Milli Eğitim Bakanımız Sayın Ziya Selçuk’u n detaylarını açıkladığı “Yeni Ortaöğretim Modeli” tek kelime ile heyecan verici. Küçük kızım hemen müjdeyi verdi. “Baba Kasım ve Nisan ayında birer hafta dinleneceğiz. Yaz tatili kısalıyor ve sıkılmayacağız…” Haberi çocuktan al denir ya aynen… Sayın Bakanımızın açıklamalarını canlı yayında başından sonuna kadar izledim. “Üniversite sınavına hazırlık değil, üniversiteye hazırlık mantığı “ ve ders sayısının azalması en akılda kalan detaylar oldu. Çocuklarımızın adeta yarış atı gibi sınavlara hazırlanması yerine hayatı anlayarak, çocukluklarını yaşayarak, hayatı öğrenerek,  sınavların amaç olmadığı bir mantaliteyi öncelikle bir veli olarak sonuna kadar destekliyorum. Büyük kızım ortaokulda iken her yıl SBS sınavına girmişti ve adeta dersten başını kaldıramamıştı.

    Hangisinin amaç, hangisinin araç olduğunun eğitim sisteminde çokça karıştığı günümüzde Sayın Bakanımızın geleceğe dönük projeksiyonlarının her kelimesinin altına ben de imzamı atıyorum. Her anne baba çocuğunun en iyi eğitimi almasını ister elbette. Genç nüfusun oransal olarak fazla olduğu ülkemizde eğitim adına her adım bizleri heyecanlandırıyor. Geleceğe daha umutla bakıyoruz. Evlatlarımızın öncelikle iyi birer insan, iyi bir meslek sahibi olmasını hepimiz arzuluyoruz.  Kişisel refah düzeyi ancak eğitim ile artırılabilir. Çin atasözü şöyle der “Eğitim anneanneden başlar”. Evet eğitim… Herkesin evladının üniversite mezunu olup iş bulması, geçimini sağlaması hep ortak hayallerimizdir. Bazen bu hayallerde arz talep dengesizliği ile taraflar bir noktada buluşamazlar. Örneğin eğitim fakültesi yılda örnek veriyorum 100 bin mezun verir, bunun karşılığı o yıl gereken ve istihdam edilen öğretmen 20 bin ise toplumda 80 bin işsiz öğretmenin istihdam problemi oluşur ve bu her yıl katlanarak bu sayı artıyorsa kangren olur. Planlama, problemlerin büyük ölçüde doğmasını engeller.

     Gelelim eğitimde yeni döneme… Kademeli ve planlı geçişte öğrenciler ve veliler gayet memnunlar… Ders sayısının azaltılması, öğrencilerin istek ve kabiliyetleri doğrultusunda ders seçmeleri çok yerinde. Azalan ders sayısı ile öğrencilerin kişisel gelişimlerine uyumlu adeta kişiye göre ders programı çok doğru bir karar. Önümüzdeki yıllarda eğitime milli gelirden harcanan payın daha da artacağını öngörmek zor değil. Çünkü sayın bakanımızın açıkladığı konular altyapının ve fiziki imkanların da o oranda artırılmasına dayanıyor. Her şeyleri ile çocuklarımızın üzerinde oldukça fazla emeği olan değerli öğretmenlerimizin de bu sistemden en iyi sonucu alınmasında büyük rolleri olacak. Onlar da kendi akademik gelişimleri ile bu doğrultuda eğitim seferberliğinde yer alacaklar.

   Elbette zaman içinde bazı aksayan ya da eksik kalan yönler olursa taraflarca değerlendirilerek güncelleme yapılacak. Eğitimin zaten en karakteristik yönü kendisini her gün değişikliliklere göre güncellemesi özelliğidir. Çünkü teknoloji ve gelişimin gerisinde kalan bir eğitim yaklaşımı başarıyı yakalayamaz.

   Ramazan ayının kalan son çeyreğinde maalesef doğu Akdeniz de sular ısınıyor. Bu ısınman nedeni Akdeniz’deki kıta sahanlığı ve hakimiyet alanımızdaki petrol rezervleri. Biz sonuna hakkımızı koruyacağız. Her zamankinden daha fazla birlik ve beraberliğimizi ayakta tutmamız gerekiyor. Diğer yandan ABD ve İran arasındaki gerilim her geçen saatte karşılıklı tehditler en üst seviyede yapılırken maalesef Suriye’de Filistin’de çocuklar iki lokma yiyecek bulamadan yaşam savaşı veriyorlar. İftar sofrası olmadan oruç tutanların sıkıntılarını yürekten hissetmek gerekiyor. Dinimizin ve insanlığımızın gereği bu ayda daha fazla yardım ve dayanışmayı toplumumuzda yaygınlaştırmak önemli… Başka bir yazımda buluşana kadar kalın sağlıcakla…