Zaman olanca hızı ile akıp gidiyor. Teknolojideki değişim ve gelişim bu hızın etkilerini daha da artırıyor üzerimizde. Bu baş döndüren hızdan şehirler de, ülkeler de etkileniyor. Düşünüp karar verene kadar bir de bakılmış ki “Atı alan Üsküdar’ı geçmiş” Zaman bu gidişatta en önemli faktör. Telafi edilemiyor, geri getirilemiyor. “ Pardon geç kaldım” deme lüksüne de sahip değilsiniz.

  Gelişim ve ilerlemede eğer şehirler gerekli adımı atamazlarsa ciddi kayıp içerisine girerler. Bu kayıp kendi dinamikleri içinde güncel ve reel akış içinde anlaşılmaz. Çünkü kendi kabuğu içinde kendini belli etmez. Ama aynı kulvarda olan şehirler ile 1-2 senede karşılaştırma yapıldığında her şeyi net olarak görürsünüz.Aynı kulvarda yer alan şehirler kendi aralarındaki bu yarışta net rakamsal veriler ile çok değil, birkaç detayla durum tespiti yapılmış olur. Bu veriler reel ve yoruma açık olmaksızın masaya konduğunda tarafları durumun tespitinde ikna etmektedir.

  Eskilerin dediği gibi çok okuyan mı, çok gezen mi bilir sorusunun cevabı her zaman çok gezen olmuştur. Seyahat imkanı olanlar için yılların bile geçmesine gerek kalmadan şehirleri karşılaştırma imkanı olur. Çünkü gözle görülür değişim ve gelişme karşınızdadır. Bu değişim ve gelişim elbette tek başına başarı adına yeterli değildir. Buna da ayak uydurup gelişmeye adapte olmak gerekiyor. Şehirlerin kimlikleri ile gelişmeleri gerekiyor. Kimliğini kaybeden bir şehir zamanla bitmeye mahkumdur. Şehirlilik kültürü burada mihenk taşıdır. Olmazsa olmazların burada belirleyiciliği ile “ Eşraf” adeta kılı kırk yararak ne kadar büyürse büyüsün, ne kadar nüfusu artarsa artsın şehir adına doğru kararların alınmasında öncü rolü üstlenecektir. Kimsenin şehir adına yanlış yapma lüksü yoktur, olamaz da. Çünkü yapılan yanlışın geri dönüşümü çok zarar verici olacaktır. Metropollerin içine düştükleri ve sonrasında bu yanlışları gidermek için katlanılan maliyetler düşünüldüğünde şehirleri yönetenlerin on kere düşünüp ( ama zaman kaybetmeden) bir kere adım atmaları gerekmektedir. Gözle bile fark edilen onlarca yanlış ile yaşamaya mahkum edilmeden şehrin dinamiklerinin de reel yaklaşımlarını istemek her hemşerinin doğal hakkıdır.

   Kimlikleri ve kültürleri ile bir ruha sahip olan şehirler adına alınacak kararların, atılacak adımların yansıması ve sonuçları değişik platformlarda ele alınarak kolektif ürün olmalıdır. Şehirler kimlikleri ile ayakta kalırlar ve geleceğe daha sağlam adımlarla ilerlerler. Modern dünyada geçmişten gelen dokuyla gelecek şekillenir. Aslında ortak paydaya da bu kimlikle ulaşılır. Burada kollektiviteyi sağlamak için zaman kaybına uğramamanın da ön şart olduğu göz önünde olmalıdır. Seçilmiş ve atanmışlar için her zaman hesap verilebilir, şeffaf ve katılımcı yaklaşımların işlerini kolaylaştırıcı, hatta en az hata yapmayı sağlayıcı etki yapacağının öngörüsü içinde olmaları işin odak noktasıdır. Bazen durup durum değerlendirmesi yapılmalı, fotoğrafın daha büyük ölçekli olarak ele alınması ile daha doğru sonuca ulaşılabileceği göz ardı edilmemelidir. Çünkü şehirler için ne hatayı, ne de zaman kaybını kabul etme lüksümüz yoktur.

  Başka bir yazımda buluşana kadar kalın sağlıcakla… Saygılarımla…