Mendilimin yeşili,

Ben kaybettim eşimi,

Al bu mendil sende kalsın,

Sil gözümün yaşını.

Mendil; sözdür, gönüldür, merhamettir…

Kimi zaman sevgilinin gözyaşlarını siler, bazen de yarayı sarar.

Bir mendil, ufacık bir bez parçası, ne çok işe yarar…

Kıyasıya dövüşü bitirir. Mendil attılar denir.

Sevilenleri uğurlarken sallanır, veda etmenin hüznün ifadesi olur. Ayrılığın acısına yoldaş, gözyaşlarını içine hapseden sırdaş olurdu.

Savaşta sulh için direğe çekilir, teslim bayrağı olur. Törenlerin başlamasının ve bitmesinin işareti olurdu.

Bir ömür boyu sürecek mutluluğun ilk sözünün nişanesi, şahidi: Mendil…

Tarlada çalışanın alın terinin havlusu, boynunun serinliği, abdest alan müminin havlusu, acıkan kulun azığının çıkını.

  1. bayramların sembolü, bayram harçlığının içine yerleştirildiği zarf olurdu. Bayramlarda çeşit çeşit mendillerimiz olurdu. Kimisinin içinden harçlık, kimisinden şeker çıkardı. Erkek mendilleri daha büyük, kadın mendilleri daha küçük ve zarif olurdu.

Her Türk erkeğinin cebinde ütülü bir mendili olurdu.

Mendilim Turalı’dır,

Sevdiğim buralıdır.

Geçme kapı önünden,

Yüreğim yaralıdır.

Annelerimiz altınlarını mendilden bohça yapıp saklardı. İşçinin, yolcunun parasını içine koyup sarıp sarmaladığı cüzdanı, daha neler neler…

Başka bir kültür daha yoktur dünya üzerinde, Mendile bu kadar anlam ve işlev yükleyen.

Sevgi, saygı ve mutlulukla…