Çok meşhur bir kavram var Ehven-i Şer, Ehven-i Şer anlamı TDK tarafından kötünün iyisi, Kötü olanların içinde iyisi anlamlarına gelmektedir. Ehven-i Şer Arapça kökenlidir. Halide Edip, 1918 yılında, Minber gazetesindeki makalesinde "Bütün eski ve yeni Türkiye hudutlarına şamil olmak üzere, muvakkat (geçici) bir Amerikan mandasını ehven-i şer olarak görüyoruz" diye yazdığında ilk kez ehven-i şer kavramı gündeme gelmişti. Ancak Mustafa Kemal Sivas Kongresi'nde 'Amerikan Mandası' ve 'İngiliz Himayesi' arasında 'Hangisi ehven-i şerdir?' diyerek tercih yapmaya çalışanlara cevabı şöyle olmuştu: 'Ehven-i şer, şerlerin en kötüsüdür!'

Aslında son yıllarda bu kötünün iyisi kavramı hayatımızın her safhasında çokça kullanılmaya hatta NORMAL olarak kabul edilmeye başlandı. Ehveni şer kavramını masum ve güzel bir şeymiş gibi gösterdiler. Hatta önemli bir seçenek olarak önümüze sundular ve hatta çoğu kez tek seçenek budur diyerek dayattılar ve sonunda KÖTÜ olanı masum ve iyi seçilecek kabul edilecek hale getirdiler. Kötüyü hayatımızda önemli bir seçenek ve kabul edilebilir bir hale getirmenin tek yolu da buydu sanırım.

Kötünün iyisini artık kabullenmek ve bununla yaşamak gerçeği ile kalmak NORMAL’ inde yaşıyoruz. HİÇ YOKTAN İYİDİR diyerek bizlere kötünün iyisini kabul etmemizi ve desteklememizi tavsiye ettiler algı ile hayatımızın bir parçası yaptılar.

Böylece vazgeçilmez doğrularımızı esnettik – sonunda da kaybettik, kırmızı çizgilerimiz sürekli yer değiştirdi hatta kırmızı yerini başka renklerle değiştirdi. İyi ve kötü. Kavramı tamamen karıştı. Ne iyi ne kötü artık güncel menfaatler, güncel konjoktürel durumlar belirliyor, dün kötü olan bugün iyi, dün tapılacak seviyede iyi olan bugün kötü ya da düşman olabiliyor. Hatta geldiğimiz noktada Makyavelli ‘ye bile bu kadar da olmaz dedirtecek kadar bir seviyesizlik , düzeysizlik , ölçüsüzlük ve ilkesizlik var.

Kötünün iyisine razı olup kötünün iyisi ile mutlu olup yaşamak hayat felsefemiz haline geldi. Uğruna kavga edeceğimiz hatta öleceğimiz değerler sürekli olarak değişkenlik arz ediyor. Bilinen temel bir durumdur ki; Makyavelist insanlar kendi çıkarları için insanları kullanmayı doğal bir davranış olarak görürler. Genellikle böyle davranmayan insanların akılsız olduğunu düşünürler. Geldiğimiz noktada sosyolojik olarak toplumun genelinde kötünün iyisini kabul etmek artık bir gelenek haline geldi ve çıkarcılık ise akıllı olmak- işini bilmek olarak kabul görüyor. İlkeleri olmayan, iyi – kötü sınırları belli olmayan ve iyinin kötüsüne mahkum edilmiş bir toplum haline getirilmiş kitlelere dönüştük.

Eskiden kötünün iyisi – ehven-i şer – sadece siyasette kullanılırdı bazen de felsefik-sosyolojik tanımlamalarda ancak artık ne yazık ki bu yaklaşım toplumu ciddi biçimde sarmış durumda, hemen her şeyde kötünün iyisini kanıksayıp kabul etmek bizi çok kötü biçimde yozlaştırmış durumda. Hemen her noktada duyduğumuz ve kanıksadığımız bunlar en azından bu kadar kötü ya da bunlar en azından daha az kötü ya da diğerleri bunlardan daha kötüydü diyerek güncelde olan her kötü şeyi iyi- masum – kabul edilebilir göstererek yozlaşma daha da kötü bir hal alıyor.

Bence insan olarak her şeyin iyisine layığız ve iyiyi seçmek kötüyü ne olursa olsun reddetmek zorundayız. Kabul edeceğimiz her küçük, masum, kötü bize bir sonrakinde daha büyük kötüyü kabul etmemiz için yol açmaktadır. Ehven-i şeri reddedip iyiden başka bir seçeneği kabul etmeyi reddetmeyi başardığımız gün doğruya, iyiye, güzele doğru ilerleme kaydetmeye başladığımız gündür.

Engeller beni durduramaz, her bir engel kararlılığımı daha da güçlendirir. Leonardo da Vinci