İnsanın ilmi yükseldikçe irfanı artmalı.

İrfanı arttıkça, amacı hedefi yücelmeli.

Amaç, yani niyet yüceldikçe, her sözü her eylemi berraklaşmalı.

İşte bu, dupduru ve katıksız bir hayır sayılır.

Salih amel diye tarifedilende budur zaten.

Hareketimiz, niyetimizin ete kemiğe bürünmüş halidir bu anlamda.

Ameller niyetlerin kalitesiyle değer bulur çünkü.

Maneviyat dediğimiz kavramın içini bu düşünceyle tanzim eder,

Hayata anlam katarız.

Her kavramın zihnimizdeki karşılığı, kavrama yüklediğimiz anlamdır.

Anlam fişini çektiğimizde o bölgede bir karanlık bölge oluşur.

Ve o karanlık, eksikliğini hissettiğimiz değerin yokluğu demektir.

Kuytu bir köşedir.

Tozlanır, islenir, örümcekler yuva yapar oraya.

Nurdan mahrum olmuş o bölgede

Vicdansızlığın korkulu sesi yankılanır.

Çölleşmiş arazi gibidir.

Verimsiz ve bakımsız.

Yağmur görmemiş çöllerin, ölümcül sıcaklığı kurutmuştur yeşil olan ne varsa.

Ölçüsüz hiddet, kaba kuvvet,

Ve bazen de cinayetin kan kokusu hâkim olur o bedende.

Anlamsızlık kol gezer yüreğin kıyılarında.

Yılanlar çıyanlar cirit atar.

Anlamsız ve donuk bakışlar siyah beyaz görür etrafı.

Işıktan korkan yarasalar gibi, aydınlığa düşman kesilmişlerdir.

Hareket eden, nefes alan ne varsa öldürmeye azimli bir canavara dönüşür bedenleri.

Fişi çekilmiştir duyguların ve vicdanın.

Sevgiden habersiz kalalı yıllar olmuştur.

Yemeği içmeyi yaşamak saymıştır sadece.

Anlamsızlığın gayya kuyusuna yuvarlanışından habersizdir.

Ne yazık…

Yaşadığını sanmıştır.

İçimizdeler, her yerdeler.

Dikkatli bakabilirseniz eğer, gözlerindeki nefretin ateşi yüzünüze vuracaktır.

Bakan, ama görmeyen gözleri “anlamsız” bir körlüğün habercisidir adeta.

Sözlerinin bu dünyada karşılığı yokmuş gibi konuşur.

Konuşmak değildir aslında inilti, homurtu ve gürültüdür.

Dikkat edin bazen kravatlı olurlar.

Markalı olabilir giydikleri,

Bazen son model bir aracın direksiyonunda.

Bazen bir baklavacı,

Bazen bir baba, bazen bir kardeş

Hatta evlat diye çağrılanlar vardır.

Kimi zaman komşu olabilirler.

Kimi zaman ünlü bir sanatçı(!) pozundadırlar.

Kimi zaman trafikte çıkarlar karşınıza.

Yani anlayacağınız hayatın içindedirler.

Ama içlerindeki karanlığa mahkûm yaşarlar.

Ve şimdi.

İnsana dair ne kadar değer varsa koruyup kollamak ve yaşatmak adına fazla mesai yapma zamanıdır.