Uzuneser, ‘Her yıl 8 Mart’larda  kadınların geldiği nokta ve yaşadığı sorunlar sorgulanarak   değerlendirilir. Yapılan etkinliklerde kadınlar arası birlik ve dayanışma vurgulanır. Daha mutlu  çalışan kadınlar için yapılması gerekenler  tekrarlanır. Elbette ki önemli  sorunların böyle bir güne sığdırılması mümkün değildir.  Ancak böyle günler bu sorunlara dikkat çekilmesine de vesile olmaktadır.
Toplumu geleceğe taşıyacak kadınlardır.  O ne kadar güçlü ve hak sahibi olursa geri dönüşü de o kadar verimli olacaktır. Ancak; eğitimli, sağlıklı kendine güvenen, değer verilen, ekonomik olarak başkalarına muhtaç  bırakılmayan bir kadın profili ile global  dönüşüm ve gelişim  sağlanabilir.  Kadının etkili bir şekilde yer almayacağı bir aile ve dolayısıyla toplum düşünemeyiz. Kadınlar kendi mal ve mülkünü yönetmek hususlarında erkeklerle aynı yasal hakka sahip olmasına rağmen kadın hep geride tutuyor. Yok sayılıyor. Geleneksel yapıdan ve toplumsal değer yargılarından kaynaklanan nedenlerle kadının görevleri aile içi işlerle sırlanmamalıdır.
Geçtiğimiz yüzyılda Sanayi devrimiyle  birlikte  kadınların emeği  ücretlendirilmeye başlanmış ve kadınlar  ücretli işçi olarak çalışma hayatına girmişlerdir. Bu süreçte ekonomik olarak güçlenen kadın aile içinde de  özgürleşmiş haklarını savunur hale gelmiştir. O dönemde  İşçi kadınlar,   İş hayatında karşılaştığı ayrımcı   uygulamalara karşı çıkarak,  başta   uzun çalışma saatleri ve düşük ücretler olmak üzere daha  iyi çalışma  koşulları için çeşitli mücadeleler verdiler. Bu süreçte pek çok ölümlü olaylar yaşandı.  8  Mart Kan ve gözyaşı ile sone eren bu mücadelenin yıldönümüdür.  İşte bu mücadele ile başlayan süreçte 8 Mart, tüm dünya kadınlarının, kutladığı uluslararası bir güne dönüşmüştür’ dedi.
 Uzuneser, "Türk kadını, tarihimizin her dönemlerinden içinde bulunduğumuz çağa kadar,  toplumsal hayatımızın, millet ve devlet yapımızın odağında yer almıştır. Cumhuriyetimizin kuruluşu ve Atatürk’ün önderliğinde kadınlarımız çağdaş dünya kadınlarının sahip olduğu tüm kazanımları elde etmiş, bu doğrultuda modern Türkiye’nin kurulması yönünde önemli bir misyonu üstlenmiştir.
Dünyamız sanayi toplumundan bilgi toplumuna geçme sürecini yaşamaktayken, iş hayatında artık kas gücü değil akıl gücü önem kazmıştır.  Bizim bu değişimi  doğru yönetmemiz ve 74 milyonun aklını, potansiyelini ve yeteneğini işin içine  katmamız çok önemlidir. Nüfusumuzun yarısının kadın olduğunu düşündüğümüzde 100. Yıl hedeflerimize ulaşmadaki birinci öncelik kadın istihdamına yönelik politikalar geliştirmekten geçmektedir. Kadının iş hayatına girmesini engelleyen toplumsal bariyerlerin ortadan kaldırılması birinci önceliktir.  Bu noktada  kadın  girişimciliğini destekleyen politikalar hedefe ulaşma da doğru çalışmalardır. Biz Yalova il Kadın Girişimciler Kurulu olarak kadınların kendi işini yapmaları konusunda  projeler geliştirip uygulamaktayız.Bugüne kadar yürüttüğümüz projelerimizde Yalova’nın iş kadınları ve ev kadınları olarak birlikte el ele verdik gönül birliği yaptık. Bu konuda üzerimize düşen sorumlulukların bilincindeyiz ve aynı bilinçle çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Bu duygu ve düşüncelerle tüm kadınlarımızın  8 Mart Dünya Kadınlar gününü kutluyor saygılar sunuyorum’ dedi.