“Depresyon toplumumuzda 5 kişiden birinin farkında olarak ya da olmayarak yaşadığı duygusal bir problemdir. Depresyonda olan kişiler temel belirtilerinin yanında sıklıkla ölüm ve intiharla ilgili düşüncelerin yoğunluğu da dikkati çeker. Depresyon belirtileri başka birçok psikiyatrik tanı grubuna da eşlik edebilir.

Kadınlarda depresyon belirtileri genellikle; kilo ve iştahta artış, özellikle karbonhidrat ağırlıklı beslenmeye yönelme, artan uyku ihtiyacı, yoğun suçluluk duyguları ve mevsime bağlı depresyon şeklinde kendisini gösterirken erkeklerde depresyon daha dışa dönük belirtilerle kendisini gösterebilir; uzun saatler çalışma, yakın çevreyi oluşturan aile ve arkadaşlardan uzaklaşma, madde kullanımı, şiddete eğilimin artması, öfke nöbetleri, sadakatsizlik gibi riskli davranışlarda artış. Gençlerde görülen depresyon genellikle üzüntü nöbetlerinden çok huzursuzluk, öfke ve ajitasyon şeklinde kendisini gösterebilir. Depresyondaki gençlerde baş ağrısı, karın ağrısı gibi nedeni belli olmayan fiziksel ağrılar da görülebilir. Yaşlı bireylerde görülen depresyon ise duygusal belirtilerden çok vücutta nedeni belli olmayan ağrılar, hafıza kayıpları gibi fiziksel belirtilerle kendisini gösterir. Kişisel bakımlarını aksatma ve kullanılması gereken ilaçları kullanmama gibi depresyon belirtileri de görülebilir. Depresyon tanısı konan kişilerin cinsel yaşamlarında problem yaşaması da oldukça sık karşılaşılan bir durumdur. Depresyon ve diğer duygu durum bozukluklarında cinsel isteksizlik gibi problemler yaşanmasının temel nedeni beynin bu nörotransmitterlar aracılığıyla iletişim kuran bölümlerinin olması gerektiği gibi çalışmamasıdır. Depresyon tanısı konan birçok erkek ve kadının cinsel istekte azalma ya da hiç cinsel istek duymama gibi şikayetler duymaları bu nedenledir. Ancak depresyon ile birlikte görülen cinsel problemler uygun tedavi yöntemleriyle rahatlıkla tedavi edilebilir. Depresyon tedavisi ertelenir ise kişilik bozukluğu oluşturabilir. Evlilik yürütme, çocuk yetiştirme, iş yaşamında ki performans ve ikili ilişkileri olumsuz yönde etkileyebilir. Belli periyotlar da yapılan seanslar sonucunda kişi kendinde ki değişimi fark ederek sorununu aşmaya başlar. Farkındalık kazandırmakla birlikte asıl amacımız kişinin böyle bir durumla tekrar karşılaştığında, yaşamın her hangi bir noktasında, kendisine rehber olmayı göstermek. Depresyonda kişinin öz benlik algısı önemlidir. Kişiyi besler ve problemi aşmasına yardımcı olur. Bu benlik duygularının eksikliği durumunda bilişsel terapilerle kişiyi mantıklı düşünme yetisine kavuşturarak sorunu ortadan kaldırmayı hedefliyoruz.”