Hamlığımız sebebiyledir ki, gönül yıkar, incitiriz.

Hamlığımız, hayatımız boyunca yardım etmez bize, yokuşa sürer işlerimizi ve düzelmesine imkân tanımaz.

Çiğliktir diğer adı.

Katıksız bir kabalıkla örülü tavrın insanları vura kıra sürdürür yaşamı. Sürdürür ama manen yara bereden geçilmez ruhu. Hakikate karşı ilgilidir, ancak ne var ki yaşamın içine taşımada ciddi bir zorluk çeker.

Zücaciye dükkânına girmiş fil gibi nereye dönmek istese kırar döker. Farkında olmasa da.

Ne çare ki, iyi niyeti bu zarar ziyana engel olamaz.

Hamlık, hareketlerin, sözlerin istenilen kıvama ulaşmadan yerinden çıkışı demektir bir anlamda.

Atılan okun geri dönme ihtimali olmadığı gibi, tesviye edilmemiş hareket ve sözlerde muhatabımızda gürültü ve tatsızlık meydana getirecektir. Kimi bunu bilir ama rahatsız da değildir.

Durumdan memnundur hatta. “Tarzım bu” der çıkar işin içinden.

Ancak hamlık veya çiğlik hayatımızı kolaylaştıran bir gerçeklik olmaktan uzaktır.

İtici ve sevimsiz duruşa sebep olur.

Kalplerde makes(karşılık) bulmaz.

İncitmekten korkan insan tabiatına muhalif bir eğri duruştur.

Bu konuda biraz zahmet ederek hızara girercesine budanmak ve pişmek yolunda çaba gerekir.

Mümince bir bakış açısı böylesi bir eğriliğe izin vermez çünkü.

Bu sorumluluk, aynı zamanda zarafet, nezaket, kalp kazanmak, mütebessim bir çehre edinmek gibi önemli kazanımları gerektirir.

Saydıklarımız, hayatı kolaylaştıran ve tadına varmamızı sağlayan anlam kaynaklarımızdır.

Bezdiren değil, sevdirendir.

İz bırakan harika bir koku ve desendir hayatımızda.

Ancak,

Kabalaşmak için özel bir gayret var sanki.

Tahammülsüzlük tavan yapmış görünüyor sosyal hayatta.

Sesini çok çıkaran, en fazla gürültü yapan bastırıyor,

ve haklı sanılıyor.

Gerçeğin böyle olmadığı bilinse de hamlık kimi zaman pirim yapıyor ne yazık ki.

Ve sizin lütfen “Zarafet nezaket olgunluk ağır başlılık” diyerek feryat etmeniz bunca gürültü arasında kaybolup gidebiliyor.

Kabalık ve barbarlık bizim kadim medeniyetimizin ürünü değildir.

Yüce kitabımız ve aziz peygamberimizin öğütleri bu derde derman niteliktedir.

Toplum hayatımıza acilen ve yeniden enjekte edilerek, hak ettiği yere ulaşması sağlanmalıdır. Biz bilir ve inanırız ki,

Kalp Allah’ın nazargahıdır.

Kırmadan dökmeden yaşamak, kırılmışsa tamiri yoluna gitmek mümince bir tavrın eseridir.

Okumuşumuz cahilimiz büyüğümüz küçüğümüz yaşlımız gencimiz

Erkeğimiz ve kadınımızla, estetik duyguyu, kontrol edilebilir bir davranış modelini, daha doğrusu katıksız insanlığı HAYATIN İÇİNE KATMAK ZORUNDAYIZ.