Verimlilik, prodüktivite, tasarruf, ekonomik yaklaşım hep sonucu tüketimle ilintili kavramlar. Hayatı tüketirken bile israf mı ediyoruz yoksa verimli, mutlu ve huzurlu mu geçiriyoruz? Üretmek, elde etmek çok zor. Rekabetçi ortamda adeta kuruşlar ile ifade edilen rekabet ortamında para kazanmak çok zor. Bu kazanımları da hayatın idamesinde değerlendirmek inanınız her yönüyle ciddi planlama yapılmasını gerektiriyor. Zamanı israf etmeden, parayı israf etmeden yapılabilecek çok şey var.

Çevremize bakınca israf edilen çok şey gözümüze çarpıyor. Her gün tonlarca ekmek maalesef çöpe gidiyor. Bir tarafta dünyanın değişik coğrafyalarında açlıktan ölen insanlar, diğer tarafta da ekmeğin çöpe gitmesi…

Ambalajların tek kullanımlık üretilmesi ve maalesef ayrıştırılmadan doğaya vahşice atılması… Kağıttaki israf. Oldukça zor üretim safhaları olan, ağaçların kesilerek elde edilen, hatta maalesef spekülatörlerin fiyat artışı yaparak  kirli kucağına düşmüş kağıdın  israfı… Ayrıştırılmayan, tekrar kullanımı düşünülmeden çöpe giden milyonlarca ton kağıt…Pet şişelerden denizlerde oluşan adalar,balıkların analizinde bile görülen pet şişe hammaddesi…Bitkisel atık yağda, organik atıklarda, tekstil atıklarında, camda, elektronik atıklarda, metal ve ahşap atıklarda, pillerde ve tıbbi atıklar ile  maalesef insanlığı tehdit eder hale geldi.

Örnekleri arttırmak mümkün. Kimyasalların, zehirli maddelerin havaya, suya, toprağa karışması kadar vahim tabloya rastlamıyor muyuz bazen? Bu konuya girmeyeceğim, lakin diyeceğim tek cümle var “Bu dünya hepimizin ve yaşanabilir bir dünyayı torunlarımıza miras bırakmak en büyük önceliğimiz olmalı…”

Evet, zaman da israf… Cep telefonuyla adeta bütünleşmiş gençliğimiz için o güzelim yıllar maalesef cep telefonu ekranına sıkışıp kalmış… Sabahları okula giden öğrencilere bir bakın, yürürken, durakta, minibüste ellerinde cep telefonuna kilitlenmişler… Sihirli bir değneğim olsa da cep telefonu ekranlarına şöyle diyebilsem; “Hey gençler, zamanınızı sanal dünyada israf etmeyin, gerçek hayata dönün…”

Kaynağında ayrıştırma ve dönüştürme ile Sıfır atık projesini sonuna kadar destekliyorum. www.sifiratik.gov.tr de detaylarını bulabilirsiniz. Konu sadece kamuyu ilgilendirmiyor, hepimizi ilgilendiriyor. Evimizde, işyerimizde, yolda, sokakta her yerde bu yönüyle bakıp elbirliği ile öncelikle israfı sıfırlayarak en az atık ile çözüme ulaşmamız gerekiyor. Bence depozitolu ürünlerin tercih nedeni olacağı bir süreci başlatmalıyız. Kullan at mantığı beraberinde kaynak ve atık problemini getiriyor elbette. Çocukluğumuzda cam şişedeki gazozu bakkala aide ettiğimiz zaman depozitosunu aldığımız sistem gayet iyi işliyorken şimdi maliyeti tamamıyla tüketiciye yansıyan materyalist yaklaşım sıfırlanmalı bence… Hepimizin cebinden çıkmıyor mu, ambalaj maliyeti?

Teknolojik israf hep içimi sızlatan konu. Ekonomik ve kullanım ömrü bitmeden her yıl milyarlarca dolar ödenerek ithal edilen teknoloji ürünlerine ne demeli? Üst modeli çıktı diye her 6 ayda bir yenilenen cep telefonları israf değil mi?  Konuyu daha da genellemek mümkün. İsrafı sıfırlarsak inanıyorum ki sıfır atık projesine de ciddi katkı yaparız. Ayrıca kaynağında ayrıştırma alanında yerel yönetimlere büyük görev düşüyor. Bakanlık nezdinde ve STK’lar ile toplumu daha fazla bilgilendirerek ciddi mesafe kat edilecektir.  İsrafta bilincin kazandırılması çocuklarımızda küçük yaşlarda üzerinde önemle durulması ile daha etkili olacaktır. 

Eğitimcilere büyük görev düşüyor yine…

Başka bir yazımda buluşana kadar kalın sağlıcakla…