İlk, orta ve lise öğrenimini Eskişehir'de tamamlayan Dr. Gülnur Mert, daha sonra Kütahya SSK Yoncalı Fizik Tedavi Hastanesinde çalışma hayatına başladı. Samsun 19 Mayıs Üniversitesinde lisans tamamlayan Dr. Gülnur Mert, Beykent Üniversitesinde Yüksek Lisans daha sonra da Yakın Doğu Üniversitesi'nde işletme yönetimi üzerine doktorasını tamamladı. Hayatının eğitim süreçlerinde sürekli yenilikçi olma yolunu seçen Dr. Gülnur Mert, Kütahya'da Onkoloji servisinin kurulmasına öncü olmuş. 

Kütahya'da onkoloji bölümünün kurulmasının ilk mimarı olan Dr. Gülnur Mert, Onkoloji hastalarının önceki yıllarda Kütahya'dan Eskişehir'e gidip zor şartlar altında muayene olduğunu belirtti. Hastaların bu zor sürecini ortadan kaldırmak için, Onkoloji eğitimi aldığını ifade eden Dr. Gülnur Mert, halkın bu tedaviyi bulundukları ilde almaları için gerekli çalışmaları yaptı.

Dr. Gülnur Mert, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün, ‘Burası geleceğin su şehri olacaktır’ sözleri ile onurlandırdığı ve konaklamalı misafirler kadar, günübirlik ziyaretçiler tarafından da kullanılan T.C. Sağlık Bakanlığı Yalova Termal Kaplıcaları İşletme İdaresi bünyesindeki tesislerin müdürü olarak Temmuz ayı ortalarında ataması yapıldı.

Mert, ‘Termal Kaplıca suyu hep zirvede’

Gazetemize açıklamalarda bulunan Dr. Gülnur Mert, 1911 yılında, Roma'da yapılan kaplıcalar arası yarışmada; ‘Suları En Şifalı Kaplıca’ unvanının, Yalova Termal Kaplıca suyuna ithaf edildiğini belirterek, böylesine mükemmel bir tesiste çalışmanın heyecanı ve mutluluğu ile sözlerine başladı.

Dr. Gülnur Mert, ‘Elimizde 1911 yılında Roma'da yapılan yarışmada bir altın madalyamız var. Bu bizim kalite anlamında ölçümüz. O yıldan sonrada yapılan herhangi bir yarışmada bizi geçen ve altın madalyayı elimizden alacak bir su tespiti daha olmadığı için biz hala zirvedeyiz’ dedi.

Termal suyunun içilebiliyor olasına da dikkat çeken Dr. Gülnur Mert, Yalova Termal suyunun hem tedavi amaçlı, hem de içmece amaçlı kullanılıyor. Dünyadaki termal sularını araştırdığınız zaman kaplıcaların içinde dıştan eklemeler vardır. Bunlar SPA merkezleri, güzellik kürleri, çamur tedavisi ve detoks tedavisi olabilir. Alternatifler devam eder gider ve bunun sonu bir yönde estetik ve güzelliğe dayanır. Ancak, Yalova Termal Kaplıcaları'nda tamamen doğallık söz konusu. Göz suyu, mide suyu, ayak suyu tamamen doğal. Dıştan bir müdahale veya ek kimyasallarla, pazar haline getirdiğimiz bir şey yok. Bu sular kaynatan direk kullanıma veriliyor" ifadelerini kullandı.

Mert, ‘Yeteri kadar tanıtım yapılmadığını düşünüyorum’

Göreve gelmeden önce Termal'in varlığından haberi olduğunu, ancak nasıl bir yer olduğunu bilmediğini söyleyen Dr. Gülnur Mert, Yalova Termal Kaplıcalarının yeterince tanıtılmadığını dile getirdi.

