Alın teri ile sanat yapıp, para kazanmak nasıl olur derseler “Keçecilik” derdim.

Göçerlerin yaşamında çok önemli olan keçenin 3. yüzyıldan itibaren Orta Asya da kullanıldığı bilinmektedir. Anadolu’ya yapılan göç ve akınlarla gelen Türkler, beraberinde sanat ve zanaatlarını da bu bereketli topraklara getirdi.

Keçe, göçebe Türklerin günlük yaşamının bir parçası, olmazsa olmazı idi. Çadırı, halısı, çizmesi, başlığı, çocuğunun beşiği… Kısaca hava, su, toprak gibi olmasa olmazı.

Keçenin Anadolu’ya gelişi Türklerin Anadolu’yu fethi ve göçü ile olduğu bilinse de, tarihinin daha eski olduğu yapılan Arkeolojik kazılardan anlaşılmaktadır Hititlerde III. ve V. yüzyıllarda varlığını gösterdiği bulunan mezar kalıntılarında görülmüştür.

İslamiyet’le birlikte keçe kullanımı farklı bir anlam ve maneviyatta almıştır. Erenlerin, Ulamaların, Şeyhlerin mertebe, esnaf ve halkın statü simgesi olmuştur.

Mevlevilerin başında belli ölçülerde olur özellikle bal rengi, koyu kahve ve beyaz ‘Sikke’ ‘Külah’ takarlardı. Seccadeleri keçeden olur, nakışlı ya da sade yalın olurdu.

‘Keçenin birde ne olduğunu anlatalım. Koyun yününün veya keçi kılının, dövülmesi ile elde edilen dokuzuz bir tekstil ürünüdür.

Zahmeti ve emeği çok olan keçe ustası tarafından tepme işlemi denilen evreye gelene kadar titizlikle hazırlanır. Yünü için, özellikle kıraç toprakta otlayan hayvanın yünü, tercih edilip, keçe hangi amaç için üretilecekse ona göre, hayvanın belli bölgelerinden elde edilen yünler kullanılır. Kıyafet olarak kullanılacak farklı, başlık olacak olan başka, döşek, çadır olacak farklı. Temizlenip, Hallaç tarafından kabartılan yünler serim işlemi için hazır hale getirilir.

Keçede en önemli aşama yünün istenen büyüklükte serim işlemidir. Bu işlem bir seremoni çerçevesinde belli kurallarla yapılır. Yün serpme işlemi iki çatallı ahşap dal ve ince bir çubukla havalandırılarak yerleştirilir Ustanın çalıştığı ortamda ışık hep aynı seviyededir ve usta ile konuşulmaz. Usta transa geçmiştir. Belli bir sürede serim işlemini yapmalı ki serim yaptığı yün her tarafa eşit miktarda dağıtılsın. Keçenin kaliteli bir ürün olarak ortaya çıkması için bu işlemin mükemmel ölçüde yapılması gerekmektedir.

Bundan sonra keçenin altındaki malzeme ile birlikte sarılması ve ilk tepme işlemi için rulo haline getirilmesi lazım, sarılmadan önce ise serilen yünlerin üstü süpürge yardımı ile sulanır, sarılır ve her iki uçtan bağlanarak, keçenin büyüklüğüne bağlı olarak iki veya üç kişi ile birlikte tepme işlemine başlanır.

Bu işlemde rulo ayakla bir ileri bir geri hareket ettirilerek vurulur. Yarım saat kadar süren tepme işleminden sonra rulo açılır. Bu safhada keçenin kenarlarında oluşan saçaklanma ve dağınıklık düzlemek amacı ile “Pervanlanır’’. Keçenin üzerine tekrar su serpilerek tekrar rulo haline getirilir. Bir saat sürecek ikinci tepme işlemine geçilir. Bu süreçte keçe ustaları karşılıklı hoyratlar ve türküler söyler.

Yolu keçeci pazarından geçenler bu hoş nağmeler ile tepme işleminin sesini işitir.

İkinci tepme işleminden sonra yünler sıkışmış ve “Ham” tabir edilen keçe türü elde edilmiştir. Sıra ham keçenin pişirilmesine gelmiştir. Bu amaçla kullanılan “Keçeci Hamamı’’na götürülen keçe, bir insanın kucaklayıp göğüsle dövebileceği şekilde katlanır, hamamdaki seki üzerinde çevrilmek sureti ile göğüsle dövülür. Keçeyi göğüsleyenin teri, birde hamamın sıcaklığı ve su yünün birbirinden ayrılmayacak bir hale getirir. 5-6 saat süren bu işlem keçenin en yorucu, meşakkatli yanıdır.

Hamamdan çıkarılan keçe tekrar açılır, kenarları düzeltilir, tekrar sarılıp 15-20 dakika süren son tepme işlemine geçilir. Tepme bittikten sonra keçe açılarak havadar veya güneşli bir yere serilerek kurumaya bırakılır.

Keçe insanla bütünleşerek ortaya çıkan sayılı sanatlarımızdandır. Geçmişten günümüze kullanımı devam eden ve bu süreçte farklı formlarda kullanılan bir üründür.

Lüks tüketim ürünlerinden, şallar, şapkalar, fularlar, ceketlerden aksesuarlara, çantadan bavula, özel tasarlanan kişiye özel halıya kadar pek çok ürün olarak ortaya çıkmaktadır.

Keçe dendiğinde ilk aklıma gelen Konyalı Mehmet Girgiç ustadır. Dört kuşak keçe yapımı sanatını yapan bir aileden gelmektedir. Bu işin piri, ustasıdır. Yurt dışında, İngiltere, Amerika, Avusturalya vb. gibi pek çok ülkenin Sanat ve Moda Tekstil Üniversitelerinde eğitimler vermiş, Kültür ve Turizm Bakanlığımızın Geçmişten Geleceğe, Yaşayan Kültür Mirasımız, Türkiye Somut Olmayan Kültürel Miras Ulusal Envanterinde olan ‘Yaşayan İnsan Hazinesi’dir.

Sayısız sergileri ve proje çalışmaları olan Mehmet usta keçeye sanatsal bir boyut kazandırmış duayenlerdendir.

Dedesinden öğrendiği ‘Keçeyi’ şimdilerde torunlarına öğretmekte, bu sanatın inceliklerini, bilgi ve birikimlerini aktarmaktadır. Aslen Konyalı olup, Konya’da ikamet etmektedir.

Konya’ya yolunuz düştüğünde Mehmet Girgiç ustayı Atölyesi ‘İkonium’ da ziyaret etmeyi unutmayın. Birbirinden değerli keçe çalışmalarını görebilmeye nasip olabileceklerden olmanız dileğiyle.

Sevgi, Saygı ve Mutlulukla kalın.