Nefis muhasebesi(Otokontrol)

İç ses,

Vicdanın sesi,

Pişmanlık,

Tevbe.

  Bizim inanç değerlerimiz arasında ve hatta genetik kodlarımızda var olan insani özellikler bunlar. İç dünyamız, duygularımız, niyetimiz ile davranışlarımız arasındaki dengeyi sağlayan ilahi değer ölçüsü.

Aşkın varlık yani yaratıcı ile yaratılan arasındaki iletişimin şifreleri...

Sınırlı olan sınırsız olanı kuşatamaz.

Psikolojinin “öz benlik” diye tarif ettiği yerde...

Bazen kalp, bazen vicdan dediğimiz adreste yaşanıyor bütün bunlar.

Aklın yorumlayan, doğru adresi tarif eden gücünden yararlanmak kaydıyla...

Besleyici, büyütücü, yüceltici unsurlarla takviyesi şart.

İnsani refleksler, sadece Allah’a hediye etmek istediğiniz “kalite” eylemlerle anlamlı hale gelirse, sadece almakla değil, aynı zamanda verebilmekle, sadece” madde” ile değil, aynı zamanda  “mana” ile fiyatla değil “değer” ile ölçülebiliyorsa karşılık bulacaktır.

 Aslında, “Başa kakmak suretiyle amellerinizi, iyiliklerinizi iptal etmeyin” ( Kur’an 2/264) ayetinin verdiği derstir bu.

Sadece Yüce Allah’ın bilmesinin yeterli olduğu bir enfes tevazu ile yapılır.

Eskiyen beden içinde tazeliğini, diriliği hiç kaybetmeden işleyen bir varoluş gerçeği, inançtan beslenen fedakârlık, ısıtan bir şefkatle, buraya değil, beka âlemine aitmiş gibi yaşamakla…

Onun için biz bu âleme “fani”  demişiz.

Bir gün bitecek, geçecek, sönecek… Sonu var yani..

Sonsuzluğa talip olan ruhumuzdur. Beden ise fani oluşun kaçınılmaz sonucunu görecektir.

Sonsuzluğu kucaklayacak işler ruhumuza eşlik edecek ve değer katacaktır. Hiç bitmeyen esenlik ödülü ile hem de.

  İşte bizim anlam dünyamıza ışık verecek, uhrevi bir zeminde kalmamıza sebep olacak bir

“Samimiyete” dönüştüğü an değişecek hayatımız...

Hayatın anlam fişini çekmiş zavallılar, iç dünyalarındaki çölleşme ve erozyonun farkında olmadan günleri ayları yılları geçirecekler.

Yamuk bakışlarının, yanlış tasavvurlarının bedelini ödemeyecekleri düşüncesiyle “kendilerince bir kaçış” planı yapsalar bile, planlar üstü bir plandan, kararlar üstü bir karardan nasıl kurtulabileceklerdir?

Kimin mülkünden kime gidecekler.

Hayatlarını anlamdan mahrum, sığ bir hiçliğe mahkûm edenler. Gerçek özgürlükten, hakiki mutluluktan ve sonsuz selam yurdundan vazgeçtiklerini ilan etmiş olurlar.

Fabrika ayarlarına dönmek, iç dünyamızı tanzim edecek değer ışığını yakma çabasıdır. Değerlerimize işlerlik kazandırma çabası maneviyatımızı, MANEFİYAT’a dönüşme sefaletinden kurtaracaktır.

BU NE ŞİDDET VE HİDDET

Son bir iki yıldır ciddi anlamda bir şiddet sarmalında bocalıyoruz. Adeta kıvranıyoruz.

İnsanın insana, insanın doğaya, özelde de tabiata karşı gösterdiği  “”şiddet ve işkence” türü tavır, psikiyatrinin veya toplum psikolojisinin çalışma alanına ciddi bir hareketlilik getirmiştir.  Bu konuda kanuni düzenlemenin tek başına yeterli olacağını düşünmüyorum. Mesele aynı zamanda manevi alanın paydaşlarını da ilgilendirmektedir. Aile başta olmak üzere, Diyanet, Milli Eğitim, Gençlik ve Spor gibi kurumlar aynı zamanda anayasal yükümlülükleri gereği, ciddi projeler üretmeli, neslimizin vicdansızlıktan, merhametsizlikten, sadist ve narsist eğilimlerden, bağımlılığın her türünden korumak konusunda fazla mesai yapmalıdırlar.( ki bu konuda sınırlı sayıda da olsa dertli insanların olduğunu düşünüyor ve teselli buluyorum.)

 Bu durum sürdürülebilir olmaktan uzak, şefkat medeniyetinin mensupları olduğumuz inancı ve anlayışına zarar verir niteliktedir.

BERAT KANDİLİ

  Mübarek Ramazanın habercisi olan bu anlamlı geceyi 19 Nisan Cuma gecesi idrak etmiş olacağız.

Şaban ayının 15. Gecesi olarak idraklere sunulan bu değerli zaman dilim, adından da anlaşılacağı üzere bir kandil gibi ruhumuzu ve anlam dünyamızı besleyecek hüviyete sahiptir. Hz. Peygamberin hayatında önemli bir yeri olan Şaban ayının ortasında idrak edilecek olan Berat kandili, aynı zamanda ramazana hazırlık anlamını taşımaktadır. Bu açıdan zihin ve ruh dünyamıza, manevi anlayışımıza destek ve bereket olacaktır. Gecenizi tebrik ediyor, hayırlara, huzur ve barışa sebep olmasını Yüce Rabbimden niyaz ediyorum.