Ondan ne beklerseniz size onu verecektir. Ona “beslenme ayı” gözüyle bakanlar, beslenirler. Ramazandan anladıkları sadece sıcak pide,  güllaç ekmek ve ettir. Böyle bakanlar beslenmiş ve hatta kilo bile almış olarak çıkarlar bayrama.

Ramazana ‘diyet’’ nazarıyla bakanlar sadece diyet yaparlar. Karşılığı daha hafif bir vücut, daha dar bir bedendir.

Aslında O bir niyettir. Bu niyetle ibadet olmuştur. Ve bizim için daralan bunalan ruhumuzun ilacıdır.

İnsanlığımızın Müslümanlığımızın toplumca hissedilmesi, sevginin saygının yeniden ikame edilmesi için şifadır ramazan.

Merhamet ikliminde bir serinlik, yüreklere dokunuş zamanıdır.

Sağlam bir iradeye, insanca yaşamaya, yaratanın hakkını takdir edip anlamaya niyettir. Bilince, iç benliğin ıslahına, düzelmeye, kendine gelmeye niyettir.

Ona “festival”  “karnaval” gibi bir anlam yüklemeye çalışanlar da eğlenirler… Ama sadece eğlenirler.

                      --------------------

Ona, yüce iradenin bize bir hediyesi, hatta kredisi gibi bakanlar ise derin bir bakışla içlerine dönerler ve orayı imar ederek işe başlarlar. Onlar bu zamanı.

Yüreklerinin yıkılan yerlerinin yerlerini tamir etmek, akıllarının tahrip edilmiş yerlerini gözden geçirmek, iç dünyalarının su almaya başlamış kısımlarını tıkamak, bilinçlerinin bozulan yerlerine dokunmak, iradelerinin kaybolan kısmını geri kazanmak, Şahsiyetlerinin eksilen bölümlerini tamamlamaya çalışmak için bir fırsat olarak bilirler.

              ------------------------------------------------

   İnsan, “nisyan” yani unutkan varlık. Kendini unutur, sorumluluğunu unutur, değerini unutur. İslenir, paslanır, kirlenir, aşınır. Dolayısıyla yıllık bakıma ihtiyacı olur. Dahası “acıkan” ruhlar doyurulmazsa manevi ölümler başlar. Midesinin açlığını haber veren enzimler sebebiyle öğrenen insan, ruhunun açlığını nasıl fark edecektir?

   Ne çare ki, insan midesinin açlığından haberdar olduğu kadar ruhunun açlığını fark edemeden göçüp gidecek bu dünyadan, içi boşalmış, dışı içinden daha “fiyakalı” olmuş, elbisesi kendinden daha pahalı “bedenini” taşımaya çalışır kimi zaman. İçten çürümüş ağaçlar gibi insanoğlunun manevi ölümlerine değinir KURAN.

   İşte Ramazan, insanın iç dünyasının boşalmasına karşı alınmış ilahi bir tedbirdir. Bir süreliğine dış dünyalarını iç dünyalarının arkasına atmalarını öğütler. Ruh bakımını öncelemenin hayati bir gereklilik olduğunu telkin eder.

   İnsanın sahip olduklarının ona ALLAH tarafından emanet edildiği düşüncesiyle yaşaması gerektiğini bildirir. Paylaşmasını bilsinler diye. Paylaşmayı bilenler gönüllerini ramazana açarlar. Ellerini ve kapılarını da yoksula açarlar.

   Aldıklarını Allah için verirler, verdiklerinin Allah için olduğu fikriyle zenginleşirler.

Bu, bir anlamda, bir ilahi imkân, lütuf ve tabiri caizse kredidir. Kimileri kıymet bilir. Kimileri ise har vurup harman savururlar bu imkânı. Kimileri onu manen katlanarak artan manevi bir sermaye haline getirirken, aynı zamanda, kimlik ve kişiliğini geliştirip, şahsiyetini ve asaletini kazanmış olur.

İnanç yoksulluğunun, maddi yoksulluktan daha vahim sonuçlar üretebileceğini sanırım hepimiz tahmin ederiz. Şuradan ya da buradan karşılıklı ya da karşılıksız maddi yardım alabiliriz.

İman ve erdem fukaralığına düşen milletler,  hangi uluslararası kurumdan yardım alacaklar?

Malından kaybeden bir şey kaybetmiştir. İnsanlığından kaybeden ise çok şeyden mahrumdur.

İmandan mahrum ahlak eksik, ahlaktan mahrum ibadetse tatsızdır. İbadet, ahlak için lazımdır çünkü.

  Mübarek Ramazan ayının insanlığa ve İslam alemine hayır ve bereket getirmesini Yüce Mevla’dan niyaz eder, Yalovalı hemşerilerimizin de bu vesile ile Ramazanını tebrik ederim.

MANEVİ DANIŞMA VE REHBERLİK BÜROSU

  İl Müftülüğümüz ve Üniversitemiz ortak projesi olarak hizmete giren büromuz, başta öğrenciler olmak üzere, danışma ve öğrenme ihtiyacı içinde olan vatandaşlarımızın da hizmetindedir. Bu vesile ile konu ile ilgili soru sormak, danışmak, görüşmek hususunda irtibat için [email protected] adresimizden bizlere ulaşmanız mümkün olabilecektir.