HABER: Abdullah Bozkurt

Yalova Barosu, yayınladığı basın bildirisiyle, demokratik eylem haklarını kullanmaya başladıklarını, 21 Haziran Pazar günü yasanın meclisten geçmesi durumunda Anayasa Mahkemesi’nde iptal davası açılması için Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde çalışma yapacaklarını açıkladı.

Doğruyol, “Barolar adaletin temsilcisidir”

Yalova Baro Başkanı Av. Fedayi Doğruyol, gazetemiz muhabirine yaptığı açıklamada “Barolar yargının tek bağımsız temsilcisidir, adaletin temsilcisidir” ifadesinde bulundu. Başkan av. Fedayi Doğruyol, “Avukatlık yasasında bir değişikliğe gidiliyor. Bu yapılacak değişiklikle Türkiye’deki tüm baroların işlevsizleştirilerek getirilerek etkisiz hale getirilmeye çalışılıyor. Yasada bir değişiklik yapılacaksa barolarla ortak bir karar alınmalı. Barolar yargının tek bağımsız temsilcisidir. Avukatlık Kanunu’nun 76. Maddesi ‘Barolar; avukatlık mesleğini geliştirmek, meslek mensuplarının birbirleri ve iş sahipleri ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni sağlamak; meslek düzenini, ahlâkını, saygınlığını, hukukun üstünlüğünü, insan haklarını savunmak ve korumak, avukatların ortak ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla tüm çalışmaları yürüten, tüzel kişiliği bulunan, çalışmalarını demokratik ilkelere göre sürdüren kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşlarıdır’ der. Barolar, hırsızlığa, çocuk istismarına, tacizciye ve daha birçok soruna sesini çıkartan, mağdur kişilere yardım eden bir kuruluştur, sıradanlaştırılamaz. Barolar adaletin temsilcisidir” şeklinde konuştu.

Yalova Barosu’nun yayınladığı bildiri şu şekilde;

“Ülke kamuoyu bir süredir; salgın koşulları, ekonomik zorluklar, işsizlik, pahalılık, ölümler yok sayılarak; avukatlık kanunu değişikliği ve özellikle de seçim sistemlerine yapılacak müdahale ile meşgul edilmektedir.

Her akşam televizyon kanallarında, her gün gazete köşelerinde baroları siyaset malzemesi yapmaya çalışma pozisyonundaki konuşmacılar, baroların seçim sistemi üzerine ahkam keserek, baroların siyaset yaptıklarından ve artık çok olduklarından söz ediyorlar. Barolara ve baro başkanlarına kapalı yandaş medya ekranları her türden çarpıtmaya açık. Pervasızca gerçek dışı beyanlarda bulunuyor, çarpıtıyor ve saldırıyorlar. Barolar olarak, sürecin başlangıcından bu yana ortak bir tavrı sürdürme kararlılığı ile hareket ederek görüşmeler dahil tüm süreçleri titizlikle uygulayarak, Parçalamayı, yok etmeyi, susturmayı ve ele geçirmeyi hedefleyen bu kadim projeden vazgeçilmesi talebimizi tüm muhataplar nezdinde ısrarla yineledik. Geldiğimiz nokta itibariyle; tüm görüşmelerin sonuçsuz kaldığını ve suskunluğumuzun sözümüz olmadığı şeklinde algılandığının farkındayız. Gerçek niyetin, demokrasinin ve hak arama özgürlüğünün güvencesi, her kesimin hak savunucusu, doğanın ve hayvanların sesi, yargının tek sivil ve ele geçirilememiş parçası olan Baroları susturmak olduğunu biliyoruz.

19 Mayıs ve 1 Haziran bildirilerimizde ortaya koyduğumuz kararlılık içerisinde meslektaşlarımıza ve halkımıza verdiğimiz sözün arkasında durarak demokratik eylemlilik sürecinin başladığını ilan ediyoruz.

Hakikat için tüm halkımıza sesleniyoruz, duydunuz ve artık biliyorsunuz, baroların seçim sistemini değiştirmek ve baroları bölüp parçalamak istiyorlar.

Süslü gerekçeler arkasına saklanarak gerçekleri çarpıtıyorlar!

Barolar meslek sorunlarıyla değil siyasetle uğraşıyor diyorlar. Onlara verilecek cevabımız elbette ki var;

Adil yargılama talebimize,

Bağımsız yargı isteğimize,

Hak arama hürriyetinin sahip çıkmamıza,

İstanbul Sözleşmesine uyun çağrılarımıza,

İşkence ve kötü muameleye karşı çıkışımıza,

Seçme ve seçilme hakkına sahip çıkmamıza,

Laikliği savunmamıza,

Hayvan hakları mücadelemize,

Toplumcu ve demokratik bakış açımıza,

Avukatlar için gerçek ve kalıcı çözümler istememize,

Her insan ayrımsız haklara sahiptir dememize,

Kimseyi avukatsız bırakmamamıza ve savunma hakkına sahip çıkmamıza,

Cinsiyet ve cinsel yönelim ayrımcılığını lanetlememize,

Kadına yönelik şiddetle mücadele etmemize, katledilen kadınlar için duruşma salonlarında adalet aramamıza,

Yurtlarda ya da kurslarda istismara uğrayan, hayatını kaybeden çocukların sesi olmamıza,

Kazdağları’nı, Salda’yı, Cerattepe’yi, Hasankeyf’i ve yok edilmeye çalışılan her karış yurt toprağını savunmamıza, doğa ranta kurban edilemez dememize, siyaset diyorsanız o zaman bilin, barolar bin parçaya bölseniz de “siyaset” yapmaya devam edecekler.

Çünkü hak temelli bu siyaset; ettiğimiz yeminin, anayasa ve yasalardan kaynaklanan görevin, teslim olmayan savunma tarihinin ve avukatlığa duyduğumuz saygının gereğidir. 

Susalım, tepki göstermeyelim, teslim olalım isteyenler, yalnızca baroları değil, çocukları, kadınları, ağaçları, parkları, kentleri, adalete erişimde dezavantajlı tüm grupları, yani bütün ülkeyi susturmak, Hukuk devletinin son kırıntılarını yok etmek ve ülkemizde insan onurunun güvencesi olan tüm kaleleri yıkmak istiyorsunuz.

Yurttaşın vicdanı olan baroları susturmak istiyorsunuz. Cumhuriyetin, demokrasinin, hukuk devletinin, laikliğin ve hak arama özgürlüğünün savunucuları; hiçbir ayrım gözetmeksizin haksızlığın karşısında yer alan ve evrensel hukuk ilkelerini kendine varlık sebebi yapan baroların teslim olmasını asla beklemeyin.

Bizler, en zorlu koşullarda halkımıza ses olmak için mücadeleyi sürdürecek, hukuktan başka kimsesi olmayan herkes adına hiç yılmadan umudu savunmaya devam edeceğiz.