Yaşlı usta Sabah namazını kılmış Midyat’ın taş döşeli sokaklarında bastonuyla birlikte ahenkle yürüyordu. Atölyenin önüne gelince hafifçe doğrulup, cebinden çıkardığı anahtarı Besmele ile yerleştirerek açtı.

Bugün farklı bir huzurla açıyordu eski tahta kapıyı. Tam 60 yıl olmuştu bu sanatla tanışalı ceketini kapı arkasına, her zamanki yerine asıp, sobaya doğru ilerledi. Sobasını ateşleyip, demliğini koyar, oturmadan Suzi Dilara’nın düğmesini çevirip güzelim Anadolu türküsü ile tezgâhının başına geçiverdi.

Derin bir nefes alarak bir an eski günlere gitti…

Babası onu ilk atölyeye getirdiğinde 7 yaşındaydı. İlkokul birinci sınıftaydı. Artık vakti geldi evlat, bugün seninle atölyeye gideceğiz.

Ne kadar sevinmiştim. Babam Midyat’ın sayılı Tel Kari ustasıydı. İbrahim Usta’nın Telkârisi bir başkaydı. Nakış gibi işler, gümüş tele hayat verirdi sanki…

Babam Atölyeye vardığımızda ilk olarak sabah yapılması gereken işlerden başlayarak, bu sanatı öğrenmenin, dikkat, sevgi ve çok çalışmak olduğunu söyledi. Bu tezgâh bana babamdan hediye, eğer bu işi sever, gönül verirsen sen de iyi bir telkâri ustası olursun. Babamın söyledikleri sanki dün gibiydi.

Telkâri sanatı Milattan önce Mezopotamya’da yapılmakta, sonrasında ise Anadolu gelişim gösteren bir sanat. Gümüş külçenin eritilerek, hadde denen aletten geçirilerek aşamalı uygulamalı ile ince tel haline getirilir. İnce gümüş teller, yapılacak işte kullanılacak motifler için ufak pense ile boyutuna göre kesilerek şekil verilir. Ana çerçevesi oluşan desenin içine geçilir ve ince gümüş tel kıvrım kıvrım motifi doldurur.

Oğul, bakmasını bilirsen görürsün, yoksa bakar bakar görmezsin... Rabbim öyle güzel yaratmış ki kainatı her bir zerresi sana rehber olur. Doğduğumuz bu toprakların her karışından bir tarih fışkırır sanki...

Keza, Mezopotamya bereketli topraklardır, üzüm bağları, gülleri, laleleri, badem bahçeleri, dutluklarıyla. Ve daha niceleri ile.

İşte tüm bunlar senin malzemendir. Dedelerimizden bu yana kullandığımız motiflerimiz vardır; Vav, kake, dudey, tırtır, güverte, gül, üzüm, yıldız, lale, yaprak ve badem. Ustalık bunu kıvırma ile temiz bir el işçiliği ile ortaya çıkarmada. Senin ustalığın desenin temiz bir şekilde kusursuz el işçiliğin ile ortaya çıkması ile olur.

Gümüş senin sanattaki marifetin ile gerdanlık olur bir gelin kıza. Kemer olur belini süsler, küpe olur sallanır zarif zarif. Bu sanat bize miras bırakılan bir gelenektir Bunu sakın unutma!

Geleneğine sahip çık onu en değerli hazinen olarak koru. Babamın bu sözleri hiçbir zaman aklımda çıkmaz.

Çok şükür bizler sahip çıktık, evimize ekmeğimizi, el emeğimizle yaptığımız bu sanat sayesinde götürdük. Evlat yetiştirdik. Okuttuk, büyüttük, yuvalarını kurduk... Şimdilerde sayısız ustalarımız oldu bu sanatı yapan. Bizler sahip çıktık mirasa, şimdi sıra yeni yetişen, bu sanata gönül veren birbirinden marifetli ustalarımızda.

İsmail usta ile sabah sohbetimiz devam ederken, ağır ahşap kapı, selamünaleyküm diyerek giren ustanın büyük oğlu tarafından kesildi. İsmail ustanın yüzü bir farklı aydınlandı.

Tam zamanında geldim oğul. Biz de şimdi çayları koyacaktık. Hele oturmadan çayları dök de içimiz ısınsın.

İsmail ustanın büyük oğlu Ahmet, pırıl pırıl bir genç. O da babası gibi küçük yaşta başlamış bu sanata. Şimdiler de yaşı genç olmasına rağmen, isim yapmış.

İsmail usta, oğlundaki yeteneği keşfedince onu güzel sanatlar üniversitesinde okuması için İstanbul’a yollamış. Ahmet hem başarı ile okumuş hem de dereceyle bitirmiş Üniversiteyi.

Bu gençler bizim geleceğimiz evlat dedi usta. Bundan sonra onlar bu geleneğe sahip çıkacak ve daha güzel yerlere getirecekler inşallah.

Tarihi binadaki, bu huzur dolu atölyede geçmişten günümüze kaç nesil usta yetişmiş...

Çok şükür diyorsunuz mutlulukla. Allaha emanet olun ustam diyerek ayrılıyoruz yanından. İyi ki varsınız.

Bu toprakların bereketi insanlarımızın üretimi ile değer kazanacak.

Mardin, Midyat’a yolunuz düşerse bir gün, mutlaka bir telkâri atölyesini ziyaret edin. Eski taş binalarda o havayı solumak sizlere bu sanatın keyifli serüvenini anlatacaktır.

Sevgi, saygı ve mutlulukla kalın.