"İçlerindekilerde onlar ile beraber büyüdüler"

 Beşiktaş, Fenerbahçe ve Galatasaray. Üç şampiyon adayı, üç rakip, üç başarı abidesi… Adları tarihe yazılmıştı, Anadolu kulüplerine… Boyunlarında Türk futbolunun ve seyircilerinin vebali…

Her yıl şampiyonluk hayalleri süslerdi taraftarlarını. Birçok transfer yapar, çuval dolu paraları saçarlardı. Kavgaları da, sevdalıları da hiç bitmezdi. Ezeli rekabet, ebedi dostluk, geçmişte hoş bir seda olurdu her maçtan önce. Ne kavgaları, ne sevdaları biterdi.

Beşiktaş, bir 5-0’lık Dordmund maçı sonrası bıraktı, Sergen Yalçın’ı… Yarıp çıkmışken nice büyük taktik ablukaları, çaresiz iki yana düştü kolları. Bağırdı, çağırdı, kendine kızdı. Duyarsız, cevapsız futbolcularına kızdı yine sessizce. Harcanan onca emeğe, emeklilik yaşı gelmiş futbolcu eskilerine, hatalarına kızdı… Sanki şakaydı, birazdan eşofmanlarını giyip, antrenmana çıkacaktı. Birazdan sahaya çıkıp tribünleri selamlayacaktı. Valizini topladığı gibi uçup gitti yuvadan… Başarısızlık, sadık kalmıştı yine randevusuna…

Ey Sergen Yalçın; rakip defansların korkulu heyulası, Ey Sergen Yalçın; duran topların dehası, Sen de böyle gidecek hoca mıydın? Ey Sergen Yalçın, evi kartal yuvası…

Fenerbahçe sezon başında getirdi VitorPereira’yı. Daha önce de getirmişti. Olmamıştı. Deneneni bir daha denedi. Yanlışı her dediğini yaparak, bir defa daha yaptı. Gönderdiklerinden bir takım, getirdiklerinden bir takım daha yaptı. Kulübede oturttuklarından bir takım daha…

VitorPereira’yının fendii üçlü defans inadı onu yedi.

Umut var derken sezon başı, taraftar yapmışken baş tacı, yedi bitirdi koskoca takımı… Yıldızlar topluluğu sarı kanarya, sırça köşklerde oturan, bir grup antrenör tayfasının kurbanı oldu.

Büyük hoca VitorPereira, aldırdığın topçuları bedava mı sandın, inadım inat tutar mı sandın, bu taraftara, bu futbolculara yaşattıkların yanına kar mı kalır sandın… Konuşşana…

Çekip gitti Periara, ellerini ovuşturarak… Gönderdiklerinin de getirdiklerinin de yükü kaldı bize. Yapılanma derken, yapılanlarda yıkıldı koca camianın üzerine.

Galatasaray, kupa beyi Fatih Terim’i, bir kupa maçı sonrası kaybetti. Dört dönemin sonuncusuydu belki de bu ayrılık… Gitmek sadece bir eylemdi, unutmak koskoca bir hata… Fatih Terim boşluğu esecek her zaman Florya’da… Bağlılık, bağımlılık yapar mı zamanla acaba…

Ey Fatih Terim; Avrupa Fatihi Terim… Kupa ve şampiyonluklar koleksiyoncusu Terim. Otoritenin, disiplinin, çok da kavganın timsali Terim.Sen de böyle gidecek hoca mıydın yıldızlar ülkesine?

Ve , Mustafa Denizli… Üç büyük takımı, şampiyon yapanı, saçları İzmir lodosuyla taralı, Büyük Altay’ın, en büyük hocası… O da gitti…

Gidenlere kimi sevindi, kimi üzüldü. Yaşam devam ediyor onlar için. Tekrar dönebilirler de ayrıca… Onlar için yaşam bitmedi…

Ama en büyük Ahmet Çalık gitti… Genç yaşta gitti. Geri de dönmeyecek…

Ruhu şad olsun, nurlar içinde uyusun.