Dr. Gülnur Mert, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, ‘Görev yazısını aldığımda, Termal'in varlığını bilen ancak nerede ve nasıl bir yer olduğunu bilmeyen biriydim. Bursa'da yaşıyor olup da, böyle bir yeri gözden kaçırmak belki benim hatamdan dolayı belki de, yeterli tanıtımın yapılmamasından kaynaklamış olabilir. Burada iki farklı kanal ortaya çıkıyor. Öncelikle bunların sorgulanması gerekir.  Ben buraya geldikten sonra, saha çalışmalarımda anladığım kadarıyla Yalova Termal biliniyor fakat nasıl bir yer olduğuyla ilgili bir fikri olan yada bir bilgiye sahip olan çok fazla kişi yok. Bu nedenle vardığım ön kanı, tanıtım konusunda bir takım sıkıntıların yaşandığı doğrultusunda" dedi.

Mert, ‘Termal her şeyden önce bir emanet’

Yalova Termal Kaplıcaları'na ilk adım attığı günü unutmadığını ve Termal'in bitki örtüsüne, tarihi dokusuna ve mistik havasına hayran kaldığını söyleyen işletme müdiresi Dr. Gülnur Mert, ‘Termal her şeyden önce hepimize emanet. Yalova Termal Kaplıca Tesisleri’nin; Bizans, Selçuklu ve Osmanlı kültürlerinin esintilerini barındırıyor. Termal bir milli servet ve mili bir emanettir.Sağlık Bakanlığı'nın burada devlet olarak kendini hissettiriyor olması aslında kalıcılığının ifadesidir’ dedi.

Mert, ‘Önce iç turizm’

Şu an için, iç turizmin canlanması gerektiğini söyleyen Dr. Günnur Mert, ardından sağlık turizmine geçişin daha kolay olacağını söylerek; ‘Şuan iç turizmde Termal kullanılıyor değil. Önce iç turizmde Termali kullandırmak lazım. Var olan müşteri potansiyeline baktığınızda yaz döneminde Arap turistin, daha sonrada Rusların ve sırasıyla; Bulgaristan, Ukrayna, Moldova kaynaklı devam eden bir müşteri potansiyelimiz var. Ancak ben önce kendi insanımızdan başlama taraftarıyım. İç turizmi burada hızlandırabilirsek, daha sonra sağlık turizmine geçiş daha kolay olur. Dışa açılmadan önce, bence ilk deneme içeriden başlamalı"

Mert, ‘Doluluk oranımız, % 65'i geçemedi’

3000 dönümlük bir alana sahip, 1080 dönümü yerleşke olan ve 147 personeli bulunan tesislerde  2017 verilerine göre doluluk oranının, % 65'i geçmediğini dile getiren Dr. Gülnur Mert, 15 Temmuz hain darbe girişiminin ve Orta Doğuda yaşanan olayların turizm sektörünü olumsuz yönde etkilediğini söyledi.

Ayrıca, 3000 dönümlük bir alanın kontrol altında tutulmasının zor olduğuna da değinen Dr. Gülnur Mert, "Atıl vaziyette olan ve tetislerimiz çok fazla. İşletmede, Çamlık Otel ve Üç Kardeşler piknik sahası atıl durumda.3000 dönümlük çok geniş bir alana sahibiz. Bunun 1080 dönümü yerleşke, geriye kalan 2000 dönüm yeşillik boş alan. Böyle bir doğayı siz yürüyüş parkuru olarak bile kontrol altında tutamıyorsunuz. Bu çok ciddi bir kayıp. Gelen müşterinize, yürüyüş sahamız var deyip yönlendirebileceğiniz bir yer yok. Öncelikli tedirginliğimiz güvenlik konusunda. Bu kadar geniş bir alanda güvenliği sağlamak problem oluyor. Sayıca yetersiz kalıyorsunuz. Güvenliği kontrol altına alamadığınız yerde de, diyorsunuz ki; ‘en iyisi kullanıma kapatayım’ şeklinde konuştu.