TEMA Vakfı, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın, Atatürk Bahçe Kültürleri Merkezi’ne ait tarım arazisinde yapılaşmaya izin vermekten vazgeçmeye ve çok geç olmadan bu yanlışı düzeltmeye çağırdı.”

 
Yalova’da yürüttüğü bilimsel araştırmalar ile 60 yılda ülke tarımına 100’den fazla üstün verimli yeni tohum çeşidi kazandıran Atatürk Bahçe Kültürleri Merkezi’nin birinci sınıf tarım arazisi olan topraklarının 3.000 m2’lik bölümü daha yapılaşmaya açılıyor. 
Sadece ülkemizde değil, dünya genelinde tarım yapılan toprakların yapılaşma tehdidi altında olduğuna dikkat çeken TEMA Vakfı, üstün kamu yararının tarım alanlarımızın korunmasını öncelikli kıldığını ve gıda güvenliğimizin teminatı olan tarım alanlarımızın bu şekilde yok edilmesinin endişe verici olduğunu açıkladı. 
Toprağın üretilemeyen bir varlık olduğunu ve tarım yapılabilmesi için gereken ortalama 40 cm toprağın binlerce yılda oluştuğunu ifade eden Vakıf, istenirse Yalova’da Atatürk Bahçe Kültürleri Merkezi’ne ait tarım arazisi dışında yapılaşmaya açılacak alan bulunacağının altını çizdi. 
 
Toprağı korumanın sürdürülebilir yaşama sahip çıkmak anlamına geldiğini belirten TEMA Vakfı, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nı Atatürk Bahçe Kültürleri Merkezi’ne ait tarım arazisinde yapılaşmaya izin vermekten vazgeçmeye ve çok geç olmadan bu yanlışı düzeltmeye çağırdı. 
Atatürk Bahçe Kültürleri Merkezi’nin tarım alanı olmasının dışında çok ihtiyaç duyulan tarımsal araştırmalar yapan bir bilim merkezi olduğunu ifade eden Vakıf, bir bölümü hâlihazırda yapılaşmaya açılmış bu arazinin her gün biraz daha yok edilmesinin gıda güvenliğimiz açısından büyük tehlikeler içerdiğinin altını çizdi. 
Tarım topraklarının sadece karnımızı doyurmadığını, sanayinin de üretim için ihtiyaç duyduğu hammaddeyi ürettiğine işaret eden TEMA Vakfı, tarım topraklarımızın korunmasının hayati öneminin bir kez daha altını çizdi. 
 
Atatürk Bahçe Kültürleri Merkez Araştırma Enstitüsü’nün 3.000 m2’lik birinci sınıf tarım arazisi 1989 yılında yine yapılaşmaya açılmak istenmiş ancak bu talep üstün kamu yararı olmadığı gerekçesiyle Danıştay kararıyla (6. Daire 1989-2086) reddedilmişti.