Yaptığı açıklamada meslektaşlarına seslenen Gergeroğlu son günlerde yaşanılan olaylara değindi.

Yalova Barosu Başkanı Av. Hakan Gergeroğlu, açıklamasında; ‘’Değerli meslektaşlarım, 5 Nisan Avukatlar Gününü kutlamamız gereken bugün ne yazık ki kutlamadan çok uzaktayız. Bugün kutlamak yerine mesleğimize, hukuka ve hukukçulara yapılan saldırılara karşı savunma çabası içindeyiz.  İfadelerini kullandı.

Avukatlık mesleğine ve hukuka yapılan saldırılara karşı yapılan mücadelelerin hala uğruna savaşılacak olan bir değerin ve bu değerler uğruna savaşılmasının kendisini mutlu ettiğini söyleyen Gergeroğlu şu ifadelere yer verdi;  “Bugün hukuka ve adalete yapılan bu saldırılar karşısında sadece avukatlık mesleğinin sorunlarından bahsetmek, meslek sorunlarını öne çıkarmak, hukuk ve adalet bekleyen halkın beklentilerini karşılamayacaktır.

Hukukumuzun sorunu sadece avukatların mesleki sorunu hâkim ve savcılarımızın özlük hakları sorunu veya yetersiz adalet hizmetleri sorunu değildir.

Hukukumuzun sorunu yargıyı toplum gözünde itibarsızlaştırma sorunudur.

Hukukun sorunu devleti temsil edenlerin “ben bu mahkeme kararına saygı duymuyorum” demesi sorunudur.

Hukukun sorunu meclis kürsüsünden “ben bu Anayasayı tanımıyorum”  denmesi sorunudur.

Hukukun sorunu iktidarın kendini hukukun üstünde dokunulmaz olarak görmesi, kendi aleyhine olan her yargı kararını bir kumpasın ürünü olarak görme sorunudur.

Hukukun sorunu,  yetmez ama evet sloganları ile daha çok özgürlük adına anayasal kurumları en önemlisi yargıyı parçası eksik yapboza çevirmektir. Yine bugün kapalı kapılar ardında bilinmez pazarlıklarla yeni anayasa adı altında kendi yapbozlarının içinden birçok parçayı çıkartıp yeni kurgular yapma çabalarıdır.

Hukukun sorunu, molotoflu saldırganları önleyeceğiz söylemlerinin arkasında, çıkartılan iç güvenlik yasası ile polise hukuksuz gözaltına alma ve hukuksuz delil toplama yetkisi vermek ve yine polise orantısız güç kullanma yetkisini vermek çabasıdır.

Tüm bu yapılanlar karşısında,

          Hukukun sorunu vatandaşın kendini korumaya çalışan polisten korkması adaleti sağlamayan yargının verdiği kararların adil olduğuna inanmaması sorunudur.

         Daha birkaç ay önce Gaziantep’de bir avukat meslektaşımızın haince katledilmesinin acısı yüreğimizdeyken dört gün önce tertemiz bir vatan evladı savcı meslektaşımızın şehit edilmesi tüm hukukçuları derinden yaralamıştır.

         Bu acımızı dahi yaşamadan iktidar daha önce savcısı olduğu Ergenekon ve balyoz davalarında asker ve gazetecileri sanık ilan ettiği gibi, yine paralel yapı iddialarında polis, hakim ve savcıları kumpasçı olarak ilan ettiği gibi bugün de savcımızın şehit edilmesinde faili hemen tespit etti “ Avukat cübbesi giyenler”.  İktidar borazancıları bir adım daha ileriye giderek gazetelerindeki sekiz sütuna manşetle “ Avukat Terörü” başlığını atıyor. Yine başka bir borazancı televizyon haberlerinde teröristler ve avukatları bir kefeye koyarak “sizinkiler” deme cüretini, devletin en tepesinden alarak göstermektedirler.

         Ancak bu olayda gerçek tek fail vardır,

         Kendi iktidarının karşısında bir düşman olarak gördüğü devletin tüm kurumlarının temel taşlarıyla oynayarak, yine kumpasçı olarak gördüğü polis istihbarat birimlerini darmadağın ederek, üç ay önce canlı bomba şüphesi ile cezaevinden çıkan teröristi takip dahi ettiremeyecek istihbarat zafiyeti yaratanlardır. Yargıyı itibarsızlaştırarak adaletin önündeki tek engelin hâkim, savcı ve avukatlar olduğunu halka inandırmaya çalışanlar biz hukukçuları göstererek hedef saptırmaktadırlar.

         Sadece dönemimizin değil tüm iktidarlar yargıyı kendi gücü önünde bir engel görür. Cumhuriyet tarihimizin her döneminde iktidar kendine bağımlı bir yargı yaratma çabasında olmuştur. Özlük haklarına müdahale ederek hâkim ve savcılara baskı yapma çabalarının yanında avukatlık mesleğini toplum gözünde itibarsızlaştırma çabalarına karşı biz hukukçular her dönem dimdik ayakta savaştık.    

           Bu savaş iyiyle – kötünün, haklıyla – haksızın, adille – zalimin, adaletin kendi iktidarının oyuncağı olarak görmeye çalışanlarla “ Adaleti mülkün temeli” görenlerin savaşıdır. Bu savaşta iyi olan adil olan haklı olan ve adaleti mülkün temeli görenler, hukukun üstünlüğüne, insan hak ve özgürlüklerine demokrasiye inanan biz hukukçularız. Her dönem yaşanan bu savaşta biz hukukçular dünde bugünde yarında kazandık kazanacağız. Çünkü iyiler her zaman kazanır.

         Allah, adalete, hukukun üstünlüğüne, insan hakları ve özgürlüğüne, demokrasiye inananların yardımcısı olsun. Saygılar sunarım ’’ sözleriyle açıklamasını tamamladı.

Haber: Barış GÜR