Siyaset ve ekonomi birbiriyle ayrı düşünülemez. Siyaset yapanlar ekonomik verileri dikkate almadan adım atarlarsa kısa zamanda başarısızlığa uğrarlar. Yerelde bakıldığında bu etkileşim daha da güçlüdür. Çünkü hem genel veriler, hem yerel veriler sizin önünüzdedir. Siyasete ilgi duyanlar, siyasetçiler, seçilmişler ya da kamuda karar alma mekanizmasında yer alanlar açısından bilim dalı olarak Ekonomi, & Siyaset hep karşılarına çıkacaktır.

“En iyisini sizin için ben yaparım” söylemi ile vatandaşın oyuna talip olanlar göreve geldiklerinde bunun gereğini en güzel şekilde yapabilmek için; toplumun önünde, hatta beş yıl ilerisinde olmak zorundadırlar. Yerelde gelecek adına yapılması gerekenler, ilçeyi, ili geleceğe hazırlamada birçok bileşenle birlikte düşünüp ona göre sorumlu ve cesur adımlar atmaktır. Toplum adına karar verebilmek işte burada ateşten gömlektir adeta. Çünkü atacağınız adımlar, vereceğiniz kararların tümüyle vebali boynunuzda olacaktır. Burada oluşacak her türlü rant, topluma yansıtılmalı, toplumsal refah ve kalkınmanın dinamiği olmalıdır. Problemleri önceden görüp ortaya çıkmadan yatırım ve hizmet ile vatandaşa yansımadan çözüm üretebilmek başarılı siyasetçilerin özelliğidir. Bu projeksiyonlar ekonomi biliminin çok iyi uygulanması ile doğru orantılıdır. Toplumun önünden giden liderler burada farklarını ortaya koymaktadırlar.

Biliniz ki tüyü bitmemiş yetimin hakkının sizin öbür dünyada da bu dünyada da bulacağını dikkate alarak bu hassasiyetle yaklaşırsanız zaten problem ortadan kalkıyor. Nasıl bunun hesabını verebilirim diye düşünmeniz bile sizi yanlıştan alıkoyacaktır. Allah korkusu olmayanın bulunduğu makamdan, siyasi güçten kendisi lehine kullanma imkânı olanların kolayca düşecekleri bu durum belki bu kirli ilişkileri kazanım olabilir onlar için ama bir de yarınlarını görmek gerekiyor.

Etik ve ahlaki değerlerin, işi kılıfına uydurabilme meziyet ve yeteneği tarafından bitirildiği yaklaşımlar karşısında dürüst insanların her alanda daha etkin ve yetkin olması gerekiyor. Bananecilik hastalığından arınıp toplum adına duyarlı olunmayı zorunlu kılıyor adeta.

Günü iyi okuyup beş yıl sonrasını, on yıl sonrasını görüp, bu perspektifte plan ve program dahilinde hareket edebilen şehirler kısa zamanda gelişip ilerlerler. İkinci, üçüncü üniversiteleri ile, hayata geçmiş birkaç OSB’si ile cazibe merkezi olmuş şehirlerin gelişim hikayelerini ve verilerini dikkatle inceleyin. Temelinde hep gelecek adına alınmış kararlı, istikrarlı ve doğru adımları birlikte atabilmenin başarıyı getirdiğini tespit edersiniz. Okuyan, düşünen ve üreten genç nesillerin önünün daha fazla açılması lazım. Yeni bir şeyler üretebilen gençlere her alanda daha fazla şans tanınmalı.

Gençlere güveniyoruz ve gençler ile geleceğimizin daha iyi günlere gittiğini net olarak söyleyebiliyorum. Başka bir yazımda buluşana kadar kalın sağlıcakla…