İnsan, uzun bir yolculuğa çıkmak ister bazen. Yüreğinin kenarı bir cam kenarı misali... Hani "aslında”ları bir kenara bırakıp, iyikilerine koşar adım gitmek ister.
Virajlı yollar çıkar bazen, tüm gücünü takınıp devirmek istersin engelleri.
Yüzü tarihe dönük duyguların işlemiştir aslında sol yanına.
Yüreğinin faslında içini irdeleyen her duygu, sol yanının anahtarı.
Kendi yüreğine yabancı oluyorsun bazen.
Bilinmezliklerin geçit vermez, yorulmuşlukların deminden demlenen anılarına.
Ruhun öyle bir hasretin izinden gider ki, hasretin de sükunete bürünür yüreğinle hasbihalinde.
Korkutulmuş duyguların cesaretin eşiğindeyken, sarıp sarmaladığın duygularının tercümanı olarak çıkagelir.
Kim tercüme edebilir ki yüreğinin dilinden anlamayan hislerini. Alışılagelmiş bir duygu değil ki seninki.
Bazı duyguları hayatın biçtiği zaman ölçüsünde yaşıyoruz. Yani hayatın emrinden çıkamıyoruz. Bu yüzden, hayatı ne hafife almalı ne de gözümüzde büyütmeli.
Neşe de hüzün de hepimize vaktiyle uğrayan birer misafir. Her zaman neşeli geçmez hayat, bunun yanında her zaman hüzünlü de devam etmez.
Huzuru uzaklarda ararsak bize uğramaz.
Mutlu olabilmek için ne derece çaba sarf edersek başarımız da o kadar büyük olur.
Mutluluk dolu yarınlarda görüşebilmek ümidiyle...