Vazgeçmek., lügatimizin zor kelimelerinden biridir çoğu zaman eylemlerimize dönüştüreceğimiz…

Belki seçim yapmaktır vazgeçmek çoğu zaman. Seçim yapınca diğer bütün seçeneklerden vazgeçmek belki de…

Bazen bir kazanış doğurur bize vazgeçtiklerimiz bazen kayıplar…

Kazançlarımız da bizim kayıplarımız da yaşam bize ait. Vazgeçmek durumunda olduğumuz bir şeyler varsa hayatımızda… Sağanak fikirlerin en alımlı şemsiyesi olan istikrarla düşünmeli belki…

Aslında neyi kaybetmekten çok korkarsak ondan vazgeçmek zorunda kalıyoruz. Mecbur bırakılmış bir vazgeçiş karşılıyor bizi. Kaybetmekle doğru orantılı vazgeçişler. 

Küçükken, en sevdiğimiz oyuncağı kaybetmekten korkuyorduk. Okula başladık, kokulu silgilerimizi kaybetmekten korktuk. Biraz daha büyüdük lise yıllarına geldik, okulu bitirip arkadaşlıklarımızın dağılacağından korktuk. Üniversite yılına geldik, sınavı kaybetmekten korktuk. İş hayatına atıldık, işimizi kaybetmekten korktuk. Evlendik, mutlu yuvamız oldu, eşimizi kaybetmekten korktuk. Kısacası biz hep korkularla yaşadık aslında. Kaybetmekten korktuğumuz bir çok şeyden de zaman geldi vazgeçmek zorunda kaldık.

Vazgeçmek, korkularla yüzleşme hali miydi? Yüreğimiz, ne kadar sahiplenici bir güç olsa da bazen kaybediyorsun işte. Kaybettiğini kabullenebilmek ise ayrı bir husus. Sevdiğini kaybetmeyi hangi yürek kabullenebilirdi? Hayat bizi, yüreğimizle çetin bir sınava tabi tutuyor. Ne garip değil mi? Yüreğinden değil ama yüreğindekinden vazgeçmek…Vazgeçebilmek…

Hem yüreğine hem yüreğindekine savaş açmak gibi… İnsan, sevdiğini kaybettiğinde, hayatla savaştığını daha keskin hissediyor.

Ne kadar zor olsa da bazı kayıplar aslında kazançları doğuruyor. Yaramız kapandıktan sonra anlıyoruz bunu biz insanlar. Vaktiyle vazgeçme mücadelesi verdiğimiz çok şeyden, yıllar sonra çok rahat vazgeçtiğimizi görüyoruz. Zaman, neye çözüm değil ki…

Kayıpları kazanca çeviren en keskin işleyişti zaman. Geride bıraktığımız zorlu günlerin ardından, hayatımızın şimdilerinde olan kazandıklarımızı sahiplenebilmek sanki bir sorumluluk… Kazandıklarımız ve kayıplarımızın terazisine bakarsak, bunca kaybın arasında, kazandıklarımızı dünyamızın en değerli köşesinde misafir etmek gerek. Korkularımıza yenik düşmemenin en büyük huzuruydu, kazanmak… En güzeli de vaktiyle savaştığın yüreğini kazanmak…