Genel siyasette de yerel siyasette de başarının temelinde toplumla iç içe olmak, toplumun isteklerini algılamak önemli ve belirleyicidir. Toplumu iyi okumanın yolu devamlı iletişim ve etkileşim içerisinde olunmaktan geçer. Halka hizmet etmek için beynimiz öyle odaklanmalı ki adeta hücrelerinize kadar işlemelidir.

   Siyasetçiler için ilk adım hayal kurmakla başlar. O hayali gerçekleştirmek için planlar, projelere üretirsiniz. Bu projelerin ekonomik ve uygulanabilir oluşu yanında sürdürülebilir oluşunu da değerlendireceksiniz elbette. Burada zaman en değerli hazinedir. Beş yıllık bir döneme sığdırılabilecek yatırım ve projeler vardır, ikinci dönem olan kalfalık döneminde yapılacak işler vardır, nihayetinde ustalık dönemi olan üçüncü dönemde artık doruğa ulaşırsınız.

    Çağ hızla değişiyor ve yenilikleri de beraberinde getiriyor. Teknolojik gelişmeler bu hızla giderken kişisel gelişiminize her geçen gün bir şeyler eklemek, gerekir. Bakınız artık bilgisayarla tanışma yaşı birin altına düştü. Bu iletişim ortamında kabuğunu kırmış, dünyadaki örneklerine bir tık kadar yakın olan gençlere, yeni gerçekleştirilebilir hayaller sunamazsanız onların yaşamlarında yer alamazsınız.
     Evet,  gençlerimiz sorguluyorlar, düşünüyorlar, değerlendiriyorlar, görüyorlar. Bu beni oldukça mutlu ve memnun ediyor. Onlarla empati kurabilmek, onların gözü ile görebilmek gerekiyor. Çünkü onlar geleceğimiz. Sosyal yaklaşımlarda merkeze hep gençleri koymamız lazım. Hayatta hep zor olanı başarmak isteyenler için çileli yolu aşmak, zorlukları yenmek kader olmuştur. Gençlerle idealist yaklaşımla iyi hedefleri ortaya koyarak birlikte yol almak gerekiyor. Küçük tepeleri herkes aşar. Önemli olan Everest’ e tırmanmaktır. Hedefiniz eğer Everest olursa başarıyı yakalarsınız. Küçük tepeleri hedef alırsanız baştan başarısız olacağınız kesindir. Çünkü aldığınız hedef zaten başarılı olmanızı sağlamayacaktır.” Biz “ denilmeyen yaklaşımlar başarısızlığa mahkumdur, kimden ve nereden gelirse gelsin. 
    Koskoca dünya avuçlarımızın içinde iken yaklaşımımız global değilse neye yarar ki?  İnsanlar neyi, nasıl düşünüyorlar? Onlara kulak verilmelidir. İnsan olarak değer veriniz tabii öncelikle. Hiç kimseyi küçük görmeyiniz. Biliniz ki generallerden oluşan bir ordu kaybetmeye mahkumdur. Değer verdiğiniz ölçüde destek göreceğinizden emin olunuz. Destek gördükçe de değer verilirsiniz. Kimse kullanılmak istemez. Daima bilgi paylaşımına giriniz. Ne kadar bilgiyi paylaşırsanız grubun sahiplenmesi ve ortak hareket etme seviyesi artacaktır. Planlamanızı, iş bölümünü, geleceğe bakışınızı hep birlikte ve istişare etmeye dayalı yapınız. Benim fikrim en doğru ve uygulanabilir fikirdir diye yola çıkarsanız başta kaybetmişsinizdir zaten. Tüm bireylere öyle değer veriniz ki her biri sistemin bir parçası olduğunun bilincinde ve sorumluluğunda olsun. Uçağın elektronik devreleri ne kadar kıymetli ise iniş takımlarındaki bir vidanın da aynı değeri vardır. O vida görevini yerine getirmezse iniş takımları açılmayacak ve uçağın yere çakılmasına yol açacaktır. Bundan dolayı grubunuzun her bireyin kıymetli olduğu bilinmelidir. Zaten sosyolojik ve psikolojik etmenler bireyin kendisini ifade edebildiği ve grubuyla özdeşleştirebildiği derecede başarının arttığını göstermektedir. Psiko-teknik verilere sık sık başvurulmalıdır. Kamuoyunun beklenti düzeyini iyi algılarsanız yol haritanız da çizilmiş olacaktır. Doğal olarak kısa zamanda bu beklentilere cevap vererek başarıyı elde edersiniz. Pozitif olmak gerekiyor. Bu pozitif enerji her zaman çevrenizde de olumlu yansıyacak ve pek çok problem zaten çözülmüş olacaktır.

   2019 yılına sayılı günler kala yeni yıla ilişkin tüm iyi temennilerimizi, sağlığı, mutluluğu hepimiz için temenni ediyorum. Savaşların olmadığı, açlığın olmadığı bir dünya… Çok mu uzak derseniz zor ama imkansız değil. Yeter ki hepimiz pozitif düşünü “POZİTİF BİZ” yaklaşımını sergileyebilelim. Göreceksiniz ki bu mutluluk dalgası dünyayı sarıvermiş. Hepimiz daha çok mutlu   olacağız, mutlu edeceğiz. Başka bir yazımda buluşana kadar kalın sağlıcakla.