Basın mensuplarına, kendinden bahseden YTSO Başkanı Tahsin Becan, ‘Ben 1980 yılında Yalova’ya geldim. İlk orta lise tahsilimi Gümüşhane’de yaptım. Üniversiteyi Trabzon’da Karadeniz Teknik Üniversitesi’nde İnşaat Fakültesi’nde tamamladım. İnşaat mühendisi olarak rahmetli Orhan Kurt zamanında belediyeye müracaatım olmuştu. Ama doğrusu daha sonra da rahmetliyle bir sohbetinde konuşmuştum. Senden Allah razı olsun dedim senin tavrın yüzünden belediyeye girmekten vazgeçip serbest hayata atıldım. Köprü başında ufacık bir dükkanda elektrik malzemeleri ve tek tek beyaz eşya sattım.

     At arabasıyla buzdolabı taşımaya çalışırdım. Kaç kez Fatih Caddesi’nde at şahlanıp dolabı asfalta düşürdüğüm günleri ve dişimle tırnağımla geldiğim bu yolları hiç unutmuyorum. Beyaz eşya mobilya derken 2000 yılından beri tekel ürünleri toptan dağıtım ve inşaat işi yapıyorum. Tekel dağıtım işini yaparken tüm esnafın derdini yakinen biliyorum. Yalova Orhangazi Gölcük interlantında ticaretin parametrelerini biliyorum. Maalesef Yalova ileri gideceğine diğer bölgelere bakıldığında geriliyor. Tüm bunları bildiğim için bir nebze faydam olursa ne mutlu bana diye yola çıktım’dedi.

    Çekişmeli heyecanlı ve demokratik bir seçim süreci geçirdiklerini söyleyen Becan, ‘Gönül isterdi ki, bazı dostlarımızla kırgınlıklar yaşanmasın. Seçim öncesi verdiğim bir demeçte bu kırgınlıkların tamamen seçim sisteminin yanlış olmasından kaynaklandığını dile getirmiştim. Tüm siyasi seçimlerde, esnaf odaları seçimlerinde yönetim listesi belli olarak yola çıkılıyor. Bizde de aynı sistem olsa hangi renkle girdiysen topyekûn ya kazanırsın ya kaybedersin’dedi.

     Odadan hizmet alma anlamında ve en önemlisi iş adamlarının birbirine düşmemesi bakımından sağlıklı olan seçim sisteminin bir an önce tüm Türkiye’de değişmesi gerekmektiğini vurgulayan Becan, ‘ Ayrıca odaya borcu olan olmayan her üyenin de oy kullanma hakkı olmalıdır. Bu da birçok söylemleri ortadan kaldıracaktır. Çünkü öyle üye var ki odanın çalışmasından memnun değil bu yüzden aidat ödemiyor. Ama aidatını ödemediği için oyunu kullanarak istediği yönetimi getirme hakkı elinden alınıyor. Bunların değişmesi lazım. Tabi ki tüm bunlar TOBB’un alacağı kararlar ve düzenlemelerle olacak şeyler. Temennimiz bir daha ki seçimlerde bunlar değişirse bu kadar kaos olmasının önüne geçilir. Ben her zaman yaşanan problemlerin kaynağında ne yatıyor buna bakar bunu çözmeye çalışırım burada da sebebin bu durumların olduğuna inanıyorum.

Evet ben 12 yıldır üç dönem seçime kırmızı listeyle hazırlanıyorum. Renkler kimsenin güdümünde değildir ama bu kırmızı renk bize yapıştı ve çıkmıyor. 1. Seçim döneminde ben gıda grubunu temsilen meclise girdim fakat grup arkadaşlarımın çoğunluğu tutturamadı. 2. Dönem seçimlerde ise çalıştığımız ekip içinde 3 adet başkan adayı vardı. Gruplardan çıkınca bir şekilde gerekeni yapacaktık. Ama o seçimde de maalesef ilk seçim gibi oldu grup arkadaşlarım girdi ben meclise giremedim. Fakat diğer arkadaşlarla çoğunluğu sağlayamadığımız için tek bir kişi etrafında toplanıldı ve hiçbir çalışması emeği olmadığı halde kendisine altın tepsiyle sunuldu. Bu anlamda da mutluyuz geçen dönemde de odanın bir hayli çizgisi değişmiş, kurumsallık yolunda ciddi adımlar atmış ve çok emek sarf edilmiştir. Ben bizden önceki yönetimi tekrar kutluyorum. Benim bu anlamda ters bir söylemim ne geçmişte olmuştur nede gelecekte olacaktır’dedi.

      Becan, ‘Bu seneki seçimlere gelince kırmızı zaten benim 3 dönemdir liderliğini yaptığım bir renkti. Adaylık düşünceme gelince zaten bu yeni bir şey değil 3 dönemdir vardı. Fakat bu seçim öncesi biz konuşurken çalışmaları hep beraber yapacağımızı ve sonunda ikimiz karşı karşıya kalırsak birbirimize saygı duyup destek vereceğimizin sözü verdik. Öncelikle seçimin 9 Mayıs öncesi çalışmalarında oldukça yorucu ve eforlu bir çalışma yaptım. Hem kendi grubuma hem kırmızı listeden diğer arkadaşların gruplarına elimden gelen tüm desteği var gücümle verdim. Onlar da bana destek verdi. Sonuçta 9 Mayıs’ta seçimlerde en zor grupta olan biri olarak 3 başkan adayının yarıştığı gruptan listemle çıkma başarısını açık ara sağladım. Şunu da belirtmeden geçemeyeceğim. Ben 3 dönemdir seçimle uğraştığım için seçim bahçesinde koltuktan hiç kalkmadan oturarak seçimin alınamayacağını biliyorum. Oysa ben sabah 9’dan akşam 5’e kadar Yalova Lisesi bahçesi önünde hiç oturmadım ayakta durdum sadece hangi gruba oy verirse versin tüm oda üyelerine hoş geldiniz dedim ve özellikle kendi grubumdan gelenleri de tanıdığım için hoş geldin diyerek sarıldım. Eğer üyelerimizin elini sıkmayıp oturmak maharetse bu takdiri de kamuoyuna bırakıyorum.

    9 Mayıs’tan sonraki bir haftalık süreç gerçekten tüm meclis üyelerini ve Yalova’yı zorladı. Cehennem gibi bir süreçti. Evet seçimler 9 Mayıs’ta çok demokratik çok seviyeli çok düzgün oldu. Ama kırmızılarda 3 grup daha kazanmamız işten bile değildi. Eğer lidersen kendini de sorgulaman gerekir. Defalarca düzgün bir toplantı salonunda 3-4 gece toplanıp birbirimizin gruplarına çalışma yapalım dediysem de bunu başaramadım. Benimde bir kez katıldığım içki içilip yemek yenen mekânda müşterilerle beraber maalesef toplantı yaptık. İşte toplantının sonucu avucumuzdaki 3 grup kimi kurayla kimi 3-5 oyla kaybedildi.

    Zira o bir haftalık süreçte herkes bir şey söyledi. Olaya siyasiler karıştı dendi şu dendi bu dendi. Bunları bence konu yapmaya bile gerek yok. Bizler nasıl birinden oy isterken onun tanıdığını bulup yardımcı olmasını istiyorsak bu durumunda ondan çok bir farkı yok. Eğer seçim sistemi başta söylediğim gibi olsa zaten bu polemiklerin hiçbiri de olmayacaktı. Tabi ki kulisler sürdü bazı arkadaşlar hür iradesini kullandı istediği grubu destekledi ama bazı arkadaşlar iş ilişkilerinden dolayı baskı gördü. Tabi bunlar çok çirkin şeyler ekmek parasıyla uğraşmak kimseye yakışmaz. İnşallah sadece duyumdur gerçeklik payı yoktur’dedi.

     9 Mayıs’tan sonraki kulis çalışmaları sırasında kırmızı listedeki arkadaşlarla sık sık toplanıldığını söyleyen Becan, ’Çoğunluğu sağlamak adına hepimiz yeminler ettik sözler verdik buna ben ve grubum da dâhil. Kırmızı rengin dışındaki kazanan meclis üyesi arkadaşlarımdan her gün defalarca telefon alıyordum. Çık aday ol yanındayız. Eğer çıksaydım kırmızı içinde de beni destekleyen arkadaşlarım vardı açık ara yine başkan oluyordum. Bunu bildiğim halde verdiğim tek cevap; “Ne olursa olsun çıkmam arkadaşlarımı yolda bırakmam” oldu. Çıksam da kırmızı liste içinden anlaşarak çıkarım. Kendileriyle birebir defalarca konuştum. Nedenini bilemediğim beni de gruptan çıkmada zorlayan kendilerine bir tepki vardı. Bu tepkinin de azaltılması adına yer değişmemizin gerektiğini kamuoyunun böyle bir baskısı olduğunu anlatmaya çalıştım. Yoksa benim öyle çok koltuk sevdam olsaydı 9 Mayıs seçiminden hemen sonra adaylığımı açıklardım. Böyle bir şey yapmadım. Tam tersine bir basın toplantısında meclis başkan adayınız kim sorusuna bana danışmadan Tahsin Becan diyerek, o kimliği de bana o an yapıştırmış oldu. Kendilerinin saf olduğunu söylüyorlar, bunu da herhalde o saf duygularla yapmıştır diye düşünüyorum.

Rahmetli Selçuk Ergin, çok sevdiğim takdir ettiğim bir insandı. Yıllar önce sırf onun ricası üzerine milletvekilliğine aday olacağı için ben de ona destek oluyorum diye CHP yönetiminde çalıştım. Ama rahmetli Selçuk Bey geri çekilince Sayın Muharrem İnce adaylığını koymuştu kısmet öyleymiş. Eğer çok koltuk meraklısı olsaydım CHP’den değişik kademelerde defalarca aday olurdum.  Ben siyaseti seven bir yapıda değilim. Ben her görüşe eşit mesafede kalmayı becerebilen ve hep doğruların arkasında gitmeyi onur meselesi yaptım yıllardır. Ayrıca hiçbir zaman bunu özellikle söylüyorum AKKÖK grubuna karşı olmadım. Öyle bir söylemimde yok ve tüm kısım müdürlerine saygı duyuyorum ve her zaman doğru yapılan şeyler olduğu sürece onların bir adım yanındayım ve destekliyorum’dedi.

        Becan, ‘Evet, eski yönetim kurulu başkanıyla tüm bunları konuşunca sağ olsun ikna olduğunu söyledi tamam yer değiştirelim dedi ve kırmızı listeden 8 arkadaşla da bunu paylaşalım istedi, toplantı yaptık. Oradaki arkadaşların bir kısmı doğal olarak kendilerini destekledi bir kısmı da beni. Baktım ki bir çoğunluk kararı yok o andan toplantıyı durdurup bu konuşma burada yapılmadı sayalım dedim çünkü kırmızı listedeki diğer arkadaşlarında kafası karışsın istemedim. Ve geldik son güne kahvaltıya gittik hepimiz Cuma sabahı orda güzel bir kahvaltı yaptık konuştuk sorun yoktu.

        Saat 13 gibi kendileriyle konuştuğumda yönetimi yapmakta zorlandığını söyledi. Ben aynen kendisine şunu söyledim. Sen başkan değil misin git ticaret odasına kapat kapını kendine göre listeni yap. Zaten herkes de Cuma namazına gidecek. Bende saat 2 de yanına gelir son şekline beraber bakarız dedim. Kaldı ki bunu yeni söylemedim 1 ay önce de söylemiştim. Benim yanımda birebir çalışan zor bir grupta 2 başkan adayını devirmemde çok büyük emeği olan şu an bile ayaklarının altında yol yürümekten yaralar olan Kuyumcular Derneği Başkanı Okan Güner’i yönetime yaz dedim. Diğerlerine karışmıyorum dedim. Nasıl istiyorsan öyle yap dedim ve ayrıldım. Saat 2 de odaya yanına gittim sadece ikimiz vardık. Morali bozuk biçimde bana yönetimde kaos var dedi. Seçime 2 saat kala yönetim listesi yaparsan kaos olması çok normal tabi. Şöyle bir bakıyım dediğimde Okan Güner, dışarıda kaldı dedi.

Tüm bunlar sadece fikirdi, yap anlamında hiç bir şey demedim. Ben sadece meclis başkanı olarak zor bir gruptan çıkan biri olarak ve bu kırmızı renge emeği olan biri olarak tek bir arkadaşım Okan Güner’i yönetime yaz dedim. Tüm istediğim bu oldu ve dedi ki sen bana bir fedakarlık daha yap Okan’ı koymayalım bende madem kazanamama riski var madem kaos var ben seni tamamen rahatlatırım. Ben arkadaşımı yarı yolda hiç bırakmadım bırakmam da. Sen beni meclis başkan adayı yazma Okan’ı da yönetime yazma bizi dışarıda bırak düz meclis üyesi yap ama sakın tedirgin olma dedim. Biz 3 arkadaş yine kırmızı oyumuzu emin olman için açık atacağız. Başka bir çözüm bulabiliyorsan da lütfen sen kendin ayarla.

Nasılsa tokmak kendisinde ya. O da başta bir gaf burası bizim şirketlerimiz değil ki davul tokmak sallayıp  bana itaat et diyelim. Burada 34 meclis üyesi hepsi eşittir ve aynı hakka sahiptir. Hiç kimse kimsenin elemanı falan değildir. Ben ayrıca seçim öncesi 34 meclis üyesini çağıralım bir ön yoklama yapalım ben ona da razıyım demiştim. Evet fazla uzattım biliyorum. Saat 2.15’te karşı cafe’de 3 arkadaşımla oturduk kritik yaptık. Okan arkadaşım çok üzüldü ve abi sen meclis başkanlığını benim için bırakırsan ben vicdan azabı çekerim beni yazmasın sen meclis başkanı kal dedi. Beni de zorlayınca tekrar odaya geldim seçime 5 dakika var. Yanına oturdum seçim başlamak üzereydi listeleri ne yaptınız dedim. Aldığım tek cevap listeyi hazırladık seçim kuruluna verdik. Cemil Demiryürek meclis başkan adayı dedi ve seçim başladı. Tabi ben orada hangi arkadaşımın meclis başkan adayı olması değil. Beni üzen ve sinirlendiren en büyük desteği verdiğim halde 10 dakika kala bile olsa son durumu bir telefon açıp bana bildirme saygısını bile göstermedi. Ben bunu hak etmemiştim.  O üzüntü ve sinirle o dakika arkadaki diğer listedeki arkadaşlara geri döndüm hala beni destekleyecekseniz adayınızım dedim ve hemen orada liste hazırlandı ve seçime katıldım. Tüm bunlar oda kamera kayıtlarında vardır incelenebilir. Sonuç tek oy farklı kazandım.

Evet aynı günün akşamı eşim bile benim sarf ettiğim o çirkin kelimeyi kınadı. Ben zaten basın toplantımda bununla ilgili özür dileyecektim o an ben sevinç yaşamadım olabildiğince üzgün stresli ve gergindim.  Herkes gibi bende hata yaptım benim kırmızı listeden olan diğer arkadaşların hiçbiriyle bir sıkıntım yok ki. Ben onları onlar beni yarı yolda bırakmadı. Benim sözüm zaten onlara değildi. Ama kırmızı listedeki o arkadaşlarımın tümünden özür diliyorum. Benim kırgınlığı maalesef stratejik hataları yönünden kırmızı listeye kaybettiren kişiyle ilgilidir.

Ayrıca bir şey daha söylemeden edemeyeceğim. Ben şirketimde benden mal alan her esnafa aynı mesafedeyim. Bunun cirosu düşüktür. Onun fazladır ayırmam. Hepsi benim müşterim, velinimetimdir. Bunu neden söylüyorum buradaki 33 meclis üyesi arkadaşım ne ciro yaparsa yapsın kaç liralık çek keserse kessin hepsi Yalova’nın değerli iş adamlarıdır. Ve hepsinin klası kendine göre farklıdır’dedi.

        Becan, ‘Sayın Rifat Hisarcıklıoğlu sadece benimle görüşür kimseyle görüşmez söylemi de çok yanlıştır. Sayın Hisarcıklıoğlu bildiğim gördüğüm kadarıyla çok mütevazi sevilen ve herkesle görüşen ve yine biliyorum ki meclis üyesi arkadaşlarımızın içinde ailece de görüştüğü kişiler vardır.

     Evet, sonunda Salı gününe geldik. Ben ticaret odasın sekreteri Taner beyi aradım. Eski başkan ve yönetim kurulu ile görüş dedim bir devir teslim töreni yapalım. 4 yıllık güzel çalışmalardan dolayı kendilerine teşekkür edelim. Kucaklaşalım. Fakat gelen cevap onlarla görüşmek istemiyorum oldu. O anda şirkette oturuyordum tesadüf Birol Önderoğlu ve Muhammet Sarıoğlu yanımdaydı. Birol bey, bana o senin eski dostun ailece de görüşüyorsun bizzat ara seni kırmaz dedi. Bende aradım cep telefonundan maalesef aldığım cevap ben böyle birini tanımıyorum oldu. Takdiri kamuoyuna bırakıyorum. Yine buradan kendilerine emeklerinden dolayı Yalova adına teşekkür ediyorum’dedi.

          Becan, ‘Bende Yalova Ticaret ve Sanayi Odası başkanı sıfatıyla Akkök şirketler grubunun tamamını tanıyorum seviyorum sayıyorum ve tüm birim müdürlerinin  her zaman yanında doğru yapılan her şeyi Yalova adına Türkiye adına desteklemeye söz veriyorum. Ama tek bir müdürünüz var ki bana özür borçlu olsa gerek.

Ben ve yönetim kurulum bu 4 yıllık görevde tüm siyasi partilere, tüm kamu kuruluşlarına eşit mesafede aynı sevgi anlayışıyla Yalova’ya bir şeyler katabilme adına elimizden ne geliyorsa onu yapacağız. Şu an o ‘SİYAH BEYAZ FİLM’bitti. Bence bakın kırmızı-yeşil-beyaz-sarı tüm liste bir aradayız. Tam bir mozaik ve tam hizmet.

Şimdi RENKLİ BİR FİLM BAŞLIYOR’dedi.

Haber Foto: Gamze Yüksel