Seçmenin 1 kez hata yapacağını, 2. kez asla aynı hatayı yapmayacağını ifade eden Salman, ‘Yolun sonu görünmüştür, Yakup Koçal artık siyasi bir meftadır. 29 Ekim Cumhuriyet Bayramına tam 1 hafta kaldı. 90. yıldönümü kutlanacak olan bu en anlamlı bayramda, CHP Grup Başkanvekili ve Milletvekilimiz Muharrem İnce tarafından bir Cumhuriyet Yürüyüşü gerçekleştirilecek. Bunun ayrıntılı bilgisi kendisi tarafından sizlere verilecektir. Cumhuriyeti kuran partinin Grup Başkanvekili ve Milletvekili olarak Sayın Muharrem İnce'nin, geçmiş yıllarda da düzenlediği yürüyüşün benzersiz olması Cumhuriyetin kazanımlarının değerini en iyi bilenlerden ve yaşayanlardan biri olduğu için, demokrasi rejiminin milyonlarca yılmaz savunucularından birisi olduğu için, Türkiye Cumhuriyetinin varlığına ve ilelebet devamına inanan kitleleri peşinden sürüklemesi doğaldır. Ancak aynı gün, arkasında sadece bireysel siyasi çıkardan başka düşünce olmayan yapay bir yürüyüş gerçekleştirileceği bilgisi bana ulaştı.  Bu yürüyüşü yapmayı düşünen kişi, aday adaylığını 29 Ekim'de açıklayacağını sizlerin kanalıyla kamuoyu ile paylaşan Yakup Koçal'dan başkası değil. Bu filmi Yalova daha önce gördü. Filmin baş aktörü Yakup Koçal aynı filmi yeniden vizyona sokmak istiyor’ dedi.

     Salman,’İnsan siyasi ikbali için Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş gününü kullanır mı? Yakup Koçal'sa kullanır. Henüz bir önceki yürüyüşünde insanları AK Parti'ye karşı kışkırtarak kandıran, Cumhuriyet Bayramında peşinden yürüten kendisi değil miydi. Şimdi ne değişti? Unuttuğu çok önemli bir nokta var. Cumhuriyeti ve Cumhuriyet Bayramı'nı kullanmayı alışkanlık haline getirmeye çalışsa da halkı ancak bir kez kandırabilir. Bu kez bırakın Yalova halkını, AK Parti'yi bile kandıramayacak kendisini aday dahi gösterilmeyecektir. Neymiş efendim, 'Hizmet için AKP'ye geçmeye mecbur kalmış',  bu mağdur edebiyatı ile Yalova seçmenini yani Türk halkını bir kez daha kesinlikle aldatamazsın. Halk mağduru sever ama aldatılmayı hiç sevmez. Hele ikinci kez bunu yapmaya kalktığınız da o yüce Türk halkı eline geçen ilk fırsatta tokadı vurarak gereğini yapar.  Bunun AK Parti'de farkında. 'Dükkan için de dükkan' misali, 'Parti içinde parti' gibi çalışmaya başladığını bırakın AKP'lileri sağır sultan bile duydu. Aday yapmayacaklarını tahmin eden Koçal güç gösterisine sarılarak adaylığı zorlamak derdinde. Bu nokta siyasetin gereği olarak görülebilir. Ancak ve ancak zamanında Bulgaristan'da Jivkov'un soydaşlarımıza yaptığı zulümün benzerini,  sen siyasi çıkarın uğruna belediye personeline yapmaya kalkarsan bunun bedelini ödersin.

   Soruyorum belediyenin maddi ve manevi tüm olanaklarını siyasi ikbalin uğruna kullanmak vicdanına sığıyor mu? Müslümanlıkla örtüşüyor mu? Kullanırken baskı, dayatma, tehdit ve korkutma gibi belden aşağı yöntemlere başvurmak insanlıkla bağdaşır mı? Ekmek kutsaldır. Çalışanlarının ailesine götürdüğü ekmekle oynamak, bunu tehdit unsuru yapmak günah değil de nedir?

Yine soruyorum, Yakup Koçal'ın amel defterinde günahın karşılığı nedir gerçekten çok ama çok merak ediyorum. Belediye çalışanları mesajlarla yıllardır siyasi toplantılara, yürüyüşlere ve etkinliklere katılmaya zorlanıyorlar. Okul öğrencileri gibi yoklama tehdidi ile muhatap ediliyorlar. Çalışanın kendisinin bu siyasi faaliyetlere gelmesi yetmiyor, 10 kişi daha getirmezsen işinden olursun dayatması ile karşı karşıya bırakılıyorlar. İnsan da biraz Allah korkusu olur. Çalışanlar korkuyor. Neden mi; sadece işlerini kaybetmekten, ekmeklerinden olmaktan değil,  Ne demişler, 'Kork Allahtan Korkmayandan' En fazla bunun için korkuyorlar. Bence Sayın Yakup Koçal'da siyasi ikbali uğruna her şey mubah.  

Bir haftadan beri belediye personelinden telefonlar alıyorum. Sokakta karşılaştığımız da benimle konuşmaktan dahi çekinenler var. Ben bu insanları yıllardır yakından tanıyorum. Korkularının benimle görünmekten, görüşmelerinin bilinmesinden ve duyulmasından kaynaklı olduğunu çok iyi biliyorum. Bırakın çalışanları, yakınlarının dahi benimle görünmeleri ve ofisime girmeleri yönünde tehdit edildiği bilgisi bana ulaşıyor. Sonuçta Yalova iki oda bir salon küçük bir yer. Hiçbir şey gizli kalmıyor. Siyaseten belediye ve şirketlerine işe alınanları bir tarafa koyuyorum. Sözleşmeli çalışanlar işten çıkartılmakla, kadrolular sürgün edilmekle uyarılıyor. Allah aşkına bu hangi etik değere sığar. Hangi insanlık erdemine karşılık gelir. Bu nasıl bir vicdandır.

Ve son olarak diyorum ki:  İnsanların hür iradesine pranga vuran bu zihniyetin, tehlikesinin ve tehlikenin büyüklüğünün Yalova artık farkında. Seçmen 1 kez hata yapar, 2. kez asla. Yolun sonu görünmüştür, Yakup Koçal artık siyasi bir meftadır’dedi