğunu vurgulayan TEMA, ülkemizin de içinde bulunduğu kurak ve yarı kurak iklim kuşaklarının, su kıtlığı açısından en hassas alanlar olduğuna, su varlığındaki azalmanın da kaçınılmaz olarak çölleşmeyi tetiklediğine işaret etti’dedi.

 

Büyük Ölçekli Projeler Katılımcılık İlkesi ile Hayat Geçmeli

     Tezcan, ‘İnsan kaynaklı iklim değişikliğinin etkisi ile ülkemizin bulunduğu coğrafyada çölleşme tehlikesinin büyük olduğunu belirten TEMA Vakfı, özellikle madencilik ve enerji ihtiyacının karşılanması için ülke genelinde başlatılan HES, baraj, nükleer ve termik santral gibi yatırımların etkilerinin yeterince araştırılmadan ve bölgede yaşayanların fikri ve onayı alınmadan uygulandığını söyledi. 3. Köprü, 3. Havalimanı, Kanal İstanbul gibi büyük ölçekteki projelerin geniş kapsamlı araştırma ve katılımcılık ilkesi ile uygulanmasının gerekli olduğunu söyleyen TEMA Vakfı, insanın da bir parçası olduğu doğaya, telafisi olmayan zararlar vermeye kimsenin hakkı olmadığına dikkat çekti.

 

Suyu Varlık Olan Su Yasasına ve Arazi Kullanım Planlaması’na İhtiyacımız Var

TEMA Vakfı, 17 Haziran Dünya Çölleşmeyle Mücadele Günü’nde kanun ve yönetmeliklerimizin su varlığımızı korumak için yeterli olmadığına, ülkemizin suyu kaynak olarak değil varlık olarak tanıyan, yaşam için vazgeçilmez bir hak olduğunu kabul eden ve tek elden yönetecek bir Su Yasası’na her zamankinden çok ihtiyacı olduğunu bir kez daha hatırlattı. Vakıf, ayrıca topraklarımızdan yetenekleri doğrultusunda faydalanmamızı ve korumamızı sağlayacak Arazi Kullanım Planlaması çalışmalarının da biran önce tamamlanması gerektiğinin altını çizdi. Toprak yaşamdır ‘dedi